Kadınların cinsel sorunu nedir?
Abone olKadınlar da tıpkı erkekler gibi istek ve cinsel beraberliklerinde sorunlar yaşadığını biliyor muydunuz? Prof. Dr. Halim Hattat'ın bu konudaki yazısını bir solukta okuyacaksı
Bu kadınlar belki de hiçbir zaman uyarılmamış ya da orgazm
olamamışlardır. Bir zamanlar çift için zevkli bir deneyim olarak
paylaşılan, şimdi ağrı ile birlikte tatminsizlik, mutsuzluk ve
sonucunda da çiftin hayat kalitesinde ciddi bir düşüş meydana
getirmektedir. Çoğu kadın yaşadıkları bu büyük problemi partnerleri
ile konuşmakta zorlanmakta, çoğu kadın da tedaviye utanarak
tedaviye başvuramamakta, sağlık profesyonellerinin kendisini yanlış
anlayacağından korkmaktadır. Erkeklerde olduğu gibi kadınlarda
cinsel problemler de psikolojik ve/veya fizyolojik işleyişten
kaynaklı olmaktadır. Son yıllarda yapılan araştırmalarda kadınlarda
cinsel sorunların eskiden bilindiğinden daha fazla fiziksel
(biolojik) nedenleri olduğunu ortaya koymuştur. Diabet,
Kardiovasküler bozukluklar, MS gibi bazı tıbbi sorunlar da bu
problemlerle ilişkili bulunmuştur.
Azalmış Cinsel İstek Bozukluğu
Cinsel istekteki farklılaşma çiftlerin mutsuzluğa, engellenmeye ve
hatta bunun hakkında konuşmamaya kadar götüren en belirgin
problemlerden biridir. Yorgunluk, depresyon, hastalık, stres,
anksiyete (gerginlik), ilişkideki uyumsuzluk, alkol ya da ilaç
kullanımı kişinin cinsel isteğini ve enerji düzeyini
etkilemektedir. Ağızdan alınan doğum kontrol ilaçlarının
değiştirilmesi kadınların adet dönemleri, tedavileri, çocuk doğumu
ya da yaklaşan menapoz kadınların cinsel isteğini kaybetmeleri ile
bağlantılıdır. Tedavi için gelen kadınların %80'inde azalmış cinsel
istek sorunu görülmektedir. Bu problemle karşılaşan kadınlarda
kendiliğinden cinsel istekte azalma oluşmakta ama bu kadınlar
partnerlerinin uyarılma ve orgazma ulaşması için olumlu
yaklaşımlarda bulunmaktadırlar.
Kadında seksüel isteksizliği gösteren güvenilir fiziksel bir
gösterge yoktur. Kadında cinsel istek değerlendirmesi, cinsel
fantezilerin, düşünce ve fikirlerin mevcut olup olmayışı, erkeklere
olan ilginin araştırılması, cinsel ve cinsel olmayan davranışlara
olan ilginin değerlendirilmesi ile mümkündür. Cinsel istek alınan
ilaçlar veya depresyon gibi ruh halinin değişmesi ile kolayca
azalabilir. Bu durumda göz önünde bulundurulmalıdır. Azalmış cinsel
istek sıklıkla baskılanmış veya azalmış orgazma bağlı olabileceği
için, hangisinin önce oluştuğunun iyi sorgulanması
gerekmektedir.
Cinsel Uyarılma Bozuklukları:
Cinsel uyarılma Bozukluğu, tekrarlayan şekilde yada sürekli biçimde
cinsel uyarılara cevabın olmaması veya yeterli vajinal kaynağın
devam ettirilememesidir. Bu durum aslında fiziksel uyarılma
eksikliğinden değil, uyarılmanın kişisel algılanmasındaki
bozuklukla alakalıdır. Cinsel uyarılma bozukluğu olan kadınlar
genellikle cinsel ilişkiden tamamen uzak durmaya çalıştıklarından,
sıklıkla bu kadınlarda cinsel istek azlığı tanısı konmaktadır. Son
yıllarda bazı araştırmacılar cinsel uyarılma bozukluğunun fiziksel
bir bozukluğa, örneğin damarsal ve klitoral yetersizliğe bağlı
olabileceğini belirtmektedirler. Damarsal kökenli seksüel fonksiyon
bozuklukları cinsel uyarılma bozukluğu yaratabildiği gibi orgazm
sorunu da yaratabilir.
Orgazm Bozuklukları:
Orgazm bozukluğu sürekli veya tekrarlayan biçimde normal cinsel
uyarılmadan sonra orgazmın olmaması veya gecikmesi halidir.
Kadınlarda orgazmı oluşturmak için gerekli uyarının şekli ve
yoğunluğu çok farklılıklar göstermektedir. Dolayısıyla teşhis
doktorun, o kadının uygun cinsel uyarıyı aldığına karar vermesine
bağlıdır. Tabii, bu şikayetin aynı zamanda kişiler arası ilişkiyi
güçleştirmiş olması ve ızdıraba yol açmış olması gereklidir.
Kadınların orgazm olması için gerekli uyarının şekil ve
yoğunluklarının çok farklı oluşu ve bunun değişik zamanlarda da
farklılıklar göstermesi nedeni ile aralıklı, durumsal orgazm
eksikliklerinin cinsel bozukluk olarak sayılmaması gerektiği
düşünülmektedir.
Vajinismus Ve Disparoni
Disparoni, tekrarlayan veya sürekli olarak cinsel ilişki sırasında
ağrı olmasıdır. Görülme sıklığı %10-15'tir. Tanıda, bu ağrının
vajinismus veya kayganlık eksikliğine bağlı olup olmadığı ayırt
edilmelidir. Fiziksel nedenleri arasında himen daralması (skar
nedeni ile), batın alt kısmında enfeksiyon olması, vajen dış
dudaklarına ait hastalıklar sayılabilir. Genellikle vajinismusa
veya kayganlığın olmayışına bağlıdır. Vajinismus, cinsel ilişkiye
izin vermeyecek biçimde vajen ön kısmının istemsiz kasılmasıdır.
Cinsel tedavi kliniklerine başvuranlar arasında %12-17 vajinismus
tanısı konulmaktadır. Bazen enfeksiyonlara, ameliyatlara veya
kimyasal maddeler nedeni ile oluşan vajinal ağrı sonrası gelişen
ikincil vajinismus görülebilmektedir. Durumsal anksiyete, istemsiz
adale kasılması, seksüel uyarılmada problemler, vajinal kayganlıkla
ilgili problemler ve cinsel isteksizlik, cinsel bilgi eksiklikleri
vajinismus sebebi olabilir. Fiziksel şartların kontrolünün yanı
sıra psikoterapi yardımcı olmaktadır.
Kadınlarda cinsel işlev bozukluğu sebepleri
Cinsel işlev bozukluğu çeşitli organik ve psikolojik nedenlerle
oluşabilir. Kadının cinsel aktivitedeki rolü ve kadındaki cinsel
işlev bozukluğu, yıllarca erkekteki kadar yoğun biçimde
araştırılmamış ve sorunun sadece psikolojik kaynaklı olduğuna
inanılmıştır. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalar, problemin
organik boyutunun da büyüklüğünü gözler önüne sermiştir.
Organik nedenler
- Sistemik hastalıklar ve vasküler (damarsal) nedenler
Diabet (şeker hastalığı), kalp hastalığı, hipertansiyon, yüksek
kolesterol düzeyleri gibi çeşitli sistemik problemler, ateroskleroz
(damar sertliği) gibi damar yapısına ait sorunlar ve sigara
alışkanlığı gibi nedenlerle cinsel organlara kan akımı
bozulabilir.Normal cinsel uyarının olabilmesi için, cinsel
organların damar bütünlüğü tam olmalıdır. Damar sertliği olan
kadınlar üzerinde yapılan çalımsalar ile klitoris ve vajinadaki
azalmış kan dolaşımının cinsel uyarılmada bozulmaya yol açtığı ve
bu hastalarda gecikmiş vajinal genişleme, azalmış vajinal
kayganlık, ağrılı veya rahatsız edici cinsel ilişki azalmış vajinal
duyarlılık ve azalmış klitoral orgazm tespit edilmiştir.
- Nörolojik nedenler
Nörolojik hastalıklar veya çeşitli nedenlerle ( diabet, travma,
cerrahi girişim gibi) sinir zedelenmeleri sonucunda beyinden cinsel
organlara giden mesaj engellenir. Omurilik yaralanmaları, epilepsi
(sara), multipl skleroz, serebrovasküler (beyin damarlarına ait)
hastalıklar, Alzheimer ve Parkinson hastalım, sinir sistemine ait
enfeksiyonlar nedeniyle cinsel işlev bozukluğu
oluşabilir.Histerektomi (rahmin alınması) gibi üreme organlarına
ait cerrahi girişimler ile mesane ve bağırsağa yönelik operasyonlar
sırasında oluşabilen sinir zedelenmeleri de, cinsel işlev
bozukluğuna yol açabilmektedir.
- Hormonal nedenler
Üreme organlarının gelişmesini ve cinsel aktivitenin çeşitli
aşamalarının gerçekleşmesini sağlayan hormonların, kandaki
düzeyleri azaldığında cinsel işlev bozukluğuna rastlanabilir.
Özellikle ooferektomi (yumurtalıkların alınması) sonrasında
kadınlar bu problemi yoğun olarak yaşamaktadırlar.
- Cerrahi girişimler
Üreme organlarına ait çeşitli cerrahi girişimler sinir
zedelenmesine yol açabilmenin yanı sıra, hormonal dengeyi
bozabilmekte ve vücutta meydana getirdiği değişiklikler nedeniyle
de cinsel işlev bozukluğuna sebep olabilmektedir. Özellikle
mastektomi (memenin alınması) veya mesane ve bağırsağa yönelik
operasyonlarda açılan ostomiler (mesane veya bağırsağın karın
bölgesinde oluşturulan bir açıklıktan boşalması) nedeniyle, kadının
bedenini algılayışı bozulabilmekte ve cinsel yaşamı da bundan
etkilenmektedir.
- Tedavi ve ilaçlar
Çeşitli tedavi yöntemleri, bazı ilaçlar ve madde kullanım
alışkanlıkları cinsel yaşamı çeşitli yönlerden etkiler. Kalp
hastalıkları, hipertansiyon, depresyon, hormonal problemler, kanser
ve mide şikayetlerinin tedavisinde kullanılan kimi ilaçlarla bazı
idrar söktürücüler ve kemoterapi, radyoterapi adet düzeninin,
cinsel organların yapısının ve sonuçta cinsel işlevlerin
bozulmasına yol açabilmektedir.ilacın dozu, tedaviyi aksatmayacak
biçimde azaltılabilir, daha az yan etkisi olan bir ilaçla
değiştirilebilir veya bunların mümkün olmadığı hallerde cinsel
işlevleri düzenleyici yöntemler tedaviye ekfenebilir.
Sigara, alkol, madde kullanım alışkanlıkları da, bir süre sonra
cinsel işlev bozukluğuna yol açmaktadır.
- İleri yaş
Yaş arttıkça klitoris ve vaiinadaki düz kas/ bağ doku oranı, bağ
doku lehine artar. Bunun sonucunda klitoristeki sertleşme ve
vajinadaki genişleme yeteneği bozulur.
- Menopoz
Menopozla birlikte azalan östrojen hormonuna bağlı olarak,
vajinanın boyutlarında küçülme ve ıslaklığında azalma sonucu cinsel
ilişki sırasında ağrı oluşumu nedeniyle sekse olan ilgi azalır.
Psikolojik nedenler
Çocukluk çağı, yetiştirilme tarzı ve bu dönemde kazanılan çeşitli
yaşam deneyimleri, alışkanlık ve takıntılar bireyin hayatının
sonraki aşamalarını da etkiler. Bozuk aile ilişkileri içinde,
yanlış/yetersiz cinsel bilgilerle büyüyen ya da çocuklukta cinsel
travma yaşayan bireylerde, cinsel işlev bozukluğuna yatkınlık
oluşur.
Hayatın ileri evrelerinde yaşanan cinsel başarısızlıklar,
depresyon, aldatılma, hamilelik ve doğum sonrası ruhsal problemler,
organik hastalıklara tepki, yaşlanma, partnerdeki cinsel problemler
ve cinsel şiddete maruz kalma gibi nedenlerle cinsel işlev
bozukluğu başlar. Çiftler arasındaki çekiciliğin kaybolması,
ilişkinin bozulması, kendine güvensizlik, cinsellikten ve
başarısızlıktan korkma, cinsellik hakkında kalıplaşmış yanlış
düşünceler, yetersiz önsevişme ve psikiyatrik rahatsızlıklar
sorunun çözülmesini zorlaştırır.
Özellikle sonradan edinilmiş orgazm bozukluklarında, organik
nedenlere psikolojik kökenli sorunlar da eşlik edebilir. Çeşitli
psikolojik faktörler arasında partnere karşı ilgi kaybı veya
partner tarafından reddedilme korkusu, vajinaya zarar gelebileceği
endişesi ve suçluluk duygusu ön plana çıkmaktadır.
Yazı: hhattat@hattathospital.com
Kaynak: www.mynet.com.tr