Kadına şiddet politikasızlığın utancıdır!
Abone olCHP Manisa Milletvekili Sakine Öz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Uluslararası Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, kadınların maruz kaldığı şiddetin farklı yönlerine dikkat çekmeyi sürdürdü.
Milletvekili Sakine Öz, “Kadına yönelen şiddeti azaltmak bir
yana, bu şiddetin sürekli arttığı ülkemizde, kadınların istihdam,
temsil, katılım, emek ve sosyal politikalar yoluyla korunma
sorunları ortadayken, siyaset kurumunun tıkanmasını asla kabul
edemeyiz. Kadına şiddeti ortaya çıkaran tüm nedenleri ortadan
kaldıracak köklü çözümler için birlikte hareket etmeli, bu utanç
tablosunu kadınların “kaderi” olmaktan çıkarmalı, tüm toplumumuzun
umudu ve adalet duygusu için kadına şiddetin önüne geçmeliyiz”
dedi.
Manisa Milletvekili Sakine Öz’ün açıklaması şöyle:
“Ülkemiz, kadına şiddetin son 11 yılda 14 kat arttığı bir kara dönemden geçmektedir. Çocuk gelinler, okutulmayan ve dört duvar arasında özgürlüğünden mahrum bırakılan kızlarımız, çalıştırılmayan gençlerimiz, töre cinayeti, intihar ve cinayetle yüz yüze bırakılmaktadır.
Devletin açıkladığı veriler ve aldığı eksik önlemler, kadın örgütlerinin çalışmalarıyla açıkça ortaya konuyor. Dayanışma içinde olduğumuz kadın örgütlerinin de açıkladığı gibi, sadece 2013 yılının Kasım ayına kadar 200’e yakın sayıda kadın arkadaşımızın öldürülmesi bizi derinden yaralamış, 73 kadın aile içi şiddete uğrayarak yaşamını yitirmiştir.
Bölgelerimize göre yoğunluğu değişen son 6 aydaki 25 binin
üzerindeki kayıtlı şiddet vakası sonrasında koruma kararı aldıran
11 kadının ve güvenlik ile kapasite sorunu çeken sığınma evlerinde
yaşayan birçok kadın arkadaşımızın öldürülmesi, elimizdeki tablonun
ne kadar sorunlu olduğunu gözler önüne sermiştir.
Birçok uluslararası anlaşmaya imza atan, yasalar çıkaran ülkemiz, uygulamadaki tüm eksiklerini derhal kapatmaya yönelmezse, kadınların yaşadığı şiddet sorunu ne yazık ki daha kalıcı izler bırakacaktır.
Boşanmak istediği için eşleri tarafından öldürülen kadınların ön sırada yer aldığı kadın cinayetlerinde, zanlıların büyük bölümü önceden tanınmaktadır. Kısacası kadınlar için ölüm göz göre göre gelmekte, devlet de gerekli korumayı almadığı için, bu cinayetlerin seyircisi olmaktadır.
Töre ve namus cinayetleri ailelerin ve özellikle kadınların tüm yaşamını yok ederken, kendi yaşamını kurmak isteyen birçok kadın, devletten yeterli desteği görememekte, eski eşleri, aileleri ya da sevgilileri tarafından yok edilmektedir.
Ne üzücü ki, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Emniyet’in açıkladığı şiddet verileri, kadın örgütlerinin titiz dayanışma ve çalışmalarını kavramaktan uzaktır. Bakanlık hemen her yıl, aile cinayeti dışındaki kadın ölümlerinin birçoğunu “cinayetler” listesine almazken, kadın arkadaşlarımız ısrarla mücadelesine devam etmekte ve devletin aile dışında işlenen kadın cinayetlerine de sessiz kalmasına karşı tavrını ortaya koymaktadır. Kadınların şiddet sonrası iş, sağlık ve ruhsal desteği almasını sağlayacak ücretsiz ve nitelikli hizmetler aksamakta, yerel düzeydeki şiddet kapalı kapılar ardında kalmaktadır.
Ekonomik bağımsızlık sorunu, mahalle baskısı, susmaya ve sineye çekmeye dayalı kültür, ayrıca eğitim ve sosyal güvence eksikleri, kadınları içe kapanmaya zorladıkça, devletin bu sorunları değiştirmeye yönelmeyen; aksine hataları ve suçluları koruyan tutucu tavrı, kadınları toplumumuzdan daha fazla uzaklaştırmaktadır.
Erkeklerin gelir ve eğitim düzeyi arttıkça şiddetin azaldığı gözlense de kadınların karşı karşıya kaldığı şiddetin adresi ve zamanı yoktur. Evde, sokakta, iş yerinde farklı şiddet, taciz ve tecavüzlerle karşılaşan kadınlar her yerde mücadeleye devam ediyor.
Kadınlar, Sokaklarda seslerini yükseltiyor ve eşit, adil bir dünyada, hiçbir ayrımcılığa uğramadan, eğitim ve sağlık hakları engellenmeden, iş yerlerinde katılım ve çalışma yolları tıkanmadan emeklerinin karşılığını almak istiyor. Siyasette yükselmek ve katılımı kalıcı anlamda geliştirmek için, istihdamın en önemli dayanak olduğunu biliyor, kadınlara göstermelik makam ve kotalardan çok, kalıcı ve güvenceli işler sağlanmasını talep ediyor.
Biz, kadınların haklarının ve emeğinin gerçek değerini bulduğu bir Türkiye’nin hayalini kuruyoruz.
Siyasette, evde, işte, sokakta hiçbir ayrımlığa uğramayan, şiddet ve ayrımcılıkla karşılaştığımızda önlemleri derhal yanımızda görmeyi talep eden, emeği gerçek değerini bulan ve sorumluluklarımızı erkeklerle eşit bölüşmeyi isteyen biz kadınlar, bu direnişimiz sonuç verdikçe, kendimizin ve ülkemizin gelişimine, özgürlüğüne çok daha fazla katkı koyacağız.”