Siyaset Meydanı'nda bu gece Sosyal Medya ve İnternet Haberciliği
konusu masaya yatırıldı.
Kendilerine "hırsız" damgası vuran 20 Gazetenin
Genel Yayın Yönetmenini eleştiren İnternet gazetecileri haklı
cümlelerle kendilerini savundular.
Kimin haklı kimin haksız olduğunu söylemek bana düşmez ama ben her
zaman olduğu gibi yine ne düşünüyorsam onu yazacağım.
Önce gazetelerden başlayayım.
Bir gazeteyi okumaktan en çok zevk aldığım yer evde salonun
ortası.
Kocaman bir örtü gibi yere gazeteyi yayıp bağdaş kurup okumak
hakikaten zevkli (idi...)
Ama şimdi...
Evde salonun ortasında oturmaya vakit mi var?
Ya belediye otobüslerinde gazeteyi okuyacak bir alan?
Rüzgarsız vapur mu var?
Gazete var mı ellleri boyamayan?
...
Elimde minicik bir aletle neredeyse bütün gazeteleri bütün köşe
yazarlarını okuyabiliyorken kocaman kağıt parçalarıyla, işe
giderken, okula giderken insanların kendini strese sokmasını kim
bekleyebilir...
Hadi bir örnekle yazıyı renklendirelim.
Otobüsle işe gidiyorsunuz, o gün de şanslısınız oturacak yer de
buldunuz, ohh yaşasın bir de gazeteniz var.
İlk sayfayı okudunuz, ikinci sayfaya geçtiniz. Hadi bakalım
yanınızdakinin suratına çarpa çarpa açın gazeteyi, biraz yetenek
gerektirir ama katlayabilirseniz katlayın bakalım.
Zor değil mi?
2 saat yolculuk yapsanız bir gazetenin orta sayfasına gelinceye
kadar ortanızdan yarılabilirsiniz.
Şimdi elinde imkan olan insanlar neden bunu kullanmasınlar. Neden
tabletlerini telefonlarını ya da küçük bilgisayarlarını kullanıp
kimseyi rahatsız etmeden gazeteleri okumasınlar.
İşin en önemli noktası haber alma özgürlüğü.
Bir vatandaş olarak, haberi nereden nasıl alacağımıza, nereden
okumamız gerektiğine kim karar verebiliyor?
20 tane Genel Yayın yönetmeni mi?
Habercilik yaparak, özgün haber yazarak, bünyesinde onlarca
çaıştıran barındıran, haklarını da sonuna kadar veren internet
gazetelerinin tekerine çomak sokma hakkını kendinde görmenin asıl
nedeni büyük bir korku...
Çünkü teknoloji çağında gazete alıp okuyan sayısı o kadar azaldı
ki.
Ben biliyorum, sırf bulmacası var diye gazete alan bir
azınlık var.
Haberleri internetten takip ediyorlar.
Gelelim kopyala-yapıştır olayına...
Bütün yazılı basın yabancı haber ajanslarından yapıştırdıkları
haberlere bir telif hakkı ödüyorlar mı?
Oysa bu işi sorumlu olarak yapan internet gazeteleri ajanslara üye
olarak, haberi satın alarak yapıyor bu işi.
İnternet Medyası Genel Başkanı Hadi Özışık'ın dediği gibi, İnternet
Yasası çıktığında, sahada muhabir çalıştırma hakkı olduğunda, değil
en büyük gazetenin internet sitesi, en büyük gazeteler internet
gazeteleriyle başa çıkamaz.
Çünkü artık her işimizi sanal ortamdan hallediyoruz ve bütün
haberleri de anında internetten öğreniyoruz...
Yazılı basın da önlemini alsın ve teknolojiyle barışsın
bence...
İşleri hakikaten çok zor çünkü...
Çok daha fazla tiraj kaybı yaşarlar böyle giderse...
twitter.com/nsrnylmz