Steve ve Hope Dezember, birbirlerini gördükleri anda çok etkilendiler. İlk görüşte aşk gibiydi. Daha ilk buluşmalarında birbirlerini nasıl tamamladıklarını gördüler. Steve mumlar eşliğinde ve kendi hazırladığı yemekle Hope’u büyüledi. Arkada da romantik bir parça çalıyordu. Çift 2011 yılında birbirine aşık oldu. Ancak Hope’un ilk gece unutamadığı ve hafızasına kazınan bir şey vardı. Steve o gece şişeyi açarken elleri titredi ve şişe birden yere düştü. Normal bir titreme değildi bu. Steve’in başına daha önce benzer şeyler gelmişti. Doktora görünse de doktor bir teşhis koyamamıştı. İlk buluşmalarının dört ay sonrasında doktor sonunda bir teşhis koydu. Henüz 28 yaşındayken Steve’e hiçbir tedavisi bulunmayan amyotrofik lateral skleroz (ALS) teşhisi koyuldu. ALS’ye neyin neden olduğu henüz kesin değil. Bilinen tek şey belirtilerinin korkutucu olduğu. Hastaların kaslarını kontrol eden sinirler sürekli tehdit altında. ALS hastaları zamanla konuşma, yürüme ve hareket etme yetilerini kaybediyorlar. Ölüm nedenleri ise genelde nefes darlığı veya kalp yetmezliği. İstisnalar olsa da ALS teşhisi koyulan kişiler 3 yıl içinde, %25’i ise en iyi ihtimalle 5 yıl içinde hayatlarını kaybediyorlar. Steve’in hayatı teşhis koyulmasının ardından çok değişti. Teşhis koyulduktan iki gün sonra Steve kaybedecek zamanı olmadığını anladı. Hope’a gerçekleri anlattı. Onunla beraber olmak zorunda olmadığını söyledi. Hope’un fikri elbette değişmedi. Her daim sevdiği adamın yanında olacaktı. Teşhisin iki ay ardından 2012 yılında çift dünyaevine girdi. Çift hayatlarının ne kadar zorlaşacağının bilincindeydi. 2013 yılının ocak ayında Steve konuşma yetisini kaybetti. İlerleyen aylarda 30 kilo verdi. Hope çaresizce sevdiği adamın gözleri önünde erimesini izledi. İşler daha da kötüye gitmeye başladı. Steve bacaklarını hareket ettirememeye ve tekerlekli sandalye kullanmaya başladı. Steve’in durumu psikolojisini de etkiliyordu. Saçını veya sakalını kestirmeye reddetti. Hope, gönderisinde “Ona baktığımda hala ilk günkü gibi yakışıklı bir adam görüyorum. Artık tıraş olmuyor. Bu halini de seviyorum” dedi. ALS, Steve’in bütün vücudunu etkilemişti. Ancak ne hayat sevinci ne de düşüncelerini etkiledi. Teknolojik araç ve gereçler sayesinde Steve insanlarla iletişim kurabiliyordu. Hatta internette gezinebiliyordu. Terapist olan Hope eşine bakabilmek için işinden istifa etti. Çift beraber ‘Drive’ ismini verdiği bir projeye başladı. Proje kapsamında Steve resim yapıyordu ve bunları satarak elde edilen para ile gerekli ilaçlar alınıyordu. Nasıl resim yapabildiğini merak ediyor olabilirsiniz. Steve yedekteki tekerlekli sandalyesinin tekerleğiyle resim yapabiliyordu. Boya sürülü tekerlekle ileriye ve geriye giderek ortaya ilginç resimler çıkarıyordu. Steve hayata sıkı sıkıya tutunmaya devam etti ve ALS’ye bir tedavi bulunacağı umuduyla beklemeye başladı. Çift geçirdikleri her saniyenin hakkını verdi. Her anı değerlendirmeye çalıştılar.