Kandil’le direkt görüşme olacak mı ?
Abone olBaşbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm süreciyle ilgili, ’’Oluşacak yeni heyetimizin Kandil’le de direkt görüşmesini arzu ediyorum’’ ifades...
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm süreciyle ilgili,
’’Oluşacak yeni heyetimizin Kandil’le de direkt görüşmesini arzu
ediyorum’’ ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, NTV canlı yayınında gündemi
değerlendirdi. Diyarbakır Lice’de yaşanan olaylarla ilgili Atalay,
"Aniden bir heykel olayı çıktı Lice’de. Ben perşembe günü çözüm
süreci ile ilgili önemli açıklamalarda bulunuyorum, İmralı heyeti
önemli açıklamalarda bulunuyor iş en ciddi şekilde yürüyor tam o
günde bir heykel çıkıyor ortaya. Bir iki gazete hemen ertesi gün
haber olarak veriyor bunu. Çözüm sürecinden mutlu olmayan bu
işlerin bitmesini istemeyen kesimlerden de beyanatlar geliyor"
dedi.
TERÖRİST HEYKELİ
Bu olayın çözüm sürecine provokasyon olduğunun altını çizen Atalay,
"Tabii olayla ilgili araştırıyoruz kabul edilebilir bir şey değil.
Mülki idarenin de konuyla ilgili fazla bilgisi yok. Esas bilgisi
olması gereken jandarmadır ama onların yeterli bilgisi yok. Bilgi
olunca gereken yapıldı tabi. Sürece provokasyondur bu. Provokasyon
her yerde var siyaset içinde de var, orada da var basın içinde de
var. Hepsinin işbirliği ile bu provokasyon atlatılmış oldu. HDP
heyetiyle filanda görüşüldü onların da bilgisi olan bir şey değil
onlar açısından bu bir provokasyondur. Olan bir cana oldu yazık
oldu" dedi.
Atalay, ’Eylül sonu tarihini net olarak ortaya koydunuz. Nasıl
takvim bekliyor bizi eve dönüşler bir takvime bağlandı mı?’
sorusuna, "Çözüm sürecinde ikinci yılı doldurmak üzereyiz. Biz AK
Parti hükümetleri olarak 12 yıldır çok insani çok erdemli ve çok
demokrat bir tavır içindeyiz. Ülkemizde bu tür sorunlar varsa
çözelim, geçmişte yapılan haksızlıklar yapılmışsa ki yapılmış
bunları çözelim. Kürt vatandaşlarımızda haksızlıklar yapılmış
dilini konuşamamış, çocuğuna istediği ismi verememiş. Bunlardan
devlet adına özür dileyen bunları telafi etmeye çalışan bir
politika izledik. Bu yönde çok adımlar attık. Sonrasında da şiddeti
ve terörü tamamen bitirmeyi hedefleyen bir politika ortaya koyduk.
Kürt vatandaşlarımızın vicdanının bunları çok iyi anladığı
kanaatindeyim ben. Geldiğimiz noktada biz çözüm süreci ile ilgili
en önemli adımı da Haziran ayında parlamentoda süreçle ilgili
yasayı çıkararak attık. Meclisin yüzde 80’inin oyuyla geçmiş oldu.
Ana muhalefet partisi ilk defa bizimle birlikte böyle bir çalışmaya
destek vermiş oldu" cevabını verdi.
’YENİ HEYETİN KANDİL’LE DE DİREKT GÖRÜŞMESİNİ ARZU EDİYORUM’
Yeni oluşturulan hayetin Kandil’le direkt görüşmesini arzu ettiğini
belirten Atalay, "Devlet kendine düşeni büyük oranda yaptı. Bundan
sonrası sınırları iyi çizilmiş bir yol haritası. Bir yandan
partimizin olayları var ama bir yandan Türkiye’nin en büyük
sorununu çözmek için uğraşıyoruz. Karşı taraf dediğimiz bizim MİT
müsteşarlığımız daha çok İmralı ile görüşüyor ama görüşme heyetleri
bundan sonra biraz genişleyecek. MİT dışından da devletin diğer
kurumlarında da katılım olacak. HDP heyeti ile siyasi boyutta biz
görüşüyoruz. Oluşacak yeni heyetimizin Kandil’le de direkt
görüşmesini ben arzu ediyorum. Hem MİT hem kamu güvenliği
müsteşarlığından oluşacak heyetimizin. Bu yasanın getirdiği
hususlardan birisi açık bir politika. Hiç kimsenin çekinecek bir
şeyi yok. Biz bu yol haritasını oluşturduğumuzda her kesimin burada
kabulü ve mutabakatı şart. Biz sadece HDP heyetiyle görüşüyoruz. Bu
işin artık son adımların belirlenmesi safhasındayız. Gerekiyorsa
Avrupa kanadıyla da olacak. O mutabakatlar sağlandıktan sonra da
görüşmeler başlayacak. Eylül sonu dediğim bir genel belirlemedir.
Parlamento açılmadan bu yaz dönemini değerlendirelim. Çerçeve belli
zaman belli kimin ne yapacağı belli hale gelsin" dedi.
EV DÖNÜŞ YASASI
Eve dönüşle ilgili bir yasa değişikliği gerekip gerekmediği
sorusuna Atalay, "Burada ilk safha belki bu konuda tarafların önce
bütün eylemlerini durdurması. Son zamanlarda duyuyorsunuz bölgede
kimi gene yasadışı silah kullanmayan belki ama vatandaşa baskı
yapan, oy kullanmada köylere gidip baskı yapan olaylar yaşandı.
Örgüt tarafından yapıldı bunlar bunu biliyoruz. Bunlar sanki çözüm
sürecinin bir sonucu gibi kullanıldı. Bazı basın organları çözüm
sürecinden mutlu olmayan paralel yapının bazı gazeteleri çözüm
süreci var ama örgüt şöyle geniş alanlarda yayılıyor gibi. İlk
safha bunlarla ilgili gerekli kararların alınması ve bunların
durdurulması olur. Bunların hiç birisi çözüm süreciyle irtibatlı
değildir. Ankara’da olsa aynıdır, Diyarbakır’da olsa İstanbul’da da
olsa aynıdır güvenlik görevlileri müdahale edecektir bunlara. Bu
tür yasadışı vatandaşa baskı yapan, haraç toplayan eylemler filan
hiç birisi çözüm süreci ile irtibatlı değildir bunlara gereken
müdahale yapılmalıdır. Çözüm sürecini yıpratıcı argüman olarak
kullanıyor birileri. Bu tür konulara tereddütsüzce müdahale edilsin
bunu bir defa daha buradan söylemiş oluyorum. Orada bir sürü
provokasyon olabilir. Bu heykel olayı gibi daha neler çıkacaktır
önümüze ama bunların niçin yapıldığını bilerek zamanında müdahale
etmek gerekiyor" cevabını verdi.
"TEREDDÜT ETMEMEK LAZIM"
’Tüm bu sürecin bir protokole bağlanması gibi adım bir söz konusu
olabilir mi?’ sorusu üzerine Atalay, "Bu eylem planı zaten budur.
Gerekiyorsa yeni yasalar çıkarılabilir. Eve dönüş çok kapsamlı bir
şey. Dünyada bu sorunları çözenler bu konuların hepsini çalışmıştır
ve yasalar çıkmıştır. Çıkar yine de. Bunlardan tereddüt etmemek
lazım. Bir defa Türkiye’de büyük bir sorunu çözüyorsunuz. 30 yıldır
devam eden adeta bir iç savaş. İnsan özgürlüğünün en başta geleni
korkusuz yaşama. Eğer bir ülke vatandaşını korkusuz yaşatamıyorsa
hürriyetlerin en özü ile ilgili sorunlar vardır. Bu sorunu çözmek
için çok adımlara değer. Bu konularda süreci zedeleyecek sözlerden
hep kaçınırız ama devlet kendine düşen kısımların çoğunu yaptı. Yol
haritasını ortaya koyacağız artık dışarı çekilme silahı bırakma
ondan sonrada eve dönüş süreçleri, ondan sonra Türkiye’de normal
hayatlarını yaşamaları" dedi.
’Irak’ta IŞİD’in ilerleyişine karşı peşmergeye verilen silahlar
bunlar acaba hiç tersine döner mi diye Türkiye düşünüyor mu bu
noktada yoksa IŞİD’in yok edilmesi Türkiye’nin yararına mı olur?’
sorusuna Atalay, "Bizim tavrımız çok tutarlı. Irak’tan gelen büyük
bir göç dalgası var bize bütün bunları yönetmeye çalışıyoruz. Bu
konularda Türkiye olarak bizim kendi sınırımızın içine doğru bir
risk görmüyoruz ama insani boyutlarda da oradaki olayların sonucu
elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz" karşılığını verdi.
EZİDİLER VE TÜRKMENLER
Ezidiler ve Türkmenlerle ilgili Atalay şunları söyledi:
"Çalışmalarımızın ilk kısmı önce Türkmenlerle ilgilidir Ezidiler
sonradan çıkmıştır. Türkmenler için özel bir kamp kurmayı
kararlaştırdık. Önce Sincar’da kurmayı planladık ama sonra işgale
uğrar diye Dahok civarında 20 bin kişilik Türkmen kampı kuruluyor.
Bir kampın kurulması bir şehir kurulması gibi. Şu anda lojistik
olarak her şey oraya ulaştı. Bir iki gün içinde taşınmalar
başlayacaktır orada. Ezidiler olayı beklenmeyen bir şeydi. Yaklaşık
50 bin Ezidi hareket halinde. 2 bin ezidi şu anda Türkiye’de
okullara filan yerleştirdik. Midyat’ta bir çadır kente bir kısmı
yerleştirildi iki tane de Zaho civarında küçük kamplar oluşturuldu.
Sadece çadır değil gıda ihtiyacı, ilaç ihtiyacı hijyen ihtiyacı çok
kapsamlı. Bu konuda Türkiye’ye hiç kimse üzerinde düşeni yapmadı
diyemez. Türkmenler konusu bazen istismar ediliyor. Ekmeği suyu bu
olan bir partimiz var ya terörle ilgili konulardan beslenir ya da
bu konudan. Türkmenlerin oradaki lideri açıklama yaptı Türkiye
olmasaydı halimiz haraptı diye. Türkmen kardeşler arasında da Şii
Sünni ayrımı var. Buna da çalışıyoruz bunu gidermeye çalışıyoruz.
Telafer’de hem Sünni var hem Şii var hepsi Türkmen".
Atalay, AK Parti kongresinin geçersiz olacağı iddialarına, "Bunlar
hukuki olaylar. Bizim partimizin hukukçuları o kanaatte değil.
Geçen MKYK toplantımızda başbakanımızın 28 Ağustos’ta göreve
başlayacağını, o gün mazbatasını alacağını o güne kadar yürüttüğü
görevlerin devam edeceğini bütün hukuki gerekçeleri ile anlattılar
bizlerde ikna olduk. İtiraz edenler eder ama" diye cevap verdi.
KONGRE SONRASI
’Kongreden sonra nasıl Adalet ve Kalkınma Partisi göreceğiz?’
sorusunu Atalay şöyle cevapladı:
"İsimler üzerinde biz düşüncelerimizi kendi platformlarımızda
söyledik. Partimizde bir karar verildikten sonra tartışmalar orada
biter hepimiz bütünleşiriz. Hiç birimiz partimizin içinde zaaf
üretecek tutumlarda konuşmalarda hiç birimiz bulunmayız. Güçlü bir
parti güçlü bir hükümet var burada. Başbakanımızın cumhurbaşkanı
olarak gitmesi ilk defa genel başkan değişmesi önemli şeyler ama
bir telaş yok partimizde. MYK’dan sonra isim netleşir herhalde ve
bir isimle gidilir kongreye. Basında isimler var ama verilmiş bir
karar yok. Ne hükümette ne partide istikrarsızlık olmayacak mevcut
durum devam edecektir. Bazı isimler değişebilir ama bunlar politika
değişikliklerine sebep olmaz. Bizim partinin bir özelliği var biz
ilk kendi platformlarımızda konuşuruz. Dışarıda çok konuşmayız. Bu
partinin güçlü şekilde yoluna devam etmesi her şeyden bütün
isimlerden önemli".
"ABDULLAH GÜL..."
Abdullah Gül’le ilgili soru üzerine Atalay, "Abdullah bey hepimizin
saygı duyduğumuz ve bu hareketin temel direklerinden birisi.
Partimizin ikinci ismidir. Abdullah beyin partimize tekrar
dönmesinden hepimiz memnun oluruz güç kazanırız. Başbakan genel
başkan aynı kişi olsun diye bir ilke geliştirildi. Bu çerçevede bu
teşkilatlarda bu parti grubumuzda hepimizde Abdullah beyin çok özel
bir yeri vardır. Tayyip bey ve Abdullah bey Türkiye’nin son dönemde
yetiştirdiği istisnai isimler. Şu anda Türkiye’nin yetişmiş devlet
adamı profili açısından çok zenginiz. Özellikle bu iki isim
Türkiye’nin dünyada da iftihar edeceği önemli isimler. Bunların
hepsinin partimizin içinde olması partimizi güçlü kılacaktır.
Gelecek zamanları bilmiyoruz. Yeni gelişen durum ilkeler
çerçevesinde başbakan ve genel başkan aynı kişi olsun, 3
dönemlikler olmasın bu çerçevede isimler istendi herkes yazdı.
MYK’da göreceğiz açıklamalar yapılacak" dedi.
(İHA)