Dün sabah hepimiz "Kanlı Pazar"a uyandık…
Sekiz şehidimizin olması yine sosyal medyaya ve
basına yüksek enerji vermiş olmalı ki, bir iki şehit olduğunda
haber bülteninde konuyu iki dakika ile geçiştiren medya canlı
yayınlara habire uzman aldı durdu…
Neredeyse bütün gazeteciler, gazetelerin Ankara
temsilcileri, gazetelerin Genel Yayın yönetmenleri canlı yayına
bağlandılar…
Bu durumu sadece PKK'nın sözüm ona değiştirdiği
taktikle açıklamak mümkün mü?
Haberlere konu olduğu dakikalar bile şehit sayısıyla
ölçülüyor artık şehitlerimizin…
Reyting savaşlarının bu denli acı olaylarda
büyümesine mi yanarsınız, bu kadar vurdumduymaz bir toplumda
olduğunuza mı, ezber açıklamaları bir dua gibi tekrarlayan devlet
büyüklerine mi, yoksa evladını gepegenç toprak altına yerleştirecek
yüreği yol yol yara izleriyle kaplı ve hiç kapanmayacak yaralarına
kanlı gözyaşları karışan ailelere mi…
PKK'ya Kürt sorunu olarak bakma hastalığından bir
vazgeçebilse yönetenler, PKK'nın tek başına sorun olduğunu, Kürt
vatandaşlarımızla bir bağlantısı olmadığını kabul edebilseler,
Doğu'yu da Batı kadar kucaklayabilseler, Kürtlere verilecek haklar
için bir orta yol bulabilseler siyasiler, o zaman belki barıştan,
kardeşlikten, birlik-beraberlikten söz edebileceğiz…
Ne onlar yanaşıyor buna ne biz anlaşabiliyoruz kendi
aramızda!
Kollarını Suriye topraklarından bu yana kadar
uzatmış, bölgedeki hakimiyetini kaybetmemek için habire yeni
kollarla, bölünerek çoğalan bu azılı örgüt Kürt'lere hak falan
verilmesini istemiyor…
Onlar, bu savaştan güçlenerek çıkmanın
peşindeler...
Buradan bile görülebilen bu gerçek, Ankara'dan nasıl
görülemiyor, hayret!
Amacı toprak olan, kendi polisini, kendi askerini
oluşturmaya çalışan, özerk bir devlet olma hayaliyle savaşan,
demokrasiden, haktan, hukuktan, özellikle barıştan yana olmayan
kendini kaybetmiş, oradaki halkı kendine kurban seçmiş bu
kalabalığı sınır dışına çıkarabilmek, sınır dışına çıkmaları için
zorlamak bu kadar mı zor?
İki taraf da silah bıraksın diyen BDP, bu örgüte bir
çağrı yaparak, "Sen de bu topraklardan çık ki samimiyetin, iyi
niyetin anlaşılsın" diye bir çağrı yapamıyorsa, hükumet, PKK'yı
sınır dışına itebilecek bir hamle yapamıyorsa üzgünüm ama
elimizdeki taşlarda iş yok demektir…
Okey gelsin diye dönüp duracağız bu "oyun" bitsin
diye!
Hükumet PKK'yı durduracak, sınır dışına itebilecek
çözümü bulamıyorsa hiç olmazsa yaptığı binalarla övünen TOKİ,
etrafında dere mere olmayan, başbakanın tabiriyle "ucube" gibi
dağın tepesinde duran, suntayla inşa edilmiş, çuvallarla
korunan karakollara el atsın…
Madem ki PKK ile çözülemeyecek bir problemin
içiresindeyiz hiç olmazsa kaleler yapıp evlatlarımızı
koruyalım…
Hiç olmazsa bunu yapsınlar!
Analar tabutlara sarılıp ağlamasınlar!
twitter.com/nsrnylmz