Kaddafi sonrası Libya'da ne olacak?
Abone olÖldürülen Muammer Kaddafi sonrası Libya'yı nasıl bir geleceğin beklediği merak konusu.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) Ortadoğu
Danışmanı ve Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veysel Ayhan, ''Kaddafi sonrası
dönemde Libya'nın istikrarlı bir yapıya kavuşması için öncelikli
olarak ABD, AB, Türkiye ve bölge ülkelerinin Libya'nın geçiş
süresinde de Libyalı gruplara verdiği desteği sürdürmeleri
gerekmektedir'' dedi.
Doç. Dr. Ayhan, ORSAM'ın Dış Politika Analizleri bölümü için kaleme
aldığı makalede, Kaddafi'nin öldürülmesiyle birlikte Libya'daki
geçici yönetimin ülkenin tek meşru otoritesi haline geldiğini
belirtti.
Geçiş yönetimine bağlı askeri unsurların Kaddafi kabilesinin
merkezi olan Sirte'de düzenledikleri zafer gösterilerinin, Libya'da
bir dönemin kapandığının net ifadesi olduğunu belirten Doç. Dr.
Ayhan, şunları kaydetti:
''Kaddafi'nin öldürülmesi ile birlikte Libya'da iç çatışmaların
kısa süre içerisinde son bulacağına dair güçlü bir algı
bulunmaktadır. Güneydeki Tuvariklerin dışında yeni iktidar
sahiplerine karşı direnebilecek güçlü bir yapının olmadığına dikkat
çekmek gerekir. Bu nedenle de kısa vadede çatışmaların son bulacağı
ileri sürülebilir. Bundan sonraki aşamada ise Libya'da nasıl bir
sürecin işleyeceği daha büyük bir önem kazanmaktadır.
Ülke yeni bir diktatörlüğe mi gidecektir yoksa demokratik sisteme
geçiş yönünde adımlar mı atılacaktır? Esasında tüm bunlar Libya'nın
yakın sürede cevaplayacağı sorulardır. Bununla birlikte Kaddafi
sonrası dönemde Libya'nın istikrarlı bir yapıya kavuşması için
öncelikli olarak ABD, AB, Türkiye ve bölge ülkelerinin Libya'nın
geçiş süresinde de Libyalı gruplara verdiği desteği sürdürmeleri
gerekmektedir. Ülkenin orta dönemde bir iç savaşın içine
sürüklenmemesi için Kaddafi'nin ardından yeni iktidar sahiplerinin
dışlayıcı ve ayrımcılığa dayanan bir anlayışla ülkeyi yönetmelerine
izin verilmemelidir. Eski iktidarı temsil eden toplumsal grupları
siyasal, ekonomik ve askeri sistemin dışına itmeye yönelik
girişimlerin önüne geçilmelidir.''
İKTİDAR PAYLAŞIMI ÖNEMLİ BİR KONU HALİNE
GELEBİLİR
İstikrarın önündeki en önemli ''tehditlerin'' başında, iktidarı ele
geçiren güçlerin, Kaddafi kabilesi başta olmak üzere ülkenin orta
ve güneyinde yer alan Kaddafi yanlısı grupları siyasal sistemin
dışına itme girişimleri olabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Ayhan,
şöyle devam etti:
''Bunun engellenmesinde NATO misyonu içinde yer alan devletlere
büyük bir sorumluluk düşmektedir. Aksi takdirde, ülkenin
demokrasiye geçişi yalnızca kağıt üzerinde gerçekleştirilmeye
çalışılan bir hedef olarak kalacaktır. İstikrarın önündeki ikinci
büyük sorun da iktidar paylaşımının yaşanması esnasında ortaya
çıkacak çatışmalardır. Hali hazırda iktidarın paylaşımında doğu ve
batılı kabileler arasında bir rekabet yaşanmaktadır. Siyaset
sahnesinde yer alan isimlerin önemli bir kısmının Kaddafi döneminde
de iktidarda olduklarına dikkat çekmemiz gerekir. Örneğin Adalet
Bakanlığı gibi ya da büyükelçilik gibi pozisyonlarda görev yapmış
birçok isim vardır.
Bu arada kabileler arası çekişmeler de yaşanacaktır. Örneğin
Tarhuna kabilesi Trablus'un denetimini doğudan gelen kabilelerle
paylaşmaya yanaşmadığı gibi diğer bölgelerden gelen savaşçıların da
Kaddafi sonrası kendi bölgelerine dönmeleri çağrısında bulunmuştur.
Dolayısıyla yeni dönemde iktidar paylaşımı önemli bir konu haline
gelebilir.''
Kaddafi'ye karşı ciddi bir savaş yürüten ve İslami hassasiyetlere
sahip olan bazı grupların yeni dönemde dinin toplumsal alandaki
görünürlüğünü artırma talepleri olacağına vurgu yapan Doç Dr.
Ayhan, ''Ayrıca yeni dönemde ülkenin idari ve siyasi yapının nasıl
şekilleneceği de ciddi şekilde tartışılacaktır. Güçlü bir başkanlık
sistemine karşı çıkılmaktadır çünkü bunun ülkede diktatörlüğe yol
açtığı ileri sürülmektedir. Bununla birlikte güçlü bir parlamenter
sistemin de tek parti diktatörülüğe yol açtığı belirtilmektedir''
dedi.