Kanser tedavisinde acı gerçek!
Abone olYapılan sağlık harcamalarında kanser tedavisinde harcanan miktarını duyunca şaşıracaksınız. İşte o ayrıntılar
''Türkiye'de Hastaların Kanser İlaçlarına Erişimi
Raporu''na göre, Avrupa ülkelerinde sağlık harcamalarında kanser
harcamalarının payı ortalama yüzde 6.3 olurken, Türkiye'de bu
oranın yüzde 3 olduğu belirlendi.
Sağlık Bakanlığı da Türkiye'de sağlık harcamalarından 2.3 milyar
Avro'nun kanser tedavisine gittiğini, nüfusun yoğun olmasına bağlı
olarak kişi başına kansere harcanan paranın az ve kanser tedavisi
sonrasında sağ kalım oranlarının geç tanı konulmasından dolayı
Avrupa ülkelerine kıyasla düşük olduğunu bildirdi.
İlaç sektörüyle ilgili araştırmalarda dünyanın önde gelen
kuruluşları arasında yer alan i3 Innovus ile Araştırmacı İlaç
Firmaları Derneği'nin (AİFD) desteğiyle, ''Türkiye'de Hastaların
Kanser İlaçlarına Erişimi'' başlıklı rapor hazırlandı.
Bu konuda kapsamlı bir incelemenin ardından tamamlanan rapor,
Stockholm İktisat Fakültesi'nden Prof. Bengt Jönsson, Karolinska
Enstitüsü'nden Dr. Nils Wilking ve İ3 Innovus uzmanlarından Daniel
Högberg tarafından hazırlandı.
Türkiye'de her yıl yaklaşık 160 bin kişiye kanser teşhisi konulduğu
ve yaklaşık 100 bin kişinin de bu hastalıktan dolayı yaşamını
yitirdiği belirtilen raporda, hala Türkiye'de erkekler arasında en
yaygın kanser türlerinin akciğer, prostat; kadınlarda ise meme ve
kolorektal kanserler olduğu ifade ediliyor. Raporda, tedavi
sonuçlarıyla en az yüz güldüren kanser türleri ise akciğer, mide,
kalın bağırsak ve rektum kanserleri olarak gösteriliyor.
Raporda, kanser vakalarının sayısı, bu vakalardaki ortalama yaşam
süresi ve yeni kanser vakaları arasındaki ilişki incelendiğinde,
Türkiye'de kanser tedavisinin Avrupa ülkelerindekine göre
zorlukları bulunduğu, hastaların kanser tanısı konduktan sonraki
yaşam sürelerinin Avrupa'daki hastalara kıyasla daha ''kısa''
olduğu belirtiliyor.
Raporda, kanserle savaşta hazırlayıcı faktörlerin ortadan
kaldırılması (önleme), tarama ve erken tanı ile tedavinin birbirini
tamamlayıcı olduğu vurgulanıyor. Raporda, şu sonuçlar dikkat
çekiyor:
''Türkiye'de kanser tedavisinin sonuçları, karşılaştırılan Avrupa
ülkelerinden çok daha geride bulunuyor. Bu durum, Türkiye'deki
kanser hastalarının Avrupadakiler kadar yüksek bir sağ kalım
şansına sahip olmadığının bir göstergesi olarak yorumlanabilir.
Sağ kalımı olumsuz etkileyen faktörler, geç tanı, tedaviye geç
ulaşım, var olan tüm tedavi seçeneklerine Türkiye'deki erişim
olanakları, ülkeye özgü kanser nedenleri (sigara tüketim oranı) ve
genetik özellikler gösteriliyor.''
Raporda, 2002 yılı verilerine göre 5 yıllık kanser vakası sayısının
en düşük olduğu ülkenin Türkiye olarak gösteriliyor.
TÜRKİYE'DE KANSER YAYGINLIĞI AVRUPA ÜLKELERİNDEN
AZ
AİFD yetkilileri, bu karşılaştırma yapılırken, genç nüfus nedeni
ile Türkiye'deki kanser yaygınlığının hala Avrupa ülkelerinden az
olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekiyor.
Rakamların düşük olmasının ardında bu faktörün rol oynadığı, ancak
giderek yaşlanan nüfusla birlikte Türkiye'de de kanser vakalarının
sayısının artacağı uyarısında bulunuyor. Bu bakımdan Türkiye'de
kanser tedavi olanaklarının geliştirilmesi ve onkoloji ilaçlarına
erişimin güçlendirilmesi gerektiğinin önemi vurgulanıyor.
Rapora göre, Avrupa ülkelerinde sağlık harcamalarında kanser
harcamalarının payı, ortalama yüzde 6.3, kanser tedavisi için kişi
başına ortalama harcama ise 148 Avro olarak tahmin ediliyor. Kanser
tedavisi sonuçlarının en yüksek olduğu Fransa'da ise bu rakam 205
Avro. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti gibi daha düşük gelirli
Avrupa ülkelerinde dahi sağlık harcamaları içinde kanser
harcamalarının payı yüzde 3-5 düzeyinde bulunuyor. Polonya'da kişi
başına kanser harcaması 41 Avro, Macaristan'da 61 Avro, Çek
Cumhuriyeti'nde ise 72 Avro.
Türkiye'de ise sağlık harcamalarının yüzde 3'ü kanser tedavilerine
ayrılıyor. Türkiye'de kişi başına düşen kanser tedavisi
harcamasının ise sadece 25 Avro düzeyinde kaldığı öngörülüyor.
Raporda ayrıca, kanser tedavi masraflarının Türkiye'ye doğrudan
maliyetinin 1.8 milyar Avro (yaklaşık 3.6 milyar TL) olduğuna,
üretim ve iş gücü kayıpları ile diğer dolaylı harcamalar göz önüne
alındığında bu maliyetin katlanarak büyüdüğüne dikkat
çekiliyor.
Yenilikçi ilaçların etkin bir şekilde kullanılmasıyla verimlilik ve
iş gücü kaybının önlenerek, ekonomi için değer yaratılığı ve kamu
kaynaklarının daha büyük bir maliyetten korunduğu
hatırlatılıyor.''
''TÜRKİYE'DE TOPLAM KANSER TEDAVİSİNE 2.3 MİLYAR AVRO
HARCANIYOR''
Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Prof. Dr. Murat
Tuncer de Sağlık Bakanlığı'nın bütçesinin 13-14 Katrilyon lira
olduğunu belirterek, ''Bunun 2.3 milyar Avro'su kanser tedavisine
gidiyor. Bunun da çoğu kemoterapiye harcanıyor'' dedi.
Türkiye'nin bu rakamlarla, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve
İspanya'dan sonra Avrupa'da 6. sırada olduğunu ifade eden Tuncer,
''Bizim nüfusumuz çok olduğundan, kişi başına kansere harcanan para
düşüyor. Gayri Safi Milli Hasıla oranından hesaplama yapıldığında,
dünyada kanser tedavisine ciddi para harcayan ülkelerden biriyiz.
Hepsinden önemlisi Türkiye'de kanser tedavisine cepten ödeme gibi
bir durum söz konusu değil. özel ve üniversite hastaneleri dahil,
ülkemizde SGK ile anlaşma olduğunda kanser, cepten para ödemeden
tedavi edilen bir hastalık. Bunların dışında koruma amaçlı olarak
da çok ciddi çalışmalar yapılıyor ve önemli paralar harcanıyor''
diye konuştu.
''TÜRKİYE'DE HASTALARIN YÜZDE 80'i GEÇ EVRE TANI
ALIYOR''
Türkiye'de kanser tedavisi sonrasında sağ kalım oranlarının, ilgili
raporda belirtildiği gibi ''düşük'' olduğunu vurgulayan Tuncer,
şunları kaydetti:
''Bizim, kanser hastalarının sağ kalım oranlarında kabul edilemez
bir düşüklüğümüz var. Bunun en önemli nedeni, geç tanı. Ülkemizde
yüzde 80 hasta, geç evrede kanser tanısı alıyor. Erken evre tanı
alan hastaların sağ kalım oranları Avrupa ile aynı. Önemli olan geç
tanı almamak. Bir ülkede geç tanı konulması, vatandaşın sorumluluğu
değildir.
Bakanlık olarak tüm çabamız, daha erken dönemde tanı
konulabilmesini sağlamak. Bunun için tarama programları, hastalığın
belirtilerine karşı toplumda farkındalığı artırmaya yönelik
çalışmaları yapıyoruz ve hekimlerimizi eğitiyoruz. Ülkemizde biz
birinci ve ikinci basamakta geriyiz.
Dünyada en fazla sigara içen ülkelerden biriyiz. Bu da önemli bir
etken. Dünyada akciğer kanseri görülme sıklığı azalırken biz de
artıyor. Ülke olarak sigara ile savaşıyoruz, ama bazı kurumlar
yavaş hareket ediyor.''
Sağlığa erişimin artmasına karşın, mevcut medikal onkolog sayısının
yeterli olmadığına dikkati çeken Tuncer, bugünkü medikal onkolog
sayısının 6 katına ihtiyaç olunduğunu söyledi.
Tuncer, Türkiye'de kanserli hasta sayısının giderek arttığını ifade
ederek, 2030'da yarım milyon kanser hastasının öngörüldüğünü
sözlerine ekledi.