Kanun derhal geri çekilmelidir
Abone olBaykal, TBMM'de görüşülmekte olan Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesini öngören kanun tasarısının geri içekilmesini istedi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, halen TBMM'nde
görüşülmekte olan Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin
temizlenmesini öngören kanun tasarısını eleştirerek, ''Kanunla
yapılan yanlışı, Anayasa mahkemesi belirler, belirleyecek. Çok
açık, net'' dedi.
Baykal, mayın temizleme işinin Türkiye'nin kendi sorumluluğunda
olması gerektiğini belirterek, bir başka ülkeye, 'gel, sen bunu
yapıver, buna karşılık da sen kullan' demenin, Türkiye'ye
yakışmayacağını söyledi.
Baykal, CHP TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Suriye
sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda yaşanan tartışmaları
değerlendirdi.
''Bu konu, en temel konumuzdur'' diyen Baykal, Türkiye'nin, bu
arazilerin 2014 yılına kadar mayından arındırılması konusunda
Ottowa Sözleşmesini imzaladığını, önünde 5 yıl süre bulunduğunu
söyledi.
Baykal, hükümetin 2004 yılında bu konuda bir girişim başlattığını,
çeşitli denemelerden sonra ''arazinin bir yabancı firma tarafından
temizlenmesi ve karşılığında firmaya 49 yıllığına araziyi kullanma
imkanı tanınmasını amaçlayan bir kararname düzenlendiğini'' ifade
ederek, ''Yani diyor ki hükümet; 'Bir şirket gelsin, bu araziyi
mayından temizlesin. Bu temizlemediği araziye karşılık olarak da
şirket 40 kusur yıl burayı kullansın.' Bu, bizim hukuk sistemimize
aykırı'' iye konuştu.
''ANAYASA MAHKEMESİ, YANLIŞI BELİRLEYECEK''
Mayınlı arazinin temizlenmesi için yapılması gereken iş ile
temizlenen arazinin nasıl kullanılacağı konusunda değerlendirme
yapma ve karar almanın ayrı işler olduğunu anlatan Baykal, şöyle
devam etti:
''Bu ikisini aynı sepete koymak, tek bir kararname içinde bunu
düzenlemek, yapana 'Sen, bunu kullan' demek söz konusu olamaz.
Nitekim bu doğrultuda, CHP milletvekillerinin girişimi sonucunda
Danıştay, konuya el koydu. Yürütmeyi durdurma kararı verdi ve bu
yılın Mart ayında kararnameyi iptal etti. Bunun yanlış olduğu,
hukuken kabul edilebilir olmadığı ortaya çıktı. Şimdi hükümet, bunu
gördükten sonra, bu defa bir kanun tasarıyla Parlamento'nun önüne
geldi.
Kararnameyle elde edemediği sonucu, kanunla güvence altına almayı
amaçlıyor. Yani bir anlamda, hukukun arkasından dolanmayı
amaçlayan, hukuka baypas yapmayı, hukuku etkisiz kılmayı öngören
bir düzenlemedir. Kanun gücüyle 'Ben, bunu yaparım. Kanun
çıkarırım, kanunla bu işi hallederim' demiştir. Ama iş yine yanlış.
Kararnameyle de yanlış, kanunla da yanlış. Kanunla yapılan yanlışı,
Danıştay belirledi. Kanunla yapılan yanlışı, Anayasa Mahkemesi
belirler, belirleyecek. Çok açık, net.''
Hükümetin, bu konuda kararlılık içinde olduğunu, mayından
temizlenecek araziyi başka kuruluşa devretmeyi içine sindirmiş
olarak yola çıktığını ileri süren Baykal, bu durumun, Türkiye'de
çok büyük tepki çektiği, haklı rahatsızlık yarattığını söyledi.
Hukuk, siyaset ve ekonomik açıdan konunun sorgulanması gerektiğini
anlatan Baykal, Beyaz Rusya'dan, eski Yugoslavya'ya, Tacikistan'a
kadar pek çok ülke arazilerini mayından temizleme işiyle karşı
karşıya kaldığını ifade etti. Suriye'nin de bu sorununa kendisinin
el attığını belirten Baykal, şöyle devam etti:
''Başbakan da 'Suriye yaptı' diyor. Sor bir bakalım, Suriye nasıl
yaptı? Dünyada, arazisini mayından temizlemiş ülkeler arasında bir
tek ülke var mı ki 'Gelin, benim arazimi temizleyin, temizlediğiniz
araziyi de size bırakıyorum. 40-50 yıl, siz orayı istediğiniz gibi
kullanın' demiş olsun. Var mı böyle bir başka ülke? Üstelik bizim
arazi, sınırda. Üstelik bizim arazi, terör bölgesinin hemen
üstünde, dünyanın en karmaşık, en istikrarsız coğrafyasının tam
ortasında. Böyle bir arazide biz 'Gelin burayı temizleyin, sonra da
alın kullanın' diyeceğiz. Kaç yıl? Yarım asır neredeyse... Böyle
bir şey olur mu? Zaten bir yarım asır orayı mayınladık,
vatandaşların kullanmasına engel olduk, Türkiye'nin kullanmasına
engel olduk. Şimdi bir yarım asırda, böyle bir yöntemle
vazgeçeceğiz ve o coğrafyamızda 100 yıl kullanma hakkından
vazgeçeceğiz. Bunun bir mantığı olabilir mi?''
Hükümetin, mayından temizleme işinin maliyeti konusunda güvenilir
raporlar almadığını öne süren Baykal, hükümetin verdiği rakamların
da belirsiz olduğunu iddia etti. Baykal, ''Böyle bir konu,
Türkiye'nin konusudur, bizim konumuzdur. Orayı biz mayınladık.
Hiçbir kimseden de yardım istemedik. Şimdi mayından orayı temizleme
işi, Türkiye'nin kendi sorumluluğunda bir iştir. Biz, yaparız,
yapmanın yolunu bulmalıyız, dışardan hizmette satın alınır,
dışardan uzman şirketleri de devreye sokarız ama o işi yaptırmak
sorumluluğunu biz üstleniriz. Bir başka ülkeye, 'gel, sen bunu
yapıver, buna karşılık da sen kullan' demek, Türkiye'ye yakışmaz.
Bu önümüzdeki temel konudur.''
''İŞİN HUKUKUNDA TEMEL ZAFİYET VAR''
Baykal, yapılacak işin, sadece mayından temizleme işi ise bunun
için kanuna gerek olmadığını, Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğunu
ifade ederek, o arazinin birine devredilmesi konusunda ise yetkinin
TBMM'de olduğunu vurguladı.
İşin hukukunda ''temel zafiyet olduğunu'' belirten Baykal, maliyet
konusunda da kesin bir bilginin olmadığını kaydetti.
Dünyada bu yöntemle mayın temizleyen hiçbir ülke olmadığını
belirten Baykal, ''Koca Türkiye, koca silahlı kuvvetleriyle,
dünyadaki büyük ekonomik potansiyeliyle kendi topraklarındaki
mayını temizlemekten aciz kalacak, bir başka ülkeye devredecek...''
dedi.
''O BÖLGEYLE KAYNAŞMA PROJESİDİR''
Mayınların temizlenmesiyle 216 bin dönüm arazi kazanımının söz
konusu olduğuna işaret eden Baykal, bunun yüzde 70'inin fevkalade
değerli 1. ve 2. sınıf tarım arazisi olduğunu kaydetti. Baykal,
şöyle konuştu:
''Orada binlerce çiftçiye geçim imkanı sağlamak mümkün. Bu konu
sadece bir mayından kurtulma konusu değildir. Bu konu Türkiye'nin o
bölgesinde bir sosyal kaynaşma, bir sosyal bütünleşme, o bölgesinde
halkımızın refah-yoksulluk açmazı karşısındaki sıkıntısından
kurutulabilmesi için bir kapı açma, pencere açma şansıdır. Bunu
kullanmaktan Türkiye nasıl vazgeçebilir? O bölgede böyle bir
arazinin kazanılmış olması yıllardan beri zaten ihmal edilmiş olan
o bölgeye çok gerektiği halde ihmal edilmiş olan toprak reformunun
bir anlamda küçük bir ölçekte sınır boyunda gerçekleştirilmesi
şansının ele geçirilmesi demektir. Oradaki topraksız, yoksul
köylülere o arazilerin dağıtılması Türkiye'nin bir barış
projesidir, bir kalkınma projesidir, o bölgeyle kaynaşma
projesidir. Bundan vazgeçmek mümkün mü?''
''OLDU BİTTİ İLE GEÇİRİLMEK İSTENİYOR''
Konunun parlamentodan ''Gerektiği gibi konuşulmadan bir oldu bitti
ile geçirilmek istendiğini'' ileri süren Baykal, Genelkurmay
Başkanlığı'nın mayınların NATO'ya bağlı NAMSA tarafından
temizlenmesi görüşünü aktardığını da hatırlattı.
Baykal, ''Türkiye'de Genelkurmay bu kanunun altında yatan
hazırlığın çok ötesinde bir öneri ortaya atıyor, bir açıklama
yapıyor. Bu ne biçim dağınıklıktır, bu ne biçim kopukluktur?
Genelkurmay bir şey söylüyor, hükümet başka birşey. Hangi konuda?
Tam işbirliği yapmaları gereken konuda. Bundan daha önemli
işbirliği gerektiren konu var mı? Oradaki toprağın mayından nasıl
temizleneceği konusunda Genelkurmay'la hükümetin bir ortak anlayış
içinde bulunması gerekmez mi?'' diye konuştu.
Baykal, 600 bin mayının temizlenmesinin gündeme geldiğini, ancak
Türkiye'nin temizlemesi gereken mayın sayısının 900 bin olduğunu
belirterek, hükümetin kalan 300 bin mayın için aynı hassasiyeti
göstermediğini iddia etti.
Deniz Baykal, ''Bu kanun derhal geri çekilmelidir. Ve kamuoyunu
tatmin edecek, parlamentonun vicdanını rahatlatacak, Genelkurmay'ın
bu konudaki düşüncelerini değerlendirecek ciddi bir çalışma
yapılarak, sorumlu bir şekilde Türkiye'nin önüne çıkarılmalıdır. Ve
burada amaç hiçbir şekilde temizlenen arazinin yabancı bir şirkete,
yabancı bir ülkeye devredilmesi olmamalıdır'' dedi.