Kalp krizini önlemek mümkün
Abone olBilimsel çalışmalar kalp krizi geçirenlerin şartlarını değiştirdikleri takdirde kalp krizi riskini önlemenin mümkün olduğunu ortaya koydu. İşte sağlık otoritelerin tavsiyeleri.
Bilimsel çalışmalar, belirli şartların ve yaşama biçimlerinin
kalp krizi tehlikesini artırdığını, bu şartlar değiştirilirse kalp
krizlerinin de azaltılıp önlenebileceğini ortaya koydu. Kalp
krizini tetikleyen tehlikelere dikkat çeken uzmanlar, sigara
içilmemesi, yüksek tansiyonun tedavi edilmesi, katı yağların
azaltılması, şeker hastalığına dikkat edilmesi, düzenli egzersiz
yapılması, doğum kontrol haplarına dikkat edilmesi önerisinde
bulundu. Çalışmalara göre, sigara içenlerin kalp krizi geçirme
riski, sigara içmeyenlere oranla önemli ölçüde fazla. Yüksek
tansiyon tedavi edilmezse, kalp krizi, felç ve böbrek yetersizliği
(üremi) gibi öldürücü hastalıkların gelişme tehlikesi çok yüksek.
Yemeklerle alınan katı yağlar ve kolesterol, damar sertliği ve buna
bağlı hastalıkların gelişmesinde büyük rol oynuyor. Diyabet de
denilen şeker hastalığı, kalp hastalığı ve diğer damar bozuklukları
tehlikesini önemli ölçüde artırıyor. Yürüme, koşma, bisiklete binme
ve yüzme gibi beden faaliyetlerini düzenli şekilde yapanlarda kalp
krizi oranları ise sakin ve hareketsiz bir günlük hayat
sürdürenlere oranla daha seyrek görülüyor. Doğum kontrol haplarını
kullanan kadınlarda kalp krizi ihtimalinin bir ölçüde arttığı da
biliniyor. İHA muhabirinin, Türk Kalp Vakfı'nın internet sitesinden
derlediği bilgilere göre, sigara içmeyenlerde kalp krizine
rastlanması ihtimali, sigara içenlere oranla önemli ölçüde az.
Sigara içmiş olup da bırakanlarda da kalp krizi ihtimali gittikçe
azalarak, zamanla hiç sigara içmemiş olanların durumuna yaklaşıyor.
Uzmanlar, yüksek tansiyon fark edilmez ve gereği gibi tedavi
edilmezse, kalp krizi, felç ve böbrek yetersizliği (üremi) gibi
öldürücü hastalıkların gelişmesi tehlikesinin çok yüksek olduğunu
bildiriyor. Yüksek tansiyonu normale düşürmek ve normal düzeyde
devamını sağlamanın mümkün olduğunu ifade eden uzmanlar, bunun için
yemekler ve içeceklerle alınan sodyum miktarını azaltmak
gerektiğini belirtiyor. KATI YAĞLARA DİKKAT Uzmanlar, en çok sodyum
içeren maddenin sofra tuzu olduğunu hatırlatarak, "Yüksek tansiyonu
olan bir kimse ilaçla tedavi görüyor olsa bile, aldığı tuz
miktarını azaltmalı, mutat olarak aldığı miktarın en çok üçte
birine indirmelidir. Sodyum içeren sodalardan ve karbonat
kullanımından vazgeçmelidir. Kilo fazlası varsa, kendisi için
normal olan ağırlığa düşmeli ve streslerden olabildiğince
kaçınmalıdır" diyor. Damar sertliği ve buna bağlı hastalıkların
gelişmesinde, yemeklerle alınan katı yağların (doymuş yağların) ve
yağsı bir madde olan kolesterolün rolünün çok büyük olduğunu da
vurgulayan uzmanlar, tereyağının, katı yağlara iyi bir örnek
olduğunu kaydediyor. Uzmanlar, kırmızı et denilen koyun, kuzu ve
sığır etlerinin katı yağlar içerdiğini, tavuk etinin derisi ve
beyaz olmayan bölümlerinin de katı yağdan zengin olduğunun altını
çiziyor. Sütte ve sütten yapılan yiyeceklerde değişen miktarda katı
yağ bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar, "Yumurta sarısı, beyin,
böbrekler, karaciğer" gibi bazı yiyeceklerin de çok miktarda
kolesterol içerdiklerini hatırlatıyor. Uzmanlar, bu yiyeceklerin,
kandaki kolesterol miktarlarının artmasına yol açtığını belirterek,
yüksek kolesterolün ise damar sertliği ve kalp krizi riskini
artıran önemli etkenlerden biri olduğunu bildiriyor. Katı yağlar
yerine doymamış (sıvı) yağların kullanılması ve kolesterol içerdiği
bilinen yiyeceklerden kaçınılmasının, kan kolesterolünü belirli
ölçüde düşürmeye devam ettiğini kaydeden uzmanlar, "Tavuk etinin
beyazına ve doymamış yağlar içerdiği bilinen balık etine
yemeklerinizde daha çok yer veriniz. Kuzu ve koyun eti yerine,
yağsız dana etini tercih ediniz. Yemeklerinizi pişirirken, sıcak
olarak yenilenler de dahil, sıvı yağları kullanınız. Günlük yağ
kullanımınızın yarısı zeytinyağı, yarısı da ayçiçeği veya mısırözü
yağı gibi çok doymamış yağlardan oluşmalıdır" önerisinde bulunuyor.
ŞEKER HASTALIĞI VE DOĞUM KONTROL HAPLARI Uzmanlar, diyabet de
denilen şeker hastalığının, kalp hastalığı ve diğer damar
bozuklukları tehlikesini önemli ölçüde artırdığını ifade ederek,
belirli aralarla yapılacak genel sağlık kontrollerinin, diyabetin
erken dönemde teşhisini, gerektiği gibi tedavisini ve hastanın
normal, aktif bir hayat sürmesini sağlayabileceğini bildiriyor.
Bilimsel gözlemlerin, sakin ve hareketsiz bir günlük hayat
sürdürenlerde kalp krizlerinin, yürüme, koşma, bisiklete binme ve
yüzme gibi beden faaliyetlerini düzenli şekilde yapanlara oranla
daha sık görüldüğünü ortaya koyduğunu belirten uzmanlar, kişinin
yaşına ve sağlık durumuna göre en uygun egzersiz biçiminin nasıl
olacağına hekimin karar vermesi gerektiğini kaydediyor. Uzmanlar,
doğum kontrol haplarını kullanan kadınlarda kalp krizi ihtimalinin
bir ölçüde arttığına da dikkat çekiyor. Doğum kontrol haplarının,
özellikle kilo fazlası veya böbrek hastalığı bulunan veya gebeliği
sırasında tansiyonu yükselmiş ya da ailesinde yüksek tansiyon olan
kadınlarda tansiyonu yükseltebileceğini vurgulayan uzmanlar, doğum
kontrol haplarıyla aynı zamanda sigara kullanmanın özellikle
tehlikeli olduğunun da altını çiziyor. Uzmanlar, doğum kontrol
haplarının 35 yaşından sonra kullanılmamasının daha uygun olduğunu,
bu hapların hekimin tavsiyesi olmadan kullanılmaması gerektiğini de
kaydediyor. Yakın akrabalar içinde genç veya orta yaşlılıkta kalp
hastalığından kaybedilmiş olanlar varsa, bunun, ailevi bir eğilimin
olabileceği anlamına gelebileceğini ifade eden uzmanlar, "Bu durum,
yaşama biçiminiz için belirleyici olabilir. Belirli aralarla
yaptıracağınız sağlık kontrolleri ile hekiminiz kalp hastalığı
riskini azaltacak tedbirleri size bildirebilir ve sağlayabilir"
hatırlatmasında bulunuyor.