Kahraman Can Dündar mı demiştiniz?

Vatanına ve milletine hainlik dalında master yapan bir tasmalının, ihanet nobeli almasına pek de şaşırmamak lazım değil mi?

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Hadi Özışık'ın Doğan Satmış ile yaptığı söyleşiyi soluksuz okudum. Bence siz de ne yapıp edip, o söyleşiyi muhakkak okumalısınız.

Planlanan bir ihanetin itirafları var çünkü o söyleşide...

Doğan Satmış ismi size yabancı geldiyse bir hatırlatma yapayım. Cumhuriyet Gazetesi'nin, "MİT Tırları" haberini yayınladığı dönemde, Can Dündar'ın en yakın çalışma arkadaşlarından biriydi Doğan Satmış...

Zaten söyleşide o haberi hangi şartlarda yayınlama kararı aldıklarını ve toplantı masasında Can Dündar'ın ne konuştuğunu anlatıyor. 

Ben susayım, Doğan Satmış anlatsın o anları:

“MİT TIR’ları haberi Cumhuriyet’e geldikten sonra gazetenin içinde 8 kişilik bir ekip toplantı yaptık. Bu 8 kişinin beşi yayın kurulu diğer üç kişi ise gazetenin hukukçularıydı. O Toplantıda Can Dündar, ben, Tahir Özyurtseven ve Murat Sabuncu ve Ayşe Başlangıç vardık.

O haberin bize gelmesinden 1.5 yıl önce Aydınlık’ta yayınlandığını biliyorduk. Ancak Aydınlık’tan farklı ayrıntılar ve görüntüler bize gelmişti. Toplantı sırasında gazetenin hukukçularından biri ‘Bu haberi yayınlarsanız hakkınızda tutuklama kararı çıkar’ dedi. Can Dündar ‘ben bunu göze alıyorum’ dedi. Kendisine döndüm ‘Can sen bir haber için tutuklanmayı mı göze alıyorsun?’ diye sordum. ‘Evet’ dedi."

***

Söyleşinin devamında Hadi Özışık, "Yani o zaman bu fotoğraflar ve görüntüler size belli bir amaç için gelmiş" diye soruyor.

Doğan Satmış'ın cevabı net:

"Şimdi geriye dönüp baktığımızda evet bu doğru, o haber bize seçimden bir hafta önce farklı bir amaçla gönderilmiş."

Ve söyleşinin en can alıcı sorusu...

Hadi Özışık'ın, "Bu haberi yaparken FETÖ’ye hizmet olduğunu düşündünüz mü?" sorusuna aldığı cevap kelimesi kelimesine şöyle:

"Öyle bir net pozisyon ortaya çıktı zaten biz de bunu biliyorduk, FETÖ’nün çok organize olduğunu biliyorduk. Her yerde elleri kolları olduğunu her yerde güçlü olduklarını biliyorduk.Gazetelerde çıkmış bir kelime için İstanbul’da bazı polis müdürlerinin gazetecileri tehdit ettiğine şahit oldum. HaberTürk’te in out diye bir köşe vardı. Orada çıkmış bir kelime için İstanbul Emniyet Müdür yardımcısının telefon açıp gazetenin patronlarını tehdit ettiğini biliyorum. O kadar güçlüydüler. Şimdi o o güçlere sahip insanların bir organizasyon içinde MİT Tırlarını durdurup içindekileri fotoğraflayıp sonra da yayınlanması için sağa sola gönderdiklerini biliyorduk. Hatta bu MİT Tırları haberinin bizden önce Hürriyet’e götürüldüğü ve Hürriyet’in bunu yayınlamadığı konuşuldu."

***

Dün gerek ulusal, gerekse sosyal medyaya, "Acaba bugüne kadar Can Dündar'ı savunanlar ne demiş?" merakıyla şöyle bir göz attım.

Yok!

Adamlar bildiğin safa, salağa yatıyor. 

Can Dündar ile birlikte adliye koridorlarında nöbet tutan, Dündar'ın serbest kalmasını ayinler, şölenler, törenler eşliğinde kutlayan CHP'lilerin ağzını bıçak açmıyor.

MİT Tırları haberi yayınlandığında, "Can Dündar, gazetecilik görevini yerine getirmiştir. Kendisini yürekten kutluyorum. Hiçbir şey Can Dündar'ı ve arkadaşlarını yıldıramaz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Doğan Satmış'ın itirafları karşısında alenen üç maymunu oynuyor.

Doğan satmış açık açık, "Bu belgeleri bize Fetö'nün gönderdiğini biliyorduk. Buna rağmen yayınlanması kararı alındı" diyor ancak Cumhuriyet Gazetesi'nin tepe yönetimi tek kelime etmiyor.

Bu suskunluğun ardında bir kabulleniş var..

"Evet, Fetullah Gülen bir dönem bize kucak dansı yaptırdı" ikrarı var bu sessizliğin ardında...

Kahramana dönüştürmeye çalıştıkları Can Dündar'ın, gözlerinin önünde bir kancığa dönüşmesinin derin hayal kırıklığını yaşıyor hepsi...

Hiç unutmam...

Hakkında tutuklama kararı çıktığında, "Bunlar bizim için şeref madalyasıdır" diye twit atan Can Dündar, hapisten çıktığında da bir kahraman gibi karşılanmış "Bu mahkumiyeti bir şeref madalyası gibi taşıyacağım" demişti.

O gün yazdığım yazıda, "Mahkemelerin verdiği tahliye kararları hainlik damgasını silmeye yetmez. Bu ülkenin insanı kimin boynuna şeref madalyası asacağını da, kimin alnına hain damgası vuracağını da iyi bilir. Onun içindir ki bazıları hapse girip "Reis" olarak çıkarken, bazıları ise senin gibi hain olarak anılıyor" demiştim.

Kahraman dedikleri adam şimdi Almanya'da yaşıyor ama ABD bayrağının altında yatıyor. Tasması izin verdiği kadar konuşuyor, "Türkiye'ye müdahale edin" diyerek Avrupa'ya darbe çağrıları yapıyor.

Avrupa ise buna karşılık kendisine Nobel vermeye hazırlanıyor. 

Vatanına ve milletine  hainlik dalında master yapan bir tasmalının, ihanet nobeli almasına pek de şaşırmamak lazım değil mi?

RAHATSIZ EDİCİ İKİ KONU

1 - Daha geçen yıl cam filmi yasağı kaldırılmıştı. Şimdi yeniden yasaklandı. Yasağı koyanlar, gelecek yıl yine serbest bırakabilir diye korkuyorum.

Arkadaş...

Terörse, geçen yıl da terör vardı. Mesele ulusal güvenlik sıkıntısı ise geçen yıl da durum aynıydı. Yılda bir değişen yasak mı olurmuş?

Ne değişti Allah aşkına?

MTV zammında yapılan indirim, cam filmine kesilen ceza maharetiyle mi toplanacak? Cam filmi taktırmanın ve çıkartmanın maliyeti ne kadar biliyor musunuz? 

Ortalama 800 Türk Lirası... 

En olmadık zamanda milletin sırtına böyle bir yük vurmanın anlamı var mı?

2 - Galatasaray'ın stadında Ultraslan'ın açtığı Rocky Koreografisi üzerinden kıyamet koparılıyor. Yok Fetullah Gülen'in talimatıymış da yok o da "Ayağa kalk Sakarya" demişmiş de falan filan...

Meseleye buradan bakacaksak, Türkçe'de kullanılacak kelime ve cümle kalmayacak. 

İmam diyemiyoruz, hoca diyemiyoruz, hizmet diyemiyoruz, abi diyemiyoruz. Rüyalardan bahsedemiyoruz yahu! 

Ama yeter artık da!..

Her şeyden bir anlam çıkarmak, her söz üzerinden bir kesimi Fetöcü ilan edip düşmanlaştırmak falan...

Yahu bahsini ettiğiniz ultraslan, geçtiğimiz yıl tüm sezon boyunca tribünlerde Fetö'ye küfür edip durdu. Fetöcü yönetici ve futbolcuları kulüpten uzaklaştırarak Gülen'e karşı mücadele eden bir futbol takımından bahsediyoruz.

Birileri Galatasaray taraftarını şeytanlaştırma ve hükümet karşıtı bir pozisyona mı getirmek istiyor diye şüphelenmiyor değilim. 

SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: