Kalp hastalığında erken teşhis hayat kurtarır!
Abone olKardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Taner Şeker, “Kalp hastalığının gelişiminin önlenmesi tedavisinden daha kolaydır, bu nedenle kalp hastalıklarının erken teşhisi bizim açımızdan çok önemlidir” dedi.
Medical Park Adana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Taner
Şeker, kalp damar hastalıkları konusunda açıklamalarda bulundu.
Dünya genelinde en çok ölüme neden olan durumların başında kalp krizlerinin geldiğini dile getiren Doç. Dr. Şeker, “Damar duvarına yerleşmiş plak dediğimiz yağlar giderek damarı tıkayarak belirtilere neden olmaktadır. Bazen de ilk belirti kalp krizi olabilmektedir. Kalp hastalığının gelişiminin önlenmesi tedavisinden daha kolaydır, bu nedenle kalp hastalıklarının erken teşhisi bizim açımızdan çok önemlidir” diye konuştu.
Risk faktörlerine sahip kişilerde kalp damar hastalığının gelişmesi ve kalp krizi riskinin daha yüksek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şeker, “Sigara, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, diyabet, obezite, sedanter yaşam dediğimiz hareketsiz yaşam tarzı, alkol, yağlı beslenme gibi değiştirilebilir ya da kontrol altına alınabilir” ifadelerini kullandı.
“Efor sırasında nefes darlığı gelişebilir”
Kalp damar hastalığı olan bireylerde hangi belirtilerin
görülebileceğine değinen Doç. Dr. Şeker, daha sonra şunları
söyledi:
“Kalp damar hastalığı gelişmiş kişilerde damar tıkanıklığının
derecesine göre belirtiler gelişebilir. Hastada hiçbir belirti de
olmayabilir. Bu sebeple risk faktörlerine sahip kişilerin hastalık
başlangıcı ve ilerlemesini geciktirmek amacıyla risk faktörleri
kontrol altına alınmalıdır. Kalp damarındaki tıkanıklık kalbin
beslenmesini bozacak düzeye geldiğinde belirtiler gelişmeye başlar.
Efor sırasında göğüs ağrısı yanıcı baskı tarzda, efor sırasında
nefes darlığı, çabuk yorulma ve ritim bozuklukları gibi belirtiler
gelişebilir.”
“Tanı koyma süreci”
Teşhis koyma sürecinden bahseden Şeker, “Kalp damar
tıkanıklığını düşündürecek belirtilere sahip kişilerde yapılacak
efor testi, kalsiyum skorlaması, miyokart perfüzyon sintigrafisi,
koroner sanal anjiyo, koroner anjiyografi gibi yöntemlerle tanısı
konulabilir” şeklinde konuştu.
Koroner anjiyografi yönteminin kimlere uygulanabileceği ile ilgili
bilgi de veren Şeker, “Risk faktörlerine sahip kişilerde göğüs
ağrısı olması, daha önce kalp krizi geçirmiş kişilerde kriz
ağrısına benzer şikayetlerin gelişmesi, daha önce kalp damarlarına
balon stentleme işlemi yapılıp tekrar göğüs ağrısı olması durumunda
uygulanabilir. Kalp kapağından dolayı ameliyata gidecek olanlarda,
ciddi ritim bozuklarında altta damar tıkanıklığını dışlamak
amacıyla elektrokardiyografi, efor testi, ekokardiyografi,
sintigrafi, bt anjiyografi yöntemlerde ciddi damar tıkanıklığını
düşündüren keşiflerin olması durumunda anjiyografi yapılmalıdır”
dedi.
“Anjiyografi için hasta bayıltılmaz”
Koroner anjiyografinin nasıl uygulandığını anlatan Doç. Dr. Şeker, “Koroner anjiyografi kalp damarlarının içerisine özel katater denilen ince borularla radyoopak madde verilerek görüntüleme işlemidir. Anjiorafi için hasta bayıltılmaz, sadece girişim yapılacak bölge kasık ya da el bileği uyuşturulur. Hasta işlem boyunca kendindedir ve doktorla iletişim halindedir. El bileğinden girilerek yapılan anjiografi işlemi kasıktan girilerek yapılana göre daha avantajlıdır. Hasta el bileğinden anjio olduğunda kasıktan yapılana göre daha erken taburcu olur, kum torbası gerektirmez, daha az kanama, morluk, şişlik gibi istenmeyen olaylar gelişir. El bileğinden anjiografi işlemi sırasında gerek duyulduğunda balonlama ve stentleme işlemi de yapılabilmektedir” diyerek sözlerini tamamladı.