Kahin mi şeytanın avukatı mı?

Arap basınının ilgi odağı haline gelen Lübnanlı bir kasabın oğlu Michel Hayek için Ortadoğu’nun Nostradamus’u diyorlar. Diana’nın ölümünü, Refik Hariri’ye suikasti, Challenger faciasını önceden gören Michel Hayek, şimdi ise Hariri ailesinin yeni bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söylüyor ve esrarengiz bir şekilde gözlerinin önünde 10.10.2007 tarihinin belirdiğini ifade ediyor. Kahin mi yoksa sahtekar mı olduğu tartışılan Hayek ise, "Ben sadece içimdeki hisleri söylüyorum" diyor.

Beyrut sahillerindeki Akdeniz manzaralı iki katlı lüks villasının bahçesinde AFP muhabirinin sorularını yanıtlayan Hayek, "Benim sahip olduklarım herkeste var. Göz ve kulak gibi. Bir şeyi çok kuvvetli hissediyorum, içimden geleni izliyorum. Ben bununla doğmuşum. Eğer gözler tanrı vergisiyse bu da bir tanrı vergisi" diye konuşuyor.

40 yaşındaki Hayek’e oturduğu yerden servet akıyor. Uluslararası şirketlerden maaşları ve ikramiyeleri var. Son 7 yıldır avukatlık firmaları, muhasebeciler ve borsacılar tarafından yapılan bu ödemelerle geçiniyor. Ayrıca kendisi, emlak yatırımları yapıyor. İsrail-Hizbullah savaşıyla yıkılan Beyrut’ta bu çok karlı bir sektör. Hayek ayrıca eski Lübnan evlerini alıp restore edip satıyor.

Bütün şöhretine rağmen Hayek, her yılbaşında, Lübnan’ın uydu televizyon kanalı LBC’ye çıkarak uzun bir kehanetler listesi okuyor, ancak bunların çoğu gerçekleşmiyor. Kendisini iyi pazarlayan reklam yeteneğine sahip bir sahtekar olmakla suçlayanlara kızıyor ve onlar için, "Bazıları gelecekle ilgili şeylerden nefret ediyorlar" diyor. Bazen de ona "şeytanın avukatı" hatta "şeytan" diyenler bile oluyor. O ise kendini, "Ben geleceğin hırsızı değilim. Yaratıcı’nın kadrini değiştirecek gücüm yok" diye savunuyor