Kanlı Pazar...

Haberlere konu olduğu dakikalar bile şehit sayısıyla ölçülüyor artık şehitlerimizin…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

Dün sabah hepimiz "Kanlı Pazar"a uyandık… 

Sekiz şehidimizin olması yine sosyal medyaya ve basına yüksek enerji vermiş olmalı ki, bir iki şehit olduğunda haber bülteninde konuyu iki dakika ile geçiştiren medya canlı yayınlara habire uzman aldı durdu…

Neredeyse bütün gazeteciler, gazetelerin Ankara temsilcileri, gazetelerin Genel Yayın yönetmenleri canlı yayına bağlandılar…

Bu durumu sadece PKK'nın sözüm ona değiştirdiği taktikle açıklamak mümkün mü? 

Haberlere konu olduğu dakikalar bile şehit sayısıyla ölçülüyor artık şehitlerimizin…

Reyting savaşlarının bu denli acı olaylarda büyümesine mi yanarsınız, bu kadar vurdumduymaz bir toplumda olduğunuza mı, ezber açıklamaları bir dua gibi tekrarlayan devlet büyüklerine mi, yoksa evladını gepegenç toprak altına yerleştirecek yüreği yol yol yara izleriyle kaplı ve hiç kapanmayacak yaralarına kanlı gözyaşları karışan ailelere mi…

PKK'ya Kürt sorunu olarak bakma hastalığından bir vazgeçebilse yönetenler, PKK'nın tek başına sorun olduğunu, Kürt vatandaşlarımızla bir bağlantısı olmadığını kabul edebilseler, Doğu'yu da Batı kadar kucaklayabilseler, Kürtlere verilecek haklar için bir orta yol bulabilseler siyasiler, o zaman belki barıştan, kardeşlikten, birlik-beraberlikten söz edebileceğiz…

Ne onlar yanaşıyor buna ne biz anlaşabiliyoruz kendi aramızda!

Kollarını Suriye topraklarından bu yana kadar uzatmış, bölgedeki hakimiyetini kaybetmemek için habire yeni kollarla, bölünerek çoğalan bu azılı örgüt Kürt'lere hak falan verilmesini istemiyor…

Onlar, bu savaştan güçlenerek çıkmanın peşindeler...

Buradan bile görülebilen bu gerçek, Ankara'dan nasıl görülemiyor, hayret!

Amacı toprak olan, kendi polisini, kendi askerini oluşturmaya çalışan, özerk bir devlet olma hayaliyle savaşan, demokrasiden, haktan, hukuktan, özellikle barıştan yana olmayan kendini kaybetmiş, oradaki halkı kendine kurban seçmiş bu kalabalığı sınır dışına çıkarabilmek, sınır dışına çıkmaları için zorlamak bu kadar mı zor?

İki taraf da silah bıraksın diyen BDP, bu örgüte bir çağrı yaparak, "Sen de bu topraklardan çık ki samimiyetin, iyi niyetin anlaşılsın" diye bir çağrı yapamıyorsa, hükumet, PKK'yı sınır dışına itebilecek bir hamle yapamıyorsa üzgünüm ama elimizdeki taşlarda iş yok demektir…

Okey gelsin diye dönüp duracağız bu "oyun" bitsin diye!

Hükumet PKK'yı durduracak, sınır dışına itebilecek çözümü bulamıyorsa hiç olmazsa yaptığı binalarla övünen TOKİ, etrafında dere mere olmayan, başbakanın tabiriyle "ucube" gibi   dağın tepesinde duran, suntayla inşa edilmiş, çuvallarla korunan karakollara el atsın…

Madem ki PKK ile çözülemeyecek bir problemin içiresindeyiz hiç olmazsa kaleler yapıp evlatlarımızı koruyalım…

Hiç olmazsa bunu yapsınlar!

Analar tabutlara sarılıp ağlamasınlar!

twitter.com/nsrnylmz