Kalın'dan flaş FETÖ itirafı! Tutuklanmasına şaşırdıklarım var
Abone olSözcü İbrahim Kalın, FETÖ operasyonlarıyla ilgili "Tutuklananlar arasında benim de şaşırdığım isimler oluyor" dedi. Kalın, Rakka'ya yönelik bir operasyon planının da olmadığını açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, FETÖ
operasyonları kapsamında tutuklamaları değerlendirdi.
Kalın, akademisyenlerin ve gazetecilerin tutuklanmasıyla ilgili
"Tek tek örneklere bakmak lazım. Benim de şaşırdığım isimler
oluyor." dedi. Kalın'ın açıklaması, akıllara Erdoğan'ın
"At izi it izine karıştı" sözünü
getirdi.
Habertürk'ten Kübra Par'ın sorularını yanıtlayan İbrahim Kalın,
Rakka'dan G20'ye, FETÖ'den PKK'ya kadar birçok konuda çarpıcı
açıklamalarda bulundu.
Kalın, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Fırat Kalkanı harekâtını
Rakka'ya taşıyıp taşımayacağı sorusuna "Şu anda
Rakka'ya yönelik bir operasyon planımız yok" yanıtını
verdi.
İşte o röportajdan bazı
bölümler:
- Kerry ve Lavrov arasındaki
görüşmeler ilk meyvesini verdi. Bayramda ateşkes olacağı açıklandı.
Siz Halep görüşmelerinden bir sonuca varılacağını düşünüyor
musunuz? "Suriye'de çözüme her zamankinden daha yakınız" demek
fazla mı iddialı olur?
Halep'te çatışmasızlık ortamının sağlanması olumlu bir adımdır ve
biz bunu destekliyoruz. Bu, geçici de olsa Halep civarındaki
insanların nefes almasını sağlayacaktır. Burada Cumhurbaşkanı'mızın
çok büyük gayreti oldu. Obama ve Putin ile ikişer defa görüştü.
Ertesi gün Sayın Putin'i tekrar aradı. Yardımlar hem Şam üzerinden
hem Türkiye üzerinden gidecek.
Fırat Kalkanı operasyonuyla birlikte
bölgede dengeler nasıl değişti?
Şüphesiz birçok denge değişti. Bir kere şunun altını çizmek lazım,
darbeden sadece 5.5 hafta sonra Türkiye'nin böyle bir operasyon
yapabilmesi bünyesinin sağlamlığını gösterir. Bu operasyon
sınırlarımızla Cerablus arasında yaklaşık 90 kilometrelik bir hat
arasında konuşlanan DAİŞ teröristlerine yönelik, yani sınır
güvenliğimiz açısından çok önemli. İkincisi tabii ki Suriye halkına
bir moral oldu. Onlar için mücadele eden, derdiyle dertlenen bir
yönetim olduğunu gördüler. 2-3 gündür Cerablus halkı kendi evlerine
dönmeye başladı, muhtemelen bu sayı bayramla birlikte daha da
artacak. Üçüncüsü Suriye muhalefetine çok büyük moral ve motivasyon
oldu. Özellikle Batı'nın son 1.5 yıldır sahada DAİŞ'e karşı etkili
mücadele veren tek güç YPG'dir efsanesi çökmüş oldu. Demek ki diğer
ılımlı muhaliflere güçlü destek verildiği zaman onlar da DAİŞ'e
karşı etkili mücadele verebiliyorlar. Ayrıca terörle mücadele
konusunda Türkiye'nin kararlılığını uluslararası toplum bir kez
daha görmüş oldu. Bunu G20'de de müşahede ettik. Obama, Putin,
Merkel gibi isimler de Sayın Cumhurbaşkanı'mız ile yaptıkları
görüşmelerde "Son derece başarılı ve doğru bir operasyon ve biz
bunu destekliyoruz" dediler.
Türkiye'nin, PYD'nin Fırat'ın doğusuna
çekilmesi konusundaki talepleri ne derece yerine
getirildi?
Bizim kendi istihbarat kaynaklarımız teyit etmedikçe "Fırat'ın
doğusuna çekildiler" şeklindeki raporlara ihtiyatla yaklaşıyoruz.
Zaman zaman PKK'nın propaganda mecralarında, bunun Kürtlerin
kazanımlarına karşı bir hareket olduğuna dair iddialar ortaya
atılıyor. Bunu şiddetle reddediyoruz. Türkiye'nin dünyadaki hiçbir
Kürt'le sorunu yoktur. Türkiye'nin ve bütün dünyanın bir PKK sorunu
vardır. PKK zulmünden kaçan Kürtleri dinlediğimiz zaman asıl
fotoğrafı görüyorsunuz. Türkiye, Suriye'de Kürtlere karşı değil,
PKK'nın Suriye uzantısına karşı mücadele ediyor. DAİŞ ile mücadele
ediyor diye bir terör örgütünü meşrulaştıramazsınız. Hizbullah da
DAİŞ ile mücadele ediyor, onu meşru görüyorlar mı?
Esad'la 6 aylık sürecini muhalifler de
kabul etmişler
Evet kabul ediyorlar. "Orada bir müzakere süreci olsun, sonra 18
aylık geçiş hükümeti yönetimi devralsın, o sırada yeni anayasa
yazılsın ve seçimlere gidilsin" deniliyor. Halep anlaşması belki
buna zemini hazırlar diye ümit ediyoruz ama bizim birinci
önceliğimiz çatışmaların durması.
Putin'in Erdoğan ile Esad'ı bir araya
getireceğine dair bir haber çıktı ama sonra yalanlandı. Böyle bir
şey oldu mu?
Hayır, böyle bir şey söz konusu değil.
"TUTUKLANMASINA ŞAŞIRDIĞIM İSİMLER VAR"
Sadece Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak
değil bir entelektüel olarak akademisyenlerin ve gazetecilerin
tutuklu yargılanmasına nasıl bakıyorsunuz?
Tek tek örneklere bakmak lazım. Benim de şaşırdığım isimler oluyor.
Diğer yandan Hava Kuvvetleri imamı olarak kaçan adamın bir
üniversitede akademisyen olduğu gerçeği var. O kadar iç içe geçmiş
ki bu süreç, bu tür hadiseler oluyor. Toplum olarak bunu aşacak
refleksleri geliştirmemiz lazım. Belki burada topluca bir arınma
sürecine gireceğiz. 15 Temmuz'dan sonra devleti yönetmede üç temel
ilke oluştu. Birincisi liyakat, diğeri şeffaflık ve sonuncusu da
hesap verebilirlik. FETÖ mensupları bu üç ilkeyi de yerle bir
ettiler. Kendi adamlarını istedikleri yerlere getirdiler. Hiçbir
şeffaflık sağlamadılar, yaptıkları işin ne olduğunu sadece
kendileri bildiler. Size bir şey söylüyorlardı ama arkada başka
şeyler yapıyorlardı. Bir hesap verme mekanizması yoktu. Biz devleti
reorganize ederken tam da bu ilkeler üzerine kurulacak yeni bir
devlet yapısından bahsediyoruz. Aslında bu toplumdaki değerler
açısından da böyle. Liyakati ve şeffaflığı esas alan, herkesin
kendi makamına göre hesap verebildiği bir düzen kurmamız
gerekiyor.
Türkiye'de devlet yapısı şu anda
yeniden şekillendiriliyor ve akıllarda bir soru var; AK Parti bu
süreçte kendisine muhalif bütün kesimleri diskalifiye mi edecek
yoksa liyakata dayalı, toplumun her kesimine hitap eden bir yapı mı
oluşturulacak?
Çok haksız bir eleştiri bu. 7 Ağustos'ta Yenikapı'da oluşan
tablodan sonra buna "Muhalifleri ortadan kaldırmak için
vesile olarak kullanıyorlar" denilmesinin özellikle
Batı medyasında tekrar edilen derin bir önyargıdan kaynaklandığı
kanaatindeyim. Siyasi anlamda muhalif diyorsanız, muhalefet
partileri Meclis'teler. Siyasi manada ya da başka ideolojik manada
diyorsanız, muhalif olan ve AK Partili olmayan bir sürü insan
var.
Bunu söylediğinizde onlar da "PKK ile
ilişkili olduğu düşünülen 10 binin üzerinde öğretmen açığa alındı.
Bunların hepsi terörist mi?" diye
sorabilir.
PKK ile mücadele zorlu bir mücadele. Maalesef terör örgütü için
zaman zaman basın özgürlüğü ve STK kisvesi altında örgütü
destekleyen, romantize eden, finanse eden insanları kullanıyor.
Burada bile çifte standart var. İngiltere'de terörün övülmesi
suçtur. PKK geliyor; bir yerde 30 kişiyi öldürüyor. Adeta bunu
aklayıcı açıklamalar görüyorsunuz, buna finans aktaranları
görüyorsunuz, terör örgütüyle milleti ya da devleti aynı kefeye
koyan yaklaşımlar görüyorsunuz. Bunlar adil değil. Ölçüyü doğru
koymak lazım. Terörün her türüne karşı olduğunuz zaman bu tip
şeylerin üstesinden gelebiliriz.
'O SÖZ SORUMLULUK SAHİBİ HERKESE MESAJDIR'
Son günlerde darbe sonrasında alınan önlemlerde kantarın topuzu
kaçıyor tartışması var. Çok sayıda tutuklu yargılama, görevden alma
var. Necmiye Alpay örneğinde olduğu gibi sadece darbeyle ilişkili
olarak değil, PKK ile mücadele kısmında da sembolik bazı isimlerin
tutuklu yargılanması eleştiriliyor. Son olarak Cumhurbaşkanı
Erdoğan da "At izi, it izine karıştı" dedi. Nereye gidiyor Türkiye?
Bu durum sizi kaygılandırıyor mu?
Bu süreçten Türkiye güçlenerek çıktı. 15 Temmuz gecesinin
travmasını bugün daha iyi kavrıyoruz. Uçurumun kenarından döndük.
Birtakım tedbirler alınmak zorunda. Bazen bu tip büyük
travmalarda denge kaybolur. Hatalar yapılmaya başlanabilir.
Cumhurbaşkanı'mız o sözü bu yüzden söyledi. Bu sorumluluk sahibi
olan herkese bir mesajdır. O ifadeyi boşuna kullanmadı. Bütün
bunların üzerine kuruldu o cümle. Burada adalet ilkesinden sapmamak
esastır. Hakikaten cerrah hassasiyetiyle bu süreci yönetmek
zorundayız.