Kadir İnanır'dan itiraflar
Abone olHürriyet Gazetesi'ne konuşan İnanır, hayatını ‘Kuzeyden Gelen Adam’ adlı kitapta anlatacağını söyledi.
Bütün Çocuklarım adlı dizide ailesini İstanbul’da bir arada
tutmaya çalışan bir babayı canlandıran Kadir İnanır, kadınların
kendisine hep hükmettiğini itiraf etti. İnanır, hayatını ‘Kuzeyden
Gelen Adam’ adlı kitapta anlatacağını söyledi. Geçtiğimiz hafta
Hürriyet Pazar’daki Albüm sayfasına konuk olan Kadir İnanır’la,
Kanal D’de yayınlanan Bütün Çocuklarım adlı dizinin Çatalca’daki
film setinde görüştük...
Tabii görüştüğümüz her şey Albüm’e sığmadı. Setlerde disiplini
sağlamasıyla da ünlü olan, bu nedenle kadınların başı onunla, onun
da başı kadınlarla sık sık derde giren İnanır, Çatalca’daki sette
de disiplin konusunda duyarlılığını gösterdi. Kendisi çekimde
olduğu için onu selamlamadan yerine oturan genç oyuncuya, ‘Önce
selam vereceksin, sonra gelip işine başlayacaksın’ uyarısı
yaptı.
Bu tür uyarıları, daha önce gazetelere sık sık yansımıştı; mesela
Kırık Ayna dizisinin çekimleri sırasında Ürgüp’te Özcan Deniz’le
buluşan Mine Çayıroğlu’na ‘Gece kulübüne gidemezsin, 11’de
yatacaksın’ demesi, Kumsaldaki İzler’deki rol arkadaşı Sanem
Çelik’e ‘Kot pantolon değil, topuklu ayakkabı giy’ uyarısı yapması,
genç oyuncuların tepkisine neden olmuştu.
İnanır’a sorarsanız, o kimsenin namusunun değil, işin namusunun
peşinde. Özellikle Anadolu çekimlerinde... ‘İstanbul’da
çalışıyoruz, sonra evine gidiyor, ne yaptığı beni ilgilendirmez.
Ama Anadolu’da oyuncular bir aile gibi çalışmak zorunda, onu
bozdurmuyorum. Çünkü sinema sanatçılarına saygın bakamayan bir
anlayış var, orada zorluklar yaşıyoruz, çok yaşadığım örnekler var.
Bu disiplin buradan geliyor’ diyor. İnanır, başka şeyler de
söylüyor tabii...
İmajınızın ne kadarı sizi yansıtıyor?
- Nedir o imaj, ne imajı?
İşte maçoluk, erkekliğin kitabını yazmak, ağır abilik,
filan...
- O maço diyenler daha kendileri maçoluğun tarifini yapamıyorlar.
Ben ülkemizde kadınların erkeklere nasıl hükmettiğini çok iyi
biliyorum. Gidip köylere bakalım...
Sizin kendi memleketinizde kadınlar sırtlarında yükle
çalışır, erkekler kahvede oturur.
- Kim oturuyormuş kahvede?
Bakın babanız da dört eş almış...
- Peygamberimiz de almış. Bakıyorsa alacak. Hem babam o zaman çıkan
yasayla dördünü de nikahına almıştır. Maçoluk nedir? Kadın erkek
ilişkilerine tam erkek gözüyle bakan, kıran döken, öyle mi?
Olabilir de bunların hiçbiri bende yok ki. Bana niye
yakıştırıyorsunuz? Ben hangi kadına saygısızlık yapmışım? Benim
kadar bir kadına saygılı davranan, her şeyini veren bir adam...
Tokat pişmanlığı
Kadınlar size hükmettiler mi yani?
- Hep ettiler, insanlık tarihi boyunca bütün kadınlar erkeklere
hükmetmiştir. Bana da bütün istediklerini yaptırdılar.
Ama dövdüm de dediniz... Bu mu hükmedilmek?
- Kasabadan gelmişim, İstanbul’da tutunmuşum, tavır ve
davranışlarımda ölçü standardını tutturamamışım, o arada gönlüm
birine düşmüş, o da beni kırıp dökünce, yanlış bir hareketle, bir
tokat atmışım. Beni ölünceye kadar takip etmek zorunda mı bu tokat?
Bunları söyleyenlerin ellerinde başka hiçbir şey kalmadı çünkü,
hepsini yok ettim, ama bu laf ben öldükten sonra da devam edecek.
Ne acımasız bir yargılamadır bu? Bak bugün en güvendiğim
gazetecilerden biri olarak sen bile bunu soruyorsun...
Ben yargılamak için değil, anlamak için
soruyorum...
- Ya kadınlar hapishanesini ben mi yarattım? Niye yatıyorlar diye
baktınız mı? Kesmiyorlar mı adamları?
Niye kesiyorlar? Çekiyor çekiyor, dayanamıyor sonunda
öldürüyorlar.
- Kadınlar niye dayak yiyorlar peki onu soruyor musun?
Hak ettiklerini söylemeyeceksiniz
herhalde.
- Hak etmeyen insan dayak yer mi?
Ay yapmayın...
- Bak ama olmuyor, siz şöyle bir madde koyuyorsunuz, kadınlar asla
dövülemez, ama erkekler kesilir! Biliyor musun, namus cinayeti diye
bir şey var...
Aferin mi diyecek
Evet biliyorum, var maalesef...
- Ama ne yapalım, kadın adamın namusunu düşünmeden bir hata
işlemişse dövülmez mi? Aferin namusumu lekeledin, gel seninle
yatağa gidelim, bu mu olacak yani!
Ama o namus kavramı çok muğlak; sokakta birine selam
verdiği için de kadın namusu lekelemiş
sayılabiliyor.
- Kadın da, erkek başka kadına bakınca ‘ne bakıyorsun, önüne
baksana’ diye kafasına vuruyor.
Sizin gibi bakınca, erkeklerin de dayağı hak etmesi için
bir sürü neden var, o zaman karşılıklı birbirimizi döverek
yaşayalım, böyle hayat mı geçer?
- Canım dövmeyelim ama sadece erkekler dövüyor demeyelim.
Ama çoğunlukla sadece erkekler dövüyor. Herhalde siz bir
kadından dayak yememişsinizdir...
- Filmlerde çok yedim.
Filmlerden bahsetmiyoruz şimdi...
- Ben özel hayatımda bir kadının bana dayak atmasını gerektirecek
hiçbir şey yapmadım.
Ne güzel, yine aynı yere döndük. Asıl çifte standart
bu...
- Sen bana niye güvenmiyorsun? Ben yapmadım diyorum. Bir kadın da
desin, Kadir bana şunu yaptı!
Ee ayrıldığınız zaman, eski sevgiliniz Canan Yaka çok
dedi...
- Ben hayatımdaki kadınlarla ilgili konuşmam. O laflara cevap
versem, kıyamet kopardı. Ama ben yazıyorum kitabı sen merak etme...
Adı Kuzeyden Gelen Adam olacak...
Yaptığınız iş sanat değil mi, niye bu kadar disiplin
meraklısısınız?
- Hayır ben disiplin meraklısı değilim. Onlar geliyorlar bana
soruyorlar. Kimseye odandan çıkmayacaksın, pantolon giyme demedim.
Anadoludayız, ‘gece kulübüne niye 2’de gidiyorsun’ dedim. Kimle
gittiğinden bana ne, herkesin anası babası var, namusundan mı
sorumluyum? Film çekimi varsa orada yazıyor, 11’de yatacaksın,
dedim.
Setlerde bu disiplini sağlayacak olan yönetmen değil
midir?
- Yönetmeni tanımaz kimse, yapımcıyı da tanımaz. Anadolu’da bu iş
bana aittir. Herkes bana sorar, polisi de yetkilisi de bana gelir.
Anadolu’nun her köşesinde film çektim ben. Sinema sanatçısına
saygın bakamayan bir anlayış var. Çok örneğini gördüm. Bunları
başka bir röportajda konuşalım...
Belgesellerinde döktüğüm gözyaşları ne olacak peki
Beni her yıl üç kişi eleştirir, dördüncüsü çıkmaz. Onları ciddiye
almıyorum da, sevdiklerim, değer verdiklerim yapınca kızıyorum. O
çocuk yazmış yeni (Can Dündar), artist diyor bana. Ben aktörüm,
aktör. Sen beni tanımıyorsun, bir yerde oturup yemek yememişiz, ses
tonumu bile bilmiyorsun, nasıl tarif ediyorsun kişiliğimi? Yaptığım
işle kişiliğimi nasıl birbirine karıştırıyorsun? Hem kimsin sen?
Peki onun belgesellerinde döktüğüm gözyaşları ne olacak benim?
Karizma çizilme meselesi yanlış
Ben senaryoları seçerken, bazı değerlere, benim yaşam biçimimle
örtüşmesine dikkat ediyorum. Başka türlü kabul etmiyorum. Ama
sonuçta bu benim yaptığım iş, özel hayatım yok içinde. Anlayışı
var. Yine de birebir yaşadığım hayat değil. Karizma çizdirme
meselesinde çizilme lafı yanlış. Çizilmeye meraklı biri varsa bizde
çok çizecek adam var. Bu tehditse, onların yaptığı da
terbiyesizlik. Benim bunca yıllık emeğime, duruşuma saygılı
olacaklar.