Senden kalan izleri
taşıyorum her yerde…
Bazen ellerimde, doya doya
bakabileyim onlara diye…
Bazen yüreğimde,
saklıyorum kimse görmesin diye…
Ama nafile…
Korkuyorum seni benden
alanlar izlerini de alacaklar diye…
Ve hep susuyorum
sana, ya izlerin dilimden dökülürse
kelimelere diye…
Kalbimin lekeleri
pompalanan kanda hayat bulduran yegâne şey vücuduma…
Bıraktığın izler
kaybolursa son vermiş olurum hayatıma…
Sen ve izlerin…
O kadar derin…
Korkarım başka kalplere
açmayı kalbimi…
Korkarım senden kalan
izleri silip, yaralarımı kapatırlar diye…
Bu yüzden ne aklım başka
bir yerde ne bedenim başka biriyle…
Ya boyarlarsa diye o derin
kara izleri…
Göstermem acımı dost
bildiklerime…
Yazdıklarını okuyorum her
dakika içim çekile çekile…
İzler derinleşsin
derinleşsin kanatsın beni diye…
Pürüzsüz
bir yüreğe alışamam ki ben…
Sensiz olacağımı bile
bile…
Ve kim gelirse gelsin, kim
olursa olsun yanımdaki…
İster en iyi kalp
tamircisi…
İster en iyi gözyaşı
tesisatçısı…
İster en iyi yıkık duvar
ustası…
İster en iyi hata
kapatıcı…
İzlerimi kabul ederlerse
ancak o zaman yanlarında bulurlar beni…
Kalbim kırık…
Kalbim
paramparça…
Kalbim yamalı
bohça…
Olsun…
Bütün lekeler, bütün izler
senden kalan ya…
O kara derin lekelerde
bulurum yaşamı sen olsan da olmasan da…
Ve benim aydınlığım
sensin… Kapkara…