Hani insan bir şeyi savunacağım derken o kadar ileri gider ki
maksadını aşar, savunmak istediği şeye zarar vermeye başlar ya,
işte kadın hakları konusunda da olay buraya geldi.
Kadınları savunacağız diyenler bilerek veya bilmeyerek artık
kadına zarar vermeye başladılar.
Yukarıdaki sözlerim istatiksel olarak da kanıtlanmış
durumda.
İstanbul Sözleşmesi öncesinde kadına yönelik şiddet
olayları ile sözleşme sonrası kadına yönelik şiddet olaylarının
sayısında çok ciddi bir artış var. Oysa ki tam tersi olması
gerekiyordu. Şiddetin azalması, kadının daha fazla saygı ve sevgi
görmesi gerekiyordu. Ama maalesef tam tersi oldu.
Son günlerde yaşanan bazı hadiseler de işin artık şirazesinden
çıktığının en büyük göstergesi.
Mesela CHP'li Bilecik Belediye Başkanı Semih
Şahin…
Şahin güya kadına sahip çıkacağım derken öylesine bir
gafa (!) imza attı ki buna gaf demek bile yetersiz kalır. Semih
Şahin, 'İstanbul Sözleşmesi kimden
korur?' başlıklı afişleri kentin çeşitli alanlarında
bulunan billboardlara astırdı. Semih Şahin'in imzasının
bulunduğu afişlerde, "İstanbul Sözleşmesi kimden korur?
İstanbul Sözleşmesi, okulda öğretmenin, karakolda polisin şiddet ve
tacizinden korur" iddiaları yer aldı.
Yapılan vahim, vahim olduğu kadar da ürkütücü yanlışı
görebiliyor musunuz?
Kadını koruyacağım derken öğretmen ve polisi tacizci
olarak niteleme hangi aklın ürünüdür Allah aşkına. Yapılan
bu nitelendirmeyi yanlışlık olarak görmek mümkün değil.
Bu yanlışa imza atmak normal şartlarda mümkün değil. Bunda ancak
bir kasıt olabilir. O da kadın haklarını koruma kılıfı
altında toplumu birbirine düşman haline getirmek.
Toplumun temel taşı olan sevgi ve saygıyı kin ve nefrete
dönüştürmek.
Bu sayede toplumu sosyolojik ve ahlaki açıdan zayıflatmak ve en
nihayetinde yok etmek…
Benzer bir uygulamaya son zamanlarda gene CHP yönetiminde
olan İstanbul’da toplu taşıma araçlarında rastlıyoruz
maalesef. Sözde kadın haklarını korumak amacıyla hazırlanmış
afişlerde buram buram erkek düşmanlığı hissedebiliyor.
Erkekler küçümseniyor ve aşağılanıyor.
Hani kavga öncesinde karşı tarafı tahrik etmek amaçlı hakaretler
yapılır ya… Aynen onun gibi…
Erkeği küçümsemek ve aşağılamak kadına değer
kazandırmaz, sadece iki cinsiyet arasındaki uçurumu
derinleştirir.
Siz hiç birisinin saygısını kazanmak için ona hakaret eder
misiniz? Etmezsiniz tabii ki… Bu akıllı bir insanın yapacağı bir
şey değildir. Burada olsa olsa ancak bir tahrik vardır.
Pedagojide bir kural vardır: Çocuğunuzu asla başka bir çocukla
kıyaslamayın. Bu ona fayda yerine zarar verir.
Şu anda CHP'li İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin marifetiyle hazırlanan bu afişler kadına ve
erkeğe zarar vermekten başka bir işe yaramıyor.
CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin
toplu taşıma araçlarında kullanmış olduğu afiş içeriklerinde bir
garabet daha var. “Erkekler de yapabilir!” sloganı ile
hazırlanmış afişlerde çeşitli meslek alanlarında farklı farklı
kadın profilleri kullanılmış. Lakin başörtülü kadın profili
kullanılan afişte “temizlikçi” teması işlenerek algı
oluşturulmaya çalışılmış.
Oysa çok değil daha yeni CHP ve zihniyet destekçileri
başörtülü vatandaşı siyasi malzeme yaparak ön planda tutmaya
çalışmışlardı. Ama şimdi algıda “temizlikçi” profili ile
başörtülüleri bütün topluma karşı aşağılamış oluyorlar.
Ve bu aşağılama taktiğini bir taşla kuş katliamı yaparak
gerçekleştiriyorlar.
Aslında bu yapılanlar yeni değil.
Bu akıl normal bir insanın aklı değil.
Olsa olsa nacak Şeytan aklı olabilir.
Şeytan da Cennet’te mutlu ve huzurlu bir hayat süren erkek ve
kadını kandırarak onların Cennet’ten kovulmasına yol açmıştı.
Kadın ve erkeği birbirinin alternatifi olarak gören akıl
da insan aklı değil şeytan aklıdır.
Ailede var olan huzur ve mutluluğu kadın ve erkeği birbirine
düşman ederek bozmak…
Yapılmak istenen şey aynen budur.
Akıllı olup bu tuzağa düşmemek gerekiyor…