Kalp krizi iş yerinde olursa 'kaza'dır
Abone olYargıtay Hukuk Genel Kurulu, benzer davalarda emsal teşkil edecek ilginç bir ictihadda bulundu. Karara göre iş yerinde kalp krizi geçirenler 'kazazede' olacak.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bir elektrik işçisinin, görev
yerinde kalp krizi geçirerek ölmesini “iş kazası” olarak
değerlendirdi. İçtihat niteliğindeki karar, benzer davalarda emsal
olacak. Ankara’da bir işyerinde sigortalı işçi olarak çalışan Yusuf
Ş., arkadaşıyla birlikte atölyedeki lokalin elektrik arızasını
gidermekle görevlendirildi. Yusuf Ş., arızayı gidermeye çalışırken,
diğer işçinin malzeme alımı için ayrıldığı bir sırada bayılarak
yere düştü. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan işçi, ambulansla
hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Firma sahibi, kalp
krizinin yapılan işle bir ilgisi olmadığı gerekçesiyle iş kazası
bildirimi yapmadı. Hastane tarafından doldurulan formda
sigortalının ölüm nedeni miyokard enfarktüs (kalp krizi) olarak
gösterildi. SSK da olayı iş kazası olarak değerlendirmedi. Yusuf
Ş.’nin akrabaları, olayın bir iş kazası olduğunu ileri sürerek hem
SSK’ya hem de işyeri sahibine karşı Ankara 6. İş Mahkemesi’nde dava
açtı. Mahkeme, hazırlanan bilirkişi raporu uyarınca işyerinde
geçirilen kalp krizinin iş kazası olmadığına karar verdi. Ancak
temyiz başvurusu üzerine davaya bakan Yargıtay 21. Hukuk Dairesi,
mesleği elektrikçilik olan işçinin, işyerinde çalışırken kalp krizi
geçirerek ölmesini iş kazası saydı ve yerel mahkemenin kararını
bozdu. Ankara 6. İş Mahkemesi’nin ilk kararında direnmesi üzerine
dosya, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitti. Genel Kurul da
işyerinde geçirilen kalp krizinin iş kazası olduğuna karar verdi.
Genel Kurul’un bu kararı içtihat niteliğinde olduğu için bundan
sonraki benzer davalarda emsal alınacak. İş hukuku uzmanları ise
Yargıtay'ın ‘kanunun kapsamını aşan bir yorum’ yaptığını
belirtiyor. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, gerekçeli kararında
mahkemeler ve hukukçular arasında sık sık tartışma konusu olan
“hangi olayın iş kazası kapsamına girdiği” konusuna da açıklık
getirdi. Kararda, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için 506
sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nda sayılan iş kazasının sigortalının
işyerinde bulunduğu sırada veya işveren tarafından verilen iş
dolayısıyla meydana gelmesi gibi şartların yeterli olacağı
vurgulanıyor. Olayın kurum ya da işveren açısından iş kazası olarak
kabul edilmemiş olmasının, ölümün harici etkenlerle veya aniden
ortaya çıkıp çıkmamasının yasanın açık hükmü karşısında iş kazası
sayılmamasını gerektirmeyeceği belirtiliyor. Davaya konu olan
işyerinde kalp kriziyle gerçekleşen ölümün iş kazası olduğuna
dikkat çekilen kararın gerekçesinde şu değerlendirme yapılıyor:
“Daha açık ifadeyle, sigortalının işyerinde çalışmakta iken kalp
krizi geçirerek ölümü 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 11.
maddesinin (A) fıkrasının a bendinde gösterilen “sigortalının
işyerinde bulunduğu sırada meydana gelme” haline uygun bir olay
olduğu gibi, aynı maddenin (b) bendinde yer alan “işveren
tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme” haline
de uygun olup iş kazası sayılması gerekir. Maddede başkaca bir şart
ve kısıtlamaya yer verilmemiş olduğundan yasada olmayan bir
kısıtlamanın yorum yoluyla getirilmesine de olanak yoktur.” Kararda
olayın iş kazası sayılması gerekirken, aksi yöndeki bilirkişi
raporu uyarınca davanın reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı
olduğu vurgulanıyor. İçtihat niteliğindeki kararı değerlendiren iş
hukuku uzmanları, Yargıtay’ın “kanunun kapsamını aşan bir yorum”
yaptığını belirtiyor. Sosyal güvenlik uzmanı Ziya Perver’e göre
Yargıtay, hatalı bir hükümde bulunmuş. Bir olayın iş kazası olarak
nitelenebilmesi için dıştan gelen bir etki veya darbenin bulunması
gerektiğini söyleyen Perver, söz konusu olayı ise ‘işyerinde
uğranılan bir hastalık’ olarak değerlendiriyor. “Kalp krizini
evinde de geçirebilirdi.” diyen Perver, ancak işyerinde bir
tartışma, iş ile ilgili aşırı heyecanlanma veya işi esnasında krizi
tetikleyecek bir darbe alması halinde krizin iş kazası olarak kabul
edilebileceğini savunuyor. İş hukuku uzmanı Avukat Hüseyin Ataol da
Yargıtay’ca alınan kararı “kanunun kapsamını aşan bir yorum” olarak
değerlendiriyor. Ataol, “Olay 5 dakika sonra, yemekte bile meydana
gelebilirdi.” diyor. Yargıtay Genel Kurulu’nun verdiği kararın
bundan sonra tüm benzer davalara teşmil edilebileceğine dikkat
çeken Ataol, kararın iş kazası tanımını hayli genişlettiğini
vurguluyor. Avukat Ataol’a göre özellikle AB sürecinde atılan
adımlar, işçilerin daima haklı, işverenlerin ise nerdeyse her dava
başında haksız görüldüğü bir durum doğurmuş. Yılda 70 bin kişi iş
kazasına uğruyor SSK istatistiklerine göre Türkiye’de yılda
ortalama 70 bin civarında iş kazası meydana geliyor. 2003 yılında
76 bin 668 iş kazası, 440 meslek hastalığı vakası yaşandı. Bunların
811’i ölümle sonuçlandı. 2003 yılında iş kazaları ve meslek
hastalıkları sonucu 2 milyondan fazla iş günü kaybı oldu. Bunun
yanı sıra çok sayıda iş kazası ve meslek hastalığı ise SSK
istatistiklerine yansımıyor. Endüstrileşmiş ülkelerde iş kazaları
ve meslek hastalıklarının toplam maliyetinin, bu ülkelerin gayri
safi milli hasılalarının yüzde 1’i ila yüzde 3’ü oranında değiştiği
belirtiliyor. Türkiye’de en iyimser yaklaşımla, iş kazaları ve
meslek hastalıklarının toplam maliyetinin yılda 4 katrilyon TL
olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü
kaynaklarına göre dünyada her yıl 1,2 milyon kadın ve erkek, iş
kazaları ve meslek hastalıkları dolayısıyla hayatını kaybediyor.
Kaynak: zaman.com.tr