İstanbul sokaklarındaydı Kamer
Genç...
"Hayır" kampanyasındaydı.
Kapı kapı dolaştı...
Halk'tan "Hayır" istedi!
-Evet derseniz geleceğiniz kararır!
***
İşte bu söz...
Bu söz vatandaşı çıldırtmaya yetti.
Ey Kamer Genç...
Siyaset yap!
Ama doğrusunu yap.
Sakın!
Sakın ola ki halkı ahmak yerine koyma!
Koyduğun an...
İşte böyle tokatı yersin!
***
Zeytinburnu'nda dolaşıyor Kamer
Bey.
Milletin geleceğini karartıyor.
-Hayırlı işler.
-Sağolun.
-Evet mi, hayır mı?
-Ben evet diyeceğim.
-Yapma geleceğin kararır.
***
Bu söz yetti.
Vatandaş ayağa fırladı.
"Ben evet diyeceğim!"
-...?
-Hiç de geleceğim meleceğim kararmaz.
-Saygı duyuyorum.
-Saygı duyacaksın tabi.
-...?
-Hadi Güle güle...
***
Bir laf...
Evet bir laf yetiyor.
Kamer Genç'i kovuyor vatandaş.
Hem de ne kovma.
Niye?
Yalan konuştuğu için.
Dürüst siyaset yapmadığı için.
Korku saldığı için.
Dahası ve en önemlisi.
Hergün okuyan, hergün dinleyen halkı aptal yerine koyduğu
için.
***
Ahali uyanık artık.
Diyor ki:
-Beni salak yerine koyma.
Politikacı dinlemiyor.
Dinlemediği zaman.
Yani bildiği yalanları sıraladığı zaman.
İşte böyle oluyor.
Kamer Genç'e olanlar oluyor.
Tabii bir de bunun sandığı var.
Vatandaş esas söyleyeceğini işte o zaman söyleyecek.