Kanserli hastayı isyan ettiren uygulama
Abone olKemik kanseri tedavisi için Cumhurbaşkanı Gül'ün 300 bin dolar vererek ABD'ye gönderdiği öğretmen adayı Türkiye'de ortada kaldı!
Ataması yapılmayan öğretmenlerin simgesi haline gelen
kemik kanseri hastası Şafak Bay'ın yaşadıkları "Bu
kadarına pes" dedirtti.
Bay'ın ABD'deki tedavisi için Cumhurbaşkanı Gül devreye girdi. 300
bin dolar para verildi. ABD'de hastalığının diğer organlarına da
yayıldığını öğrenen Bay tedavisinin Türkiye'de de yapılabileceğini
öğrenince geri döndü. Ancak devlet verdiği 300 bin doların
Türkiye'deki tedavi harcamaları için kullanılmasını kabul
etmedi.
Bay yaşadıklarını Akşam gazetesine şöyle anlattı:
"ABD'de iki ilaçla bir tedavi önerildi. Sonra Türkiye'ye döndüm.
Hacettepe'ye gittim. Acil sınıfına alındım. Türkiye'de başvurduğum
devlet hastanelerinde ise şartlar çok sıkıntılı. 6'şar kişilik
odalarda kalıyorsun. Biri sabaha kadar bağırıyor, sabah bir
kalkmışsın, yanındaki hayatını kaybetmiş. Psikolojim bozuldu.
ABD'deki tespitlerde steril tek kişilik odada kalmam gerektiği
belirtilmişti. Devletin parası ABD'ye gitmesin diye, tedavim için
uygun ortamı bırakıp yurda döndüm. Şimdi düşünüyorum, keşke
dönmeseydim, diyorum.
BİR AN ÖNCE TEDAVİ OLMAM GEREK
Özel bir hastanede tedavi imkanı arıyoruz. Medicana, Bayındır, John
Hopkins var. Tedavi veriyorlar, doktorları da çok heyecanlı. Ama
oralara devlet para ödemiyor. Bir ameliyat 30 bin lira. Devlet
karşılamıyor. Bürokratik bir saçmalık var. O 300 bin dolar
konsolosluğa gönderildi. O para geri ülkeye gelsin, dedim ama o da
verilmedi. Mantıksız bir durum var ortada. Her yere hastalık
yayıldı. Bir an önce tedaviye başlamam lazım.
GÜL'Ü ARADIM ULAŞAMADIM
Milli Eğitim ile görüşmüştüm. Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun eşi 'Bir sorun olursa beni ara' demişti. Birkaç kere aradım, ulaşamadım, cevap gelmedi. İnancımı kaybettim. Eğer son günlerimse iyi olsun, istiyorum. Belki son 5 - 6 ay ama rezil yaşamayayım. Özel bir oda lazım. Avrupa'da, ABD'de bu hastalığın tedavisi böyle. 2 yıl önce Ankara Üniversitesi Hastanesi 'yapacak bir şey yok' deyip gönderdi. Bu işi sahiplenecek doktor lazım. Doktorun ümidi yoksa ben nasıl ümitleneyim? Bir ümit verilmeli..."