Danıştay’a yapılan alçakça saldırı
toplumdaki gerginliği en üst seviyeye çıkardı. Türk toplumu hızla
bir yerlere sürüklenmek isteniyor. Böyle ortamlarda, yazılacak her
satır yazıda, yapılacak her yorumda çok dikkatli olmak lazımdır.
Yangına körükle gitmemek lazım. Ama maalesef gazete başlıklarında
ve televizyonlardaki yorumlarda bu hassasiyeti görmek mümkün değil.
Saldırganın özellikle bıraktığı izlerden yola çıkarak toplumun ne
kadar kolay yönlendirilebildiğini görüyoruz.
Öncelikle böyle bir olayı yorumlarken ilk
dikkat edilecek husus, bu saldırının kimin işine yarayacağıdır.
Böyle bir saldırı sonucunda kimlerin menfaati olacaktır? Kim nasıl
bir çıkar elde edecektir? Öncelikle konu başörtüsü meselesi olsa,
böyle bir saldırı başörtüsü meselesinin halledilmesini imkansız
hale getirecektir. O zaman konu başörtüsü değildir. Peki bu kişi
milliyetçi olabilir mi? Bu da imkansızdır. Çünkü, Türk toplumunu
kamplara bölmek, ülkede gerginlik yaratmak, toplumu hızlı bir
kargaşaya sürüklemek hiçbir milliyetçinin işine gelmez.
İdeolojisine de terstir.
Peki, böyle bir saldırının hem de hukukçu
bir kişi tarafından yapılması nasıl izah edilebilir? Yıllarca hukuk eğitimi almış, ev kirasını bile
ödeyemeyen bir insan nasıl olurda 7 milyara silah alıp da
Danıştay’a elini kolunu sallayarak giriyor ve saldırıyı hiçbir
güçlükle karşılaşmadan gerçekleştiriyor? Bütün bunlar peş peşe
merak uyandıran sorular. Acaba, bu saldırı özellikle mi bir hukukçu
seçilerek yaptırıldı sorusunu mutlaka sormalıyız. Acaba son
zamanlarda ülkemize yönelik dış ve iç kuşatmaya karşı millî bir
direnç gösteren Hukukçular Birliği ve Büyük Hukukçular Birliği ile
konu ilişkilendirilmek mi isteniyor? Ülkesini demokratik ve hukukî
yönde savunan insanlara da mı çamur atılmak isteniyor? Bu sorular
da aklımızın bir köşesinde daima bulunmalıdır.
Peki bu saldırıyı İslami inanışları güçlü
olan bir insanın yapması için bir sebep var mıdır? Bu saldırı
dinine bağlı insanlarımıza bir fayda sağlar mı? Hayır tam tersi
onların daha fazla ezilmelerine sebep olur.
Peki bu saldırı kimin işine yarar
sorusunu tekrar soralım kendimize... Türkiye’nin çevresinin
ablukaya alındığı bir dönemde, Türk insanının kamplara bölünmesi
ancak bölge üzerine emelleri olan güçlere yarar.
Hafızalarınızı yoklayın; 1974 Kıbrıs
Barış Harekâtı, bütün emperyalist güçlere rağmen yapılınca
Türkiye’de ne gibi gelişmeler olmuştu? Önce, peş peşe ambargolar
konulmuştu. Peşinden ülkede terör hızla artırılmış, Türkiye tam bir
iç savaşın eşiğine getirilmişti. Biz bu acıları çok şiddetli
yaşayan bir nesiliz.
Peki şimdiki duruma bir bakalım,
Kıbrıs’ta baskılar son hızıyla sürüyor. Kuzey Irak sınırında bir
terör devleti kuruluyor. Irak işgali sürüyor. İran’a karşı bir
işgal harekâtı düşünülüyor. Tam burada Türkiye bu işgal hareketine
rıza göstermiyor. Irak’ta kurulacak bir terör devletine müsaade
etmeyeceğini açıklıyor. İşte bu gelişmeler yaşanırken, İran’ la
Türkiye’yi karşı karşıya getirecek provakatif eylemler başlıyor.
Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atılıyor, Danıştay üyelerine saldırı
düzenleniyor. Basınımızda hızla bu kamplaşmayı körükleyen haberler
yapılıyor.
Şimdi size burada Nasrettin Hoca’dan bir
kıssa anlatacağım. Bir gün hoca kömürlükte kaybettiği iğneyi,
dışarıda ışıkta arıyormuş. Demişler; hocam ne yapıyorsun?
Kömürlükte iğnemi kaybettim, onu arıyorum demiş.
Terörün arkasındaki güçleri bulmadan biz
ışıkta bırakılan ip uçlarını takip ederek bir yerlere
sürükleniyoruz. Bütün toplum da o istenilen istikamete
sürükleniyor.
Herkes düz mantıkla bu işi yorumlamaya
çalışıyor. Ama kendimize tekrar tekrar sormamız gereken bir soru,
“Bu eylem kimin işine yarar?”
Eğer bu sorunun cevabını net bir şekilde
ortaya koyabilirseniz, eylemin arkasındaki güçleri de net bir
şekilde ortaya çıkarabilirsiniz. Burada şu veya bu görüşteki
insanların kullanılması önemli değildir. Onlar ancak maşadır.
Önemli olan maşayı tutan eldir. İşte o eli bulup kırmak, Türk
devletinin görevidir.
Tekrar tekrar hatırlatmakta fayda vardır.
Toplumu kamplara bölmek, ülkeye yapılabilecek en büyük ihanettir.
Bu, ancak dünyayı kandan beslenerek yönetmeye çalışan
emperyalistlerin işine yarar bu böyle biline...