Hayat, insana bazen inanılmaz fırsatlar sunar. O an, alacağınız
kararlar ve atacağınız adımlar geleceğinizi belirler.
O an, herşey zihninizdeki ve ruhunuzdaki güce bağlı
olur. Kahraman olmak da, şarlatan olmak da sizin
elinizdedir.
Çok küçük bir kıyaslama yapmam gerekirse...
Ömer Halisdemir, o mahşer gecesinde tetiği çekmemiş olsa,
bugün pek çoğumuz adını dahi bilmeyecektik. Hainlere karşı koyduğu
ve vatanını canından aziz bildiği için kendini feda
ederek adını kahramanlar listesine yazdırdı.
Rahmetle anılıyor.
Hayat o gece darbeci Semih Terzi'ye de tarihi bir fırsat sundu.
Kendi ülkesine ihanet etmeyip darbenin karşısında dursa, bugün 1.
Ordu Komutanı Ümit Dündar gibi kahraman olacaktı. Hain olmayı
seçti, hain olarak öldü.
Lanetle anılıyor.
Hayat o gece en büyük fırsatlardan birini de CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu'na sundu.
Hem de ne fırsat...
O gece Atatürk Havaalanı'na indiğinde, darbecilerin Atatürk
Havaalanı'nı tanklarla kuşattığını öğreniyor. Dışarıda onbinlerce
insan tankların önüne saf saf dizilmiş, darbeye direniyor.
O an, VİP salonundan fırlayıp bir tankın üzerine çıksa, adını
tarihe altın harflerle yazdıracak.
Ama o ne yapıyor?
Kapıdaki tanklara gözükmeden, partili arkadaşlarıyla beraber tabana
kuvvet kaçıyor. Saklandığı bir evden bağlandığı televizyonlara,
"Arkadaşlar bilgi veriyor. Dikkatle izliyoruz" demekle
yetiniyor.
O gece aynı saatlerde bir başka "adam", Marmaris'ten telefon
görüntüsü vasatısıyla bağlandığı televizyonlara, "Halkımı
meydanlara davet ediyorum. Ben de birazdan meydanda olacağım"
diyor.
Cellatların peşine düştüğü gecenin karanlığında İstanbul'a iniyor
ve halkıyla beraber darbecilere direniyor.
Onun içindir ki halk birine "kahraman", diğerine "şarlatan"
diyor.
*****
Yazıyı yazarken, Selahattin Demirtaş ile Figen Yeksekdağ başta
olmak üzere 13 HDP'li vekilin gözaltına alındığı haberi geldi.
Ne tuhaf...
Hayat, yukarıda saydığım tarihi fırsatların bir benzerini
HDP'lilere de sunmuştu 2014 yılının baharında...
Çözüm Süreci'nde başroldeydiler. PKK'nın silah bırakması an
meselesiydi. Bir ulus, onların barışı getireceğine inanıyordu.
Kobani bahanesiyle 51 kişinin hayatına malolacak talimatı
vermelerine rağmen, Çözüm Süreci'ne halel gelmesin diye kimse
onlara dokunmadı.
2015 yılı ise tam anlamıyla altın çağıydı onlar için...
"Bu ülkeye barışı bir getireceğiz. Terörü biz bitireceğiz.
Dağdakileri biz indireceğiz" dedikçe yıldızı
parladı. "Türkiyelileşme" iddiasıyla girdiği seçimden zaferle
çıkınca, başta Kürtler olmak üzere pek çok kesimin sevgilisi
oldular.
Yapacakları tek şey, ölüm saçan zebani edasıyla Türkiye'ye saldıran
PKK ile aralarına mesafe koymaktı. "Biz bu millete söz verdik ve bu
sözümüzü tutacağız" demiş olsalar, isimlerini dünya tarihine
yazdıracaklardı.
Bunu yapmak yerine, teröristlerin yaveri olma yolunu seçtiler.
Murat Karayılan'ın, Cemil Bayık'ın kuklası gibi davrandılar. Terörü
yeniden hakim kıldılar, devlete meydan okudular.
Devran değişmeyecek, kimse kendilerine dokunmayacak, dokunamayacak
sandılar.
Şehitlerin, gazilerin ve suçsuz günahsız yere katledilen masumların
hesabı sorulmayacak sandılar. Yasin Börü'nün ahının kendilerini
bulmayacağına inandılar. Belediye araçları maharetiyle açtıkları
hendeklerin, KCK bildirisiyle Kürdistan'ı ilan etmenin bir bedeli
olmayacağına kanaat getirdiler.
Şimdi ise, "Korkma, seni adil yargılayacağız" diyerek tehdit
ettikleri "adam"ın yönettiği ülkede, birer "adi katil" olarak
sorguya çekiliyorlar.
Oğlu Kobani olayları sırasında katledildiğinde, "Tarih seni unutsa
da Amed'in Müslümanları seni unutmayacak katil Sılho" diye acıyla
inleyen Abdulvahap Kaplan'ın gözü aydın olsun.
Kurban eti dağıtırken barbarca katledilen Yasin Börü'nün ruhu şad
olsun.
Bugünleri gösteren Allah'a şükürler olsun.
Dokunulmazlık zırhına güvenerek devleti tehdit edenler, sırtını
PKK'ya dayayanlar hesap veriyor.
O zaman ne yapıyoruz?
"PKK Münbiç'i ele geçirmiş, haydi dans" diyen Demirtaş'a kendi
sözleriyle cevap veriyoruz.
"Haydi dans Demirtaş, haydi dans!"
Dipnot: Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan Fetö/PKK operasyonunu,
Fetö'den sanık bir savcıya yaptıran devlet yöneticisine
minnettarız! Elde savcı kalmamış olacak ki böyle bir kepazeliğe
imza atıldı herhalde! Bir soruşturma ancak bu kadar
sulandırılabilirdi.
Vallahi çok tebrikler!