Kamran İnan kimleri suçladı?
Abone ol'Türkiye Gerçeği' adlı yeni kitabını yayınlayan usta siyasetçi Kamran İnan, ülkede yaşananları 3 başlıkta anlattı.
İnan, bu siyasilerin birçoğunun önünün açıldığını ve ihanetin
mükafatını aldıklarını savundu. İnan, bu görüşlerini, ‘Türkiye
Gerçeği’ ismiyle yazdığı bir kitapta açıkladı. Kamran İnan,
kitabında ülkenin en temel sorunlarını ‘ihanet’, ‘hırsızlık’ ve
‘cehalet’ olarak sıraladı. Anavatan Partisi (ANAP) eski
milletvekili Kamran İnan, yeni kitabı ‘Türkiye Gerçeği’ni
yayınladı. İnan anılarına ve görüşlerine yer verdiği kitabında,
Türkiye aleyhine çalışan bazı kişilerin yüksek makamlara geldiğini
belirterek, “Bana çok şey veren aziz vatanımdan özür diliyorum.
Dışarıda kavgasını çok verdim; içeridekileri aşamadım.” dedi. İnan,
ısrarlara rağmen ülkeye ihanet edip Türkiye’de yükselenlerle ilgili
isim vermedi. Bu kişileri Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT)
bilmesi gerektiğini söyleyen İnan, “İstihbarat bu kişileri
bilmiyorsa ayıptır. Ben sadece olayları ve fikirleri ortaya
koyarım. Bilsem de ismen kimseyi ifşa etmem.” demekle yetindi.
İnan, kitapta hainlikten bahsederken, Türkiye karşıtı güçlü
lobilerin varlığından söz ederek, bazı siyasilerin ve dışarıda
yaşayan Türk vatandaşlarının bir kısmının ülke aleyhinde
çalıştıklarını öne sürüyor. İnan, şu iddialara yer veriyor:
“Yabancı partilerle çalışan, medya ile görüşen toplam 407 dernek
var. Bu değişik dernekler ve çeşitli örgütler çerçevesinde devlet
aleyhinde faaliyet gösteren 205 bin insan mevcut. Hepsi de Türk!”
İnan, bu kişilerin ve derneklerin, MİT birimleri tarafından takip
edilmesi gerektiğini dile getiriyor. “Bünyemizi kemiren bir başka
unsur hırsızlık ve hırsızlar ordusudur.” diyen Kâmran İnan,
yolsuzluk, vurgun ve rüşvetin sosyal ve ekonomik hayatın neredeyse
bütün temel kaideleri arasına yerleştiğine dikkat çekiyor. İnan,
işlerin rüşvetsiz dönmediğini, mafyanın bile yeraltından çıktığını
ve menfaat çevrelerinin siyasiler üzerinde hakim olduğunu
vurguluyor. Kamran İnan’a göre, Türkiye’nin en önemli eksikliği
eğitimsizlik ve cehalet. Ciddi bir eğitim ve kültür bunalımı
geçirdiğimizi ifade eden İnan, “Eğitim kuruluşlarımız diploma
endüstrisi halinde çalışıyor. Öğrenmek, ilim yapmak, çağı yakalamak
yok; sistem böyle işliyor ve işin kötüsü kimse bundan rahatsız
olmuyor. Türkiye genelinde, sınıf, okul, öğretmen veya maddi
imkansızlıktan okula gidemeyen 1 milyon çocuk var. Devlet bunlara
karşı eğitim vazifesini yerine getirmiyor, adaletsizlik yapıyor.”
diyor. İnan’ın kitabında şikayet ettiği diğer bir konu da
bürokrasi. İnan, bürokrasiyi, demokratikleşmeye direnmekle ve
seçilmişlerin üstünlüğünü kabul etmemekle suçluyor. Türkiye’de
vatandaş ile devlet arasında çok büyük boyutta uçurum olduğunu
vurgulayan İnan, bürokrasinin vatandaştan mutlak itaat istediğine
işaret ediyor. İnan, “vatandaşın, ‘devlet benim’ diyebildiği;
devlet nimet ve imkanlarının adil bir şekilde dağıtıldığı; moral ve
manevi değerlerin yükselişe geçtiği bir Türkiye istediğini”
belirtiyor. Kâmran İnan (74), Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi’ni bitirdi, Cenevre Üniversitesi’nde hukuk doktorası
yaptı. Birleşmiş Milletler nezdinde büyükelçi ve daimi temsilci
oldu. Mensup olduğu İnan aşiretinin desteğiyle 17, 18, 19 ve 20’nci
dönem Bitlis milletvekilliği yaptı. Enerji ve Tabii Kaynaklar ile
Devlet Bakanlığı ile Meclis Dışişleri Komisyonu başkanlığı
görevlerinde bulundu. Adalet Partisi’nde Süleyman Demirel’e karşı
genel başkan adayı oldu. Demirel’in seçildiği cumhurbaşkanlığı
seçiminde de ona rakipti. İnan’ın istihbarat konularına ilgisi
eskilere dayanıyor. Enerji Bakanlığı görevini Deniz Baykal’a
devrettikten sonra Baykal, ilk işinin telefon ahizesindeki dinleme
böceğini çıkartması olduğunu açıklamıştı. İnan, kendisinin
dinlendiğini bildiğini; ama buna aldırmadığını ifade etmişti.