Kadınlar Asena'yı örnek alıyor

Abone ol

Son günlerde hastalıklardan dolayı bir türlü rahat yüzü görmeyen Duygu Asena'nın kadınlar için bir idol olduğunu biliyormuydunuz? İşte Asena'yı idol yapanlar...

Son zamanlarda yaşadığı hastalıklar yüzünden hayatı hastanelerde geçmeye başlayan Duygu Asena'nın bir dönemin kadınına idol olduğunu biliyormuydunuz? Gülay Göktürk,"İDOL NASIL OLUNUR?" başlıklı yazısla bunu tüm okuyanlarına anlatmış...


Dün Duygu Asena'yı ziyarete gittim.

Son karşılaşmamız teşhisten bir gün önce bir televizyon programında olmuştu. İki kaşın arasında bana MR çektirdiğini, "bir şeyler" çıktığını ama daha doktora gösteremediğini anlattı. Kötüydü, tartışmaları izleyemiyor, kafasını toparlayamıyordu. Program boyunca aklımın bir yanı hep ondaydı. Ertesi gün ve daha ertesi günler de öyleÖ Yedim, içtim, çalıştım ama onu aklımdan hiç çıkaramadım.
X x x
Kat hemşiresi "şimdi yanımdan geçip kafetaryaya indi" dediğinde nasıl sevindim bilemezsiniz.

Onu hasta yatağında değil, hiç hastalık kokmayan o steril kafede göreceğim!

Duygu, benim 20 yıllık sevgili arkadaşım, işte orada oturuyor. Ayağında boncuklu şipidik terlikleri, şirin pijaması, sırtında şalı, saçları yine düzgün ve gözleri, o yumuşacık bakan gözleri yine makyajlıÖ Yüzü biraz solgun ama yine hayat dolu orada oturmuş ziyaretçileriyle konuşuyor.

Masada yirmilerini sürmekte olan iki genç kız var. Gözlerini Duygu'dan ayırmıyorlar. "Genç gazeteciler mi?" diye soruyorum İnci Asena'yaÖ "Hayır, hayranları" diyor. Hastaneye yattığından beri her gün oradalarmış. "O bizim biyolojik annemiz değil ama, gerçek annemiz" diyorlarmış.

Onları Duygu doğurmamış ama o beslemişÖ Memesiyle değil, kafasıyla, kalemiyle emzirip büyütmüş. Hayata nasıl bakacaklarını, kendilerini nasıl koruyacaklarını, özsaygılarını nasıl oluşturacaklarını o öğretmiş.
X x x
80'li yılları yaşamayan, Kadınca'nın ve Duygu'nun önemini bilemez.

Kadın dergilerinde güzelik öğütlerinden, koca tavlama ve leke çıkarma tekniklerinden geçilmediği, feminizmin ise sadece dar entelektüel mahfillerde tartışıldığı yıllardı. Kadın hareketinin öncüleriyle, kitlesi arasında büyük bir kopukluk, büyük bir boşluk vardı.

İşte Duygu Kadınca'sıyla, kitaplarıyla bu boşluğu doldurdu. Feminizmi popülerleştiren, geniş kitlelerle buluşturan kadın oldu.

Bunun yapabildi, çünkü samimiydi, yaşadığı gibi yazıyor, yazdığı gibi yaşıyor ve bu samimiyet bütün satırlarından okurlarına akıyordu. Hiçbir zaman rol yapmadı, mükemmel görünmeye çalışmadı. Kitabi değil, "damardan" yazdı hep. Sağduyusuna, hayat tecrübesine güvendi. "Ağır feministler" uzunca bir dönem görmezden gelmeye, küçümsemeye çalıştılar, ama uzun sürmedi bu. Çünkü Duygu artık inkar edilmez bir fenomendi. Kadınlar ondaki içtenliği, dobralığı, hesapsız kitapsızlığı ve sadeliği gördü. Ona bu yüzden inandı. Onu bu yüzden idol yaptı.

Otuz yıl boyunca evlilik içindeki geleneksel rol bölüşümüyle mücadele etti. Kadınları evliliklerini sorgulamaya, kocalarını eşit ilişkiye zorlamaya çağırdı. Evliliğin görevlerden ibaret olmadığını, kadınların da cinsel haz alabileceğini yazdı döne döne. Kimbilir kaç evli kadın orgazmı onun kışkırtmasıyla öğrendiÖ

Ama en büyük saldırısını, kadının ancak evlilik içinde "tam" bir varlık olabileceği; evlenmeyen, doğurmayan kadının "eksik kadın" sayılacağı şeklindeki geleneksel düşünceye karşı yaptı. Yazmakla kalmadı, bunun canlı bir kanıtı olarak karşılarına dikildi onların. Evlenmedi, doğurmadı, ama severek, sevilerek, üreterek, kendini tam olarak gerçekleştirerek mutlu ve eksiksiz bir hayat yaşanabileceğini gösterdi.

Belki de en önemli farkı bütün bunları yaparken, kendi hayatını teşhir etmemesiydi. Gizlemek değildi yaptığı. Kendinden, aktarmaya çalıştığı fikrin daha iyi anlaşılabilmesi için gerektiği zamanlarda ve gereken miktarda söz etti yalnızca. Hareket noktası hiçbir zaman kendini anlatmak olmadı; fikirlerini anlatmak oldu.
x x x
Duygu doğurmadı, doğurmayı reddetti. Ama şu anda Türkiye'de onun besleyip büyüttüğü, bütün hayat bilgisini, bütün ideolojik gıdasını Duygu'dan alan koskoca bir kuşak var. Onun kızlarıÖ Şimdi onun etrafında pervane oluyor, onu korumak kollamak için çırpınıyor, bir an önce iyileşmesi için gözünün içine bakıyorlar.

Söylesenize, bu kadar çok hayırlı evlat hangi kadında var?
X x x
Hastaneden çıktım. Şakır şakır bir yağmur altında yağmuru fark etmeden yürüyor, bunları düşünüyorum.

Söz verdim, yakında yine ziyaretine gidecek, puzzle götüreceğim.

Bu defa anıları tazeledik. Yaşlı kadınlar gibi yaptık biraz, bunu ne Duygu'ya ne kendime yakıştıramadım.

Bir dahaki sefer gelecekten konuşacağız.

YAZI:Gülay GÖKTÜRK

Günün Önemli Haberleri