Kahvelerin kitabı yazıldı
Abone olKahvehanelerle ilgili 22 yıldır araştırma yapan Ankara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Dilaver Düzgün'ün araştırması, kitap oldu.
Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Düzgün, araştırması için 18 yıl aşık kahvehanelerinde
çalışma yaptığını, 4 yıl da diğer kahvehanelerde bu çalışmasını
sürdürdüğünü anlattı. Yrd. Doç. Dr. Düzgün'ün "Erzurum'da
Kahvehaneler Ve Aşık Kahvehanesi Geleneği" adlı kitabında, önce
Afrika ve Asya ülkelerinde tanınan daha sonra tüm dünyaya yayılan
kahvenin ilk kez nerede ve nasıl ortaya çıktığı konusunun tam
açıklık kazanmadığı belirtiliyor. Kahvehanenin İstanbul'da ilk ne
zaman açıldığı konusunda da farklı görüşlerin olduğu belirtilen
kitapta, İstanbul'da ilk kahvehanenin açılmasıyla ilgili tarih
düşmek amacıyla yazılan bir mısraya göre, kahvehanenin 1551-1552
yıllarında açıldığına işaret ediliyor. Peçevi tarihinde ise ilk
kahvenin, 1554 yılında Halep ve Şam'dan gelen 2 kişinin
Tahtakale'de birer büyük dükkanda kahve satmaya başladıkları,
Evliya Çelebi'nin eserinde ise Bursa'da 75 kahvehanenin bulunduğu,
Ankara kahvehanelerinin ise "kesret-i nas ile meşhur"oldukları
yazıldı. Kahve ve kahvehanelere ilk ciddi tepkinin 1511'de Mekke'de
yaşandığı belirtilen kitapta, bu tarihte kahvenin haram olduğuna
dair karar verildiği bilgisi veriliyor. Kahvenin İstanbul'a
gelmesiyle birlikte tartışmaların yaşandığı kaydedilen kitapta,
Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayda kahvecibaşı adlı
görevlinin bulunmasına da dikkat çekildi. 2. Selim ve 3. Murat
zamanında kahvehaneleri yasaklayan fermanların çıkarıldığı
anlatılan kitapta, 1567'de 2. Selim'in İstanbul'da kahvehaneleri
kapatma kararı aldığı, kahve ve kahvehanenin tarihi boyunca
karşılaştığı en şiddetli yasaklamanın ise 4. Murat zamanında
uygulandığı anımsatıldı. Kitapta, İstanbul'da Cibali Kapısı dışında
bir kalafatçının dükkanında çıkan yangının 2 mahallenin yok
olmasına neden olduğu, bu önemli olaydan etkilenen halkın
kahvehanelerde toplanıp yönetim aleyhine yorumlar yapmaya başlaması
üzerine kahvehanelerin kapatıldığı, birçoğunun da yıkıldığı
aktarıldı. Kahvehanelerin müdavimlerine kültürel bir birikim
sağladığı da belirtilen kitapta, kimi zaman halk arasında
kahvehanelere "mekteb-i irfan" veya "halk üniversitesi" adı
verildiği de vurgulandı.