Kadınlara kadınların ağıtlarıyla seslendi
Abone olErdoğan demokratik açılım kapsamında sivil toplum örgütlerinin kadın temsilcileriyle biraraya geldi.
Demokratik Açılıma destek için bugüne kadar sanatçılarla,
edebiyatçılarla, futbolcularla buluşan Başbakan Erdoğan'ın son
konukları kadınlar oldu.
Sivli toplum örgütlerinin temsilcisi kadınlara terör
örgütüne üç oğlunu kaptıran Diyarbakırlı Sakine Arat'ın kardeşlik
çağrısı, oğlunu teröre şehit veren
Bitlisli Matlube Güngör'ün ağıtları
ile seslenen Erdoğan bütün kadınları süreci sabote etmek
isteyenlere karşı Arjantinli, İrlandalı kadınlar
gibi mücadeleye çağırdı.
Erdoğan, anneliğin ''siyaseti, ideolojisi, sağcılığı,
solculuğu'' bulunmadığını ifade ederek, ''Elini yüreğine koymuş,
boynunu yana eğmiş, dağ gibi olduğu yere çökmüş bir kadının
ağıtlarını bastıracak hiçbir siyasi, hiçbir etkili söz
yoktur'' dedi.
DİYARBAKIRLI SAKİNE ANA'NIN ÇIĞLIĞI
Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'nde sivil toplum
kuruluşlarının kadın temsilcileri ile yaptığı toplantıda konuşan
Erdoğan, Diyarbakırlı Sakine Arat'ın hayat hikayesine dikkati
çekti. Erdoğan, Arat'ın, 18 yaşında evlendirildiğini, üç
oğlunu terör örgütüne kaptırdığını ve bir kızının ağabeylerinin
acısına dayanamayarak kendi canına kıydığını, bir başka oğlunun da
trafik kazasında hayatını kaybettiğini anlattı.
Erdoğan, Diyarbakırlı Sakine Ana'nın, ''Biz yüzyıllardır
birlikte yaşıyoruz. Birbirimizden kız aldık, kız verdik. Aynı kanı
taşıyoruz. Bir Kürt annesiyim ama bir şehit haberi duyduğumda
yüreğim parçalanıyor. Askerler de bizim evlatlarımız. Bu ülkeyi
yöneten küçük büyük herkese sesleniyorum; 'evladınız gözünüzün
önünde öldürülürse ne yaparsınız?' dediğini ifade ederek,
bu soruyu herkesin kendisine sorması gerektiğini dile getirdi.
BİTLİSLİ MATLUBE GÜNGÖR'ÜN AĞITI
Diğer yandan, asker oğlunu Diyarbakır'ın Lice ilçesinde şehit veren
Bitlisli Matlube Güngör'ün de sözlerine atıfta bulunan Erdoğan,
Güngör'ün ''Hepimiz kardeşiz. Allah hiç kimseye bu acıyı
yaşatmasın. Bizim canımız, ciğerimiz yandı, başkalarınınki
yanmasın. Her türlü fedakarlığa katlandım, çok zaman aç kaldım,
açıkta kaldım. Daha gençliğinin baharında oğlumu vatani görevini
yapması için askere gönderdim. Onu Lice'de şehit ettiler.
oğlumun bana bir daha anne diyemeyecek olması beni kahrediyor. Ama
bir şehit annesi olmaktan da gurur duyuyorum...'' dediğini
söyledi.
Demokratik açılımla ilgili partisinin Grup Toplantısında ifade
ettiği duyguları yineleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Anneliğin siyaseti yoktur, anneliğin ideolojisi yoktur, anneliğin
sağcılığı, solculuğu yoktur. Biz erkekler, empati kurmakta güçlük
çekebiliriz ama siz hanımefendilerin, ülkemin kadınlarının, ülkemin
annelerinin yüreklerindeki sızıyı, kalplerindeki acıyı en sıcak
şekilde hissettiğinizi biliyorum. Gencecik evladını yitiren bir
babanın acısı, evet büyüktür ama yüreğinden bir parçayı kaybeden,
canından can giden bir annenin tarifi mümkün olmayan acısı çok daha
büyüktür. Elini yüreğine koymuş, boynunu yana eğmiş, dağ gibi
olduğu yere çökmüş bir kadının ağıtlarını bastıracak hiçbir siyasi
söz, hiçbir etkili söz yoktur.''
KADINLARIN GÜCÜ
Recep Tayyip Erdoğan, 3 çocuğunu teröre kaptırmış Sakine Hanım'ın
Diyarbakır'dan ''Gelin kucaklaşalım'' diye seslendiğini, evladını
vatanına şehit vermiş Matlube hanımın, o büyük acıya rağmen ''vatan
sağ olsun'' dediğini ifade ederek, onların yüreklerindeki sızı
kadar yüreklerindeki cesaretin de kahramanlığın da en az o kadar
büyük olduğunu söyledi.
KADINLARIN SESLERİ KURŞUN SESLERİNİ
BASTIRACAK
Başbakan Erdoğan, ''Ben bu sorunun, bu sorunun en büyük
mağduru, en büyük mazlumu kadınlar inisiyatif yüklendiğinde daha
kolay ve daha hızlı çözüleceğine yürekten inanıyorum. Sizin
sözleriniz, sizin sesiniz kurşun vızıltılarını bastıracak,
kurşunlardan çok daha büyük etki yapacak, ölümleri durdurup
gençleri yaşatacak güce ve kudrete sahip'' dedi.
GÖZYAŞLARINI KADINLAR KURUTACAK
Salonda her kesimden kadınların bulunduğunu dile getiren Erdoğan,
şöyle devam etti:
''Bu salonda Türkiye'nin aydınlık, umut dolu geleceği var.
Türkiye'nin acılarını dindirmek, akan kanı durdurmak, annelerin,
kadınların gözyaşını silmek noktasında burada bulunan ve
bulunmayan, bizim de unutmuş olduklarımız olabilir, tüm kadınların
son derece etkili olabileceğine eminim. Böyle kapsamlı ve tarihsel
bir sorunun, tek başına güvenlik tedbirleriyle, tek başına bir
siyasi partinin, bir hükümetin çabalarıyla nihai çözüme
kavuşamayacağı açıktır.
İş dünyasının, üniversite camiasının, medyanın, sivil toplum
örgütlerinin, özellikle ve özellikle kadınların, kadın
kuruluşlarının dışarıda kaldığı bir sürecin başarıya ulaşması asla
ve asla mümkün değildir. İşte onun için sizlerden,
sesinizi yükseltmenizi, yanlışa güçlü bir şekilde dur demenizi,
akan kana, akan gözyaşına karşı çıkmanızı, gençleri
yaşatmak için yüreğinizi ortaya koymanızı istirham
ediyorum.
ARJANTİNLİ İRLANDALI KADINLAR BAŞARDI
Buradan, sizler aracılığıyla ülkemin tüm kadınlarına da seslenmek
istiyorum. Yaşanan acı hepimizin ortak acısı. Yitip giden çocuklar
hepimizin çocukları. Ne olur, çocuklarımıza sahip çıkalım,
gençlerimize sahip çıkalım, istikbalimize sahip çıkalım. Bunu,
kadınlar başarabilir, başaracaktır. Arjantin'in,
İrlanda'nın, Pakistan'ın, İsrail'in kadınları, anneleri bunu nasıl
başardıysa, başarıyorsa, benim ülkemin kadınları da seslerini
yükselterek bunu başaracaktır. Çözüm sürecinin hız
kazanması toplumsal psikolojinin çözüme daha fazla destek olmasıyla
mümkün. Biz sesimizi o kadar yüksek çıkarmalıyız ki süreci sabote
etmek isteyenlerin seslerini bastırsın, çözüm iradesi kendisini
hissettirsin, psikolojik ortam daha önemli adımların atılmasına
imkan sağlasın.''
TABULARI YIKMANIN MÜCADELESİNİ VERDİK
Başbakan Erdoğan, bugün, siyasetçilerin, bürokrasinin, medyanın
dokunmaya, yazmaya, konuşmaya cesaret edemediği bir çok kavramın,
birçok ismin ve birçok sorunun, köy kahvelerinde, mahalle
kahvelerinde, samimi sohbetlerde hiç sakıncasız, hiç tereddütsüz
konuştuğunu söyledi.
Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu:
''İşte Hükümet olarak biz, bu tabuları yıkmanın bu yasakları
kaldırmanın mücadelesini verdik ve veriyoruz. Bu ülkede doğruyu,
hakikati bulmak için, milletimizin sıkıntılarını hafifletmek için
konuşulmayan konuşulsun, yazılmayan yazılsın, eleştirilmeyen
eleştirilsin istiyoruz. Her sorunu masaya yatıralım, her meseleyi
konuşalım, tartışalım, müzakere edelim, istişare edelim istiyoruz.
Her insanın bir fikri olduğuna, bu fikrin de son derece değerli
olduğuna inanıyor ve ulaşabildiğimiz, görüşebildiğimiz herkese
ulaşıp, görüşlerini, eleştirilerini, katkılarını almak istiyoruz.
Çünkü inanıyoruz ki insan kutsaldır, insanın hakları, özgürlükleri,
fikirleri, değerleri de kutsaldır.''