Kadın kalbinin erkeğe göre daha hassas ve kırılgan, beyninin ise “unutmamak” konusunda erkekten açık ara önde olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda.İşte kadınlarla erkekler arasında 10 fark...Kadın kalbinin erkeklere göre daha hassas ve kırılgan olduğunu belirten Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karabulut, aşırı stres ve üzüntünün tetiklediği kırık kalp hastalığının kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi. Kadınlardaki ağrı eşiğinin yüksek olması özellikle doğum sancılarına dayanabilmelerini sağlayan yapısal özelliklerden biri. Diğer taraftan ağrı eşiğinin yüksek olması ve ağrı yerinin tam seçilememesi özellikle kalp krizi geçiren kadınlarda tanı koyma güçlüğü getirebiliyor. Kalp krizinde; erkeklerde göğüs ağrısı ön planda iken, kadınlarda nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk, şişkinlik hissi ön plana çıkabiliyor. Kadınlar yapı olarak bel bölgesinde yağ depolamaya daha az meyilli. Buna karşın, damar sertliği riskini azaltan bu özellik ne yazık ki kadınlarda obezite sıklığının artmasına bağlı olarak her geçen gün kayboluyor. Kadın burnu çok daha hassas. Koku ayırt etmede kadınlar erkeklere oranla bir adım önde. Burunda bulunan kokuya duyarlı hücrelerin kadınlarda daha fazla olduğu yapılan çalışmalarda ispatlanmış. Parfümlere düşkünlük bu özellikten kaynaklanıyor olabilirken, yine kadınlar bu özellikleri sayesinde bozulmuş gıdaları daha çabuk fark ediyor. Normal yaşam beklentisi kadınlarda yaklaşık 5 yıl daha fazla. Buna sebep olarak kadınların kalp ve damar hastalıklarına daha az yakalanması, sosyal ilişkilerinin erkeklere oranla daha sağlam olması ve kişisel bakıma daha fazla dikkat etmeleri gösterilmektedir. Bazı çalışmalar kadınların günlük kullandıkları kelime sayısının erkeklerle benzerlik gösterdiğini savunsa da, bütün dünyada yerleşmiş ‘kadınların daha çok konuştuğu’ öngörüsü halen geçerli. Özellikle toplum içinde kadınların erkeklere oranla daha çok konuştuğu ve yaklaşık 2,5 kat daha fazla kelime kullandığı saptanmış. Bu da kadınların sosyal ortamlara daha hızlı adapte olmalarını sağlıyor. Sebebi net anlaşılmamakla birlikte, özellikle duyguların kelimelere dökümünde, kadın beyninde daha büyük bir alanın fonksiyon gördüğü düşünülüyor. Kadınların alkolik olma durumu erkeklere oranla oldukça düşük. Araştırmalarda alkol alımı sonrası kadınların beyninden haz hissi veren hormonların daha az salgılandığı gözlenmiş. Bu özellik, sigara kullanımının kadınlarda daha az olmasına da katkı sağlıyor. Madde bağımlılık riskini düşüren bu özellik diğer taraftan depresyon riskinin kadınlarda daha yüksek olmasına yol açıyor. Erkeklerin pek de hoşnut olmadığı bu özellik bilimsel olarak da kanıtlanmış. Kadınların hafızada daha çok olayı kaydettiği ve bu olayları erkeklere oranla daha çabuk hatırladığı Norveç’ te yapılan bir araştırmada gösterilmiş durumda. Bunun nedeni net olmasa da, özellikle yüksek tansiyon ve damar sertliğine bağlı beyindeki yaşlanmanın erkeklerde daha çok olduğu tahmin ediliyor. Kadın vücudu erkeklere oranla daha esnek yapıya sahip oldukları gibi eklemlerinin hareketliliği de daha geniş. Vücuda kıvraklık kazandıran bu özellik aynı zamanda doğum olayının daha sorunsuz olmasını sağlıyor. Bununla birlikte, özellikle uzun ve zayıf kadınlarda kalp kapak yapısının daha gevşek olması ise daha sık çarpıntı şikayetlerine yol açabiliyor. Kadın kalbinin kırılgan ve hassas yapısı bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. Genelde aşırı stres ve üzüntünün tetiklediği kırık kalp hastalığı da kadınlarda daha sık izleniyor. Kadın kalbinin damarları daha ince ve büzüşmeye daha meyilli olduğundan hasara uğramış kadın kalbinin damarlarını tedavi etmek daha güç oluyor ve kalp krizi geçiren kadınlarda ölüm oranı erkeklere oranla daha yüksek seyrediyor. Kadın kalbinin atım sayısı da daha fazla olduğundan çarpıntıya daha çok meyilli. Erkeklerle karşılaştırıldığında kadın kalbinin damar hastalığı oluşum riskinde 10 yıllık fark var. Bunun temelinde kadınlık hormonunun koruyucu etkisi ve sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıkların daha az olmasının yattığı tahmin ediliyor. Ancak bu fark menopozdan sonra azalıyor.