Bu dava "kapatılma" davası mı, yoksa "kapatın" davası mı?
Görüntüler, görüşmeler ve keskin görüşler, AK Parti'nin kapatılması
için açılan davanın bir "kapatın" davası olduğunu ortaya
koyuyor!
Peki, "kapatın!" diyen kim?
Ya da kimler, yargının vereceği kararı kendi lehine çevirmek
istiyor?
Asker mi?
Değil!
Ama öyle bir izlenim var...
Askerden medet umanlar, kapalı kapılar ardında akla hayale
gelmeyecek seneryolar üretiliyor! Askerin bu işin tam göbeğinde
olduğu konuşuluyor. Ankara'ya her gidişimde, aynı şey benim de
kulağıma fısıldanıyor:
-Asker böyle istiyor!
Peki, asker istedi (!) AK Parti kapatıldı diyelim?
Yetecek mi?
Hayır!
Bu işe baş koyanların en büyük hedefi AK Parti'yi parçalamak.
Bir başka deyişle, AK Parti parçalanmadıkça, yani azınlığa
düşürülmedikçe kimsenin yüzü rahat görmeyecek...
O halde AK Parti'nin kapatılması şart!
Ankara'da dün edindiğim izlenim, bu konuda kılıçlar kuşanmış bile.
50'ye yakın AK Parti milletvekilinin kuşatma altında olduğu
konuşuluyor. Dikkat ederseniz, AK Parti'den istifa edecek
milletvekillerinin listesi yavaş yavaş yayımlanmaya başladı.
Özeti şu:
AK Parti'nin kapatılmasına baş koyanlar, kurbanın öldüğünden emin
olmak için, yerde yatan cesede kurşun sıkmaya hazırlanıyor. Hedef,
dönüşün önünü tamamen kapatmak!
Yeni parti hazırlıkları |
Umudunu AK Parti'nin kapatılmasına bağlayan eski ve yeni
siyasetçiler, "Milli Merkez Partisi" çatısı altında birleşme
hazırlığı yapıyor.
Bu hazırlıklar yeni değil.
Ama anlaşmazlıklar yeni partileşmenin hızını kesiyor.
Her kafadan bir ses çıkıyor çünkü.
Daha doğrusu hekes "ben" diyor.
Hal böyle olunca, dağılmalar oluyor, arpa boyu kadar yol
alınamıyor.
Kim?
Mehmet Haberal Hoca bir kez daha sahnede. Ama aktif değil, yeni
oluşumlara dışarıdan destek vermeye hazır. Mustafa Özbek çok
istekli, sürekli arayış içinde. Yaşar Nuri Öztürk bu işin bir
yerinde ama siyasetten soğumuş gibi, liderlik sevdasını toprağa
çoktan gömmüş.
Eğer bu hareketi fişekleyecek bir isim üzerinde uzlaşma sağlanırsa,
AK Parti'nin kapatılma davasınının sonuçlanmasından hemen
sonra düğmeye başlanacak. |
Fatih Terim okuttu mu?
İnançtır zaferleri getiren... Azimdir, yılmamaktır, bıkmamaktır,
olumlu düşünmektir... Fatih Terim öyle yaptı, öyle yapıyor. İki
maçta da hiç inancını yitirmedi milli takımın patronu.
Futbolcular sahada umutlarını yitirirken, Fatih Terim "sakin olun"
diyebiliyor ve talebelerini fişekliyebiliyor.
Düşünüyor, düşüncelerini el hareketleriyle, mimikleriyle harekete
geçirmeye çalışıyor.
Çek Cumhuriyeti maçı için ben de herkes gibi "bitti" dedim.
Dedim ama Terim'den gözümü hiç ayırmadım.
Bir hinlik düşündüğü o kadar açıktı ki...
O düşünürken vallahi de billahi de ulan bu adam şimdi bir mucizeyi
gerçekleştirirse şaşırmayın dedim. Dediğim oldu ve millilerimiz
yeni bir zafere imza attı.
Şimdi diyorlar ki, Terim yanlış sistemini düzeltti de zafer geldi.
Olabilir, Hamit Orta sahaya çekilmeseydi belki de bu sonucu
alamayacaktık. Tamam da bu hamleyi yapan kim? Fatih Terim değil
mi?
Hayır Fatih Terim okutmadı, akıllı hareket ediyor, inanıyor ve son
dakikaya kadar inancını hiç yitirmiyor. Böyle olunca da kazanıyor
ve bizleri şaşırtıyor.
Hep böyle kal e mi Fatih Hoca?