Kadın yazarların müthiş düellosu
Abone olBiri Vatan'ın, diğeri Sabah'ın köşe yazarı.. Ve köşelerinden birbirine girdiler...
Nazlı Ilıcak, dünkü köşe yazısında Ruhat Mengi hakkında ağır
ithamlarda bulundu. Ilıcak, Mengi için "İttire kaktıra gazeteci
olmuş biri", "Dumkoflar Kraliçesi", "Çakma Ajda Pekkan", "Mediokrun
Kraliçesi" gibi sıfatlar kullandı ve "Tevazu Kraliçesi"nde karar
kıldı.
Ilıcak'ın bu sözleri üzerine Mengi'den cevap gecikmedi ve o da
bugünkü köşesinde Ilıcak'a verdi veriştirdi. Mengi Ilıcak için
"Seviyesizliğin tarifini yazılarıyla yapıyor" dedi.
İŞTE NAZLI ILICAK'IN DÜNKÜ YAZISI:
Yok... yok... Ben onu anlatırken, Mutlu Tömbekici'nin cümlelerinden
yararlanmayacağım. "İttire kaktıra gazeteci olmuş biri" ya da
"Dumkoflar Kraliçesi" filan demeyeceğim. Bodrum'da kendisine
takılan "Çakma Ajda Pekkan" sıfatıyla da seslenmeyeceğim. Alper
Görmüş'ün kulaklarını çınlatarak, "Mediokrun Kraliçesi" gibi cuk
oturan bir sıfatı da elbette kullanmayacağım.
İroni seven bir millet olduğumuz için, ona en çok, "Tevazu
Kraliçesi" sıfatını yakıştırıyorum.
15 Temmuz 2008'de kaleme aldığı yazıdan bir cümle: (Kendisine
overdose botox'tan söz eden Tömbekici'ye bakın ne diyor) "Botox'la
bu kadar güzelleşilebiliyorsa, bu kadar başarı ve yetenek elde
edilebiliyorsa, ne duruyon sen de koş... Türkiye'nin en iyi 3 kadın
yazarını say desen, başta gelecek, üstelik bunu yalnız yazılı
basında değil, görsel medyada da fazlasıyla kanıtlamış biriyim
ben."
BİRDEN BİRE ÜZERİMİZE SIÇRAYARAK...
Belki en doğrusu, "Tevazu Kraliçesi'ne" Mevlana'nın bir hikâyesini
anlatmak: Mevlana, Mesnevi'nin bir yerinde, idrar birikintisinin
üzerinde yüzen saman parçasına konmuş bir sinekten söz eder. Sinek,
altındaki saman çöpünü kocaman bir gemi, kendisini de kaptan
sanmaktadır. Mevlana'nın kendi durumunu idrakten aciz biçareleri
tarif etmek için verdiği bu örnek, Babıâli'de de karşımıza
yerçıkıyor. Artık, hiçbir listede almamanın dayanılmaz ezikliği mi
dersiniz, yoksa darbe tartışmasında rol kapma çabası mı? Bilemem
hangi saikle, "Tevazu Kraliçesi", saman çöpünün kaptanlığından,
birdenbire üzerimize sıçrayarak "Polemik Kraliçeliği"ne terfi etmek
istedi.
iŞTE RUHAT MENGİ'NİN ILICAK'A İTHAFEN YAZDIĞI BUGÜNKÜ KÖŞE
YAZISI
SEVİYESİZLİĞİN TARİFİNİ YAZILARIYLA
YAPIYOR!
Türkiye?de bu kadar önemli gelişmeler olurken
köşemi bu yazıya ayırmak inanın sizin kadar beni de üzüyor. Ama
bunu yapmak zorundayım. Bir zamanlar ?terbiyesiz? tarifine uyan
insanların yaptıklarını görmezden gelmeye, yutmaya çalışır ama
terbiyesizlik kolay yutulmadığı için de hazım zorluğu çeker,
üzülerek kendime zarar verirdim. ?Terbiyesizden terbiyeni satın al?
sözüyle yetiştirilmiştim çünkü... Yıllar geçip de mesleğimde
ilerledikçe ?kifayetsiz ama pek muhteris? üstelik saygısız ve saygı
olmadığı için de ölçüsüz birilerinden öyle çelmelerle,
utanmazlıklarla karşılaştım ki tümüyle susup sineye çekmekten
vazgeçtim.
HERKES ŞİRRETLİĞİNDEN KORKTUĞU İÇİN...
Sustukça
üstünüze ?sıçrıyor?, üstelik herkes şirretliklerinden korktuğu için
bunu keyiflerince önüne gelene yapıyor, yaparken bazıları bir de
üstüne mağdur rolü oynuyordu. Yıllarca diğer ülkelerde yaşadım, bu
gibi olayların sadece bize özgü olduğunu, oralarda insanların -en
kötüsünün bile- en azından kendine saygısını yitirmemek için
sınırları aşmadığını da söylemem lâzım. Nazlı Ilıcak denen saygısız
ve ölçüsüz, ülkesinin geleceği yerine sadece kendi çıkarını; ?bir
gün Tayyip Bey tarafından yeniden milletvekili yapılma? ümidini
düşünen gazeteci -ben yine de ittire kaktıra gazeteci olmuş
demeyeceğim zira zaman ve başarı zaten bunun cevabını verecek
belirleyicilerdir- dün de beni çirkinliklerine malzeme olarak
seçmiş.
Nereden bulup çıkardıysa Ajda Pekkan?la bile benzerlik kurmuş.
Çalışmalarımın yoğunluğundan ancak çok kısa süre yaptığım
tatillerde beni görünce aklına geliyor zahir.
İKTİDAR HIRSI ÇİRKİNLEŞTİRİR!
?Tevazu kraliçesi? de demiş sonra, gerektiği yerde tevazu
göstermeyi iyi bilirim ama ?görünen köy kılavuz istemez? durumlarda
da tevazu gösterisi yapmaya gerek olmadığına inanırım.
Örneğin kendimi hiçbir zaman bir başkasıyla kıyaslamam, kimseye
özenmem, kimseyle yarışmam sadece kendimle yarışırım. Üzerlerine
afiyet zekâmdan, yeteneğimden, eğitimimden, ailemden emin olduğum,
gurur duyduğum, için asla ?birşeyin çakma?sı, yani taklidi olmam ya
da taklit etmem mümkün değildir, 15 yaşındayken de değildi. Ne
yapacağız şimdi, utanmamız mı gerekiyor bu durumdan Nazlı hanımın
hatırı için? Ya da nasıl bir tevazu lütfedelim hanfendiye? Öyle
kendisi sinek olanların Mevlana?dan ?sinek, konduğu samanı gemi,
kendisini kaptan sanır? gibi hikayeleri alıntılamasını filan da
kimse yemez, zahmet etmesinler. Çünkü bir de ?Ainesi iştir kişinin
lâfa bakılmaz? sözü vardır malûm...
NAZLI ILICAK'IN ASIL SORUNU DA BU..
Hak etmeyen hiç kimse zirveye çıkamaz, daha da zoru; zirvede
kalamaz. Bunu başaranların yıllar içindeki mücadelesi de herkes
tarafından bilinir zaten. Kimsenin ?gölge düşürmek için? ıkınıp
sıkınmasına gerek yoktur. Nazlı Ilıcak?ın asıl sorunu da budur;
kendi ağzıyla bir TV programında bile ?O çok başarılı? dediği
kişilerin başarısını aslında hazmedememesi, bir yandan da eleştiri
yapabilen bağımsız gazetecilere öfke kusarak iktidara yaranmaya
çalışmasıdır. Yazdığı koca yazıda benim yazdıklarıma cevap olacak
tek kelime yok. Baştan sona aklınca karalamaya yönelik zavallı bir
şeyler çiziktirmiş. Ki bu zavallılık mı daha öndedir, yoksa aynı
yolu seçen başkalarını örneklemesi mi daha zavallıdır orasına karar
vermek zor gerçekten.
DARBENİN TA KENDİSİ
Bıraksın bu Mevlana, Nazım Hikmet alıntılarıyla ?iktidara göbekten
bağlı olmadığı için görüşlerini özgürce yazabilen? gazetecilere
saldırmayı da 12 Eylül?ü öven, 82 Anayasası?na ?oy verin? diyen
yazılarına baksın. O günlerde yazdığı satırları düzeltmek ?ama ben
şöyle de demiştim? mazeretleriyle mümkün değil. Yakın ahbaplarının
kendisini koruyan yazıları da onları silemez. Eğer darbe öncesi
ortamın müsait olması darbeleri darbe olmaktan çıkarıyorsa o ortamı
hazırlamak her zaman mümkündür. 1000 kişi birlikte yazsalar da 12
Eylül bir darbenin tüm özelliklerini taşır. Kendisi de bu darbeye
övgüler dizmiştir. ?Kontrgerillayı destekledik? sözünü neden
açıklayamıyor? ?Bu cümleleri hiç söylemedim? ya da ?yazmadım?
diyemiyor?
Öyle ?polemik kraliçesi? gibi abuk sözlerle beni de
susturabileceğini zannediyorsa yanlış efendim. Bu mesleği yaparken
her tür saldırıyı göze alıyorum ben, terbiye dışı olanları da.
Koca Atatürk?e bile hakaret eden utanma yoksunu insanların çıktığı
ülkede göze almak zorundayım da zaten, değil mi? Yarın bu hanımın
(üstelik anne ve anneanne) Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği?nin kız
öğrencilerine yönelik akıl almaz iftiralarını yazacağım.