Kadının yüreğinde de gözleri vardır…

Nesrin YILMAZ nesriny@internethaber.com

 

Yerini yurdunu terk etmek zorunda kalan kadınlardır hep…

 

Evlendiğinde eşinin bulunduğu şehre gitmek zorundadır…

 

Çocuğu şehir dışında yaşamak zorunda kalsa evladının yanındadır.

 

Eşinin görevi gereği köyünden kasabasına dolaşır durur peşinde…

 

Asla da şikâyet etmez…

 

Görüyorsunuz ya işte…

 

Mardin’deki vahşetin kurbanları da en çok kadınlar oldu…

 

En çok kurşun onların vücudundan çıkarıldı, en çok onlar kayıp verdi…

 

Ve aslında çocuklarının üzerine kapanıp vücudunu siper eden en cesurlar da onlardı…

 

Köyün ortasındaki mezarlığı bir an olsun boş bırakmayan da, içine sevdiklerini gömdükleri toprağı içlerinde yanan ateşle avuçlayanlar da onlardı…

 

Yalnız kalan da, kendi ailesi ve eşinin ailesi arasında seçim yapmak zorunda kalan da…

 

Gencecik yaşta dul kalan da…

 

Ve ona biçilen hayat elbisesini, eğreti de dursa üzerinde özene bezene taşımak zorunda olan da…

 

Yârinin acısını gömüp sol göğsünün altına, bebeğine bir damla süt için hiç yiyesi içesi yokken bile onu yaşatsın diye uğraşan da…

 

Onlar için her durum zor, kadın olmak da, ana olmak da…

 

Erkeklerin kahrolası dünyalarının hesabının bedeli en çok onlar tarafından ödeniyor…

 

Her erkeğin gidişinde bir kadının yalnızlığına yalnızlık, güçsüzlüğüne güçsüzlük, esaretine esaret ekleniyor böyle zamanlar da…

 

Seçim yapmak zorunda bırakılıyor laf olsun diye, aslında seçim başkaları tarafından onun adına yapılmışken…

 

Bir yan da ölüm bir yan da sevgi…

 

Malum…

 

Gerçekten ölmemek için ölüme yürüyor kadın…

 

Yüreğindeki gözlerinin yaşını engellemiyor, dik durmaya çalışırken…

 

Ve karar veren erkek önde o arkada erkeğin seçtiği yeni yaşama doğru yol alıyor, içerisindeki gözlerini silerek…

 

nsrnylmz@gmail.com