Kadın cinayetleri: Görmeli mi, susmalı mı?
Abone olBaşbakan Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu'nun 'kadına şiddet demek konuyu büyütüyor' sözleri, kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten grupların ve sosyal medya kullanıcılarının tepkisini çekti. İlhan Taşçı'nın haberi.
Tarsus'ta öldürülen Özgecan Aslan, kadına karşı şiddetle mücadelede simge isimlerden biri haline geldi.
Türkiye'de 2008 yılından bugüne kadar "kadın cinayetine" kurban gidenlerin sayısı 1331. Yalnızca bu yılın ilk 6 ayında öldürülen kadın sayısı 160.
Bu sayılar aslında yalnızca bir istatistiği değil, o
topraklardaki kültürü, kadına bakışı ve mümkünken yaşanmamış insan
öykülerini anlatıyor.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, binin üzerindeki ölümü "Görmeden, duymadan, konuşmadan geldiğimiz tablo bu" diye özetliyor. Gelincik Merkezi Başkanı avukatı Lale İncesu ise daha çok duyurmalı, daha çok tartışmalıyız görüşünde.
Siyasiler kadına nasıl bakıyor?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir" ifadeleri, yurtiçinde tartışma yarattığı kadar yabancı basında da geniş yer bulmuştu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle ilgili konuşurken, "Almanya'daki durumu hiç duymuyoruz ama Türkiye'dekini sağır sultan bile duyuyor" sözleri ses getirmişti. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise kadının kahkaha atmaması gerektiği görüşünü savunmuştu. Hepsi de kadın örgütlerince tepkiyle karşılanmıştı.
Davutoğlu, 'kadına şiddet demenin konuyu büyüttüğü' görüşünde.
Kadın konusunda son değerlendirme ise Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu'ndan geldi. Milliyet gazetesinde yayınlanan mülakatında Davutoğlu, şunları söyledi:
"Kadına şiddet demek konuyu büyütüyor, kadın cinayeti dedikçe cinayetler artıyor… İnsanlar arasındaki muhabbeti, merhameti, saygıyı arttırmaktır esas olan. Olumsuzu önde tutarak bu sorunu çözemeyeceğimizi aslında hepimiz görmüş olduk. Kadın cinayetleri dedikçe cinayetler neredeyse arttı, bana öyle geliyor. Aileden başlayarak, okullarımızda ve her bir kurumumuzda şiddetin önüne geçecek bir sisteme kavuşmamız lazım."
Sare Davutoğlu, Manisa'da hafta başında asma yaprağı toplamaya giderken geçirdikleri kazada yaşamını yitiren 13 işçi kadının ölümünü de "anne ölümü" olarak değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Bu yıl kaç kadın öldürüldü?
Sare Davutoğlu'nun büyütülen konu olarak nitelediği kadın cinayetlerine yalnızca bu yılın ilk 6.5 ayında 160 kurban verildi.
2014 yılında kadın cinayetine kurban gidenlerin sayısı kayıtlara 294 olarak geçti.
2008 yılından 2015'in ilk 6.5 ayına kadarki zaman diliminde ise 1331 kadın yaşamını yitirdi.
Cansu Kaya'nın cesedi Muğla'da kanala atılmış halde bulunmuştu.
'3 maymunu oynamayalım'
Türkiye'de Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı uygulamasını da yaşama geçiren Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, temel hedefin kadını yalnızca ailenin bir parçası yapmak olduğu görüşünde.
Kadını öne çıkaran değil, yalnızca tamamlayıcı bir unsur olarak gören bir anlayışın son yıllarda hızla geliştiğine işaret eden Güllü, "Onu anneliğiyle, kadınlığıyla, eşliğiyle ve evlatlığıyla… Bitti hepsi bu kadar. Onun ötesinde kadının tek başına yapabileceklerini, yeteneklerini görmezden gelen bir anlayış izleniyor" yorumunu yaptı.
Cinayet ve tacizler neden artıyor?
Bu anlayışın çok da başarılı olduğunu üzülerek dile getirdiğini aktaran Güllü, kadın ölümlerinin, cinsel tacizlerin, çocuk yaşta evliliklerin oranlarının artmasında kadını yok sayan yaklaşımın etkili olduğundan emin. Güllü, gelinen noktada duvara çarpılan son safhanın ise resmi nikahtan vazgeçilmesini gösteriyor. Anayasa Mahkemesi, imam nikahı kıymak için önce resmi nikah şartını ve cezasını kaldırmıştı.
Konuşulmasın, kimse hakkını aramasın
Güllü, kadına yönelik şiddet ve cinayetin neden apaçık konuşulmak ve tartışılmak istenmediğine ilişkin sorumuza, şu yorumlu yanıtı veriyor:
"Kadınların mücadele alanlarını görmek ve göstermek istemedikleri için. Kadınların cinayete kurban gitmesinin arkasında yatan asıl sebep bir şeylere itiraz etmeleri. İkincisi haklarını araması, üçüncüsü de hakimiyet kurmak. Üçü de toplumun kabul etmediği sanal ortamın yaratılmasından kaynaklanıyor. Perdenin arkasında bir şey var, ben görmüyorum. Başkalarına da göstermeyeceğim anlayışı. Böylece başkaları da hakkını arayamayacak. Dolayısıyla ortalık sanki güllük gülistanlıkmış gibi olacak."
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyon Genel Başkanı Canan Güllü, 3 maymunu oynayarak, konuşmayınca, görmeyince, duymayınca kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin yok olmayacağına dikkat çekiyor. Güllü, kadına yönelik esnek çalışma modeli, 3 çocuk yöntemiyle eve kapatılması ve kadını evde sigortalamanın şiddet ve cinayetlere çözüm olmayacağına, kadını kendi başına ayakları üzerinde durabileceği, gerektiğinde sorunlarını çözebilecek bir birey olarak kabul edilmesi gerektiği fikrini dile getiriyor.
Kadına şiddet ve kadın cinayetlerini görmezden gelerek, yok sayarak yapılmak istenenin altında yatanı "kadınlar kazanımlarından geriye giderken yeni bir tanımlama ve yeni bir yönetim şeklinin arayışı" olarak niteleyen Canan Güllü, bir türlü kadın ile erkeğin eşitliğine gelinememesinden yakındı.
Canan Güllü, kadının siyasetin ve dinin ana maddesi olarak görmekten de vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Daha çok duyurmalı, konuşmalı
Şiddet mağduru kadın ve çocuklara hukuki destek amacıyla Ankara Barosu bünyesinde kurulan Gelincik Merkezi Başkanı Avukat Lale İncesu, Sare Davutoğlu'nun değerlendirmelerinin, kadını ve kadının sorunlarını yok sayma anlayışı olduğunu iddia etti.
İncesu, erkek egemen bir anlayışın Başbakanın eşi tarafından dile getirildiğini, bunu kadın vekiller ve siyasetçilerin de yaptığını aktardı.
Kadına yönelik şiddet ve cinayetler sorgulanmayınca erkek egemen yapının değişmeyeceğini ve kalıcı olacağı uyarısında bulunan avukat İncesu, "Yapılanlar duyurulmayacak. Cezalar yok sayılacak. Böylece yanlışlar göze batmayacak. Tüm bunlar kadına zarar veren durumlar. Daha çok duyurulacak ki, oradaki savcı, hakim ona göre kendisini geliştirsin, yetiştirsin. Kol kırılır yen içinde kalır anlayışı tehlikeli. Olup bitenleri duyurursak, önlenir" görüşünü dile getirdi.