Kaçırıldı ama yinede Beşiktaştan vazgeçmedi
Abone olVedat Okyar, Beşiktaş Dergisi’nin 2001 yılının Kasım sayısı için kendisiyle yapılan röportajda futbola başlama hikayesini şöyle anlatıyordu.
Vedat Okyar, Beşiktaş Dergisi’nin 2001 yılının Kasım sayısı için
kendisiyle yapılan röportajda futbola başlama hikayesini şöyle
anlatıyordu:
“Bakırköy İlkokulu’nda seçmelere katıldım ve kazandım. Öyle
başladı. Çok da sevdiğim bir işti. Bakırköy’de, Yücespor’da
oynadım. Oradan, Selahattin Tortul ağabeyimizin girişimleri ile
Erdoğan Şenay ile birlikte Adalet Takımı’na transfer oldum.
Rahmetli babacığım (Rahmi Okyar) Bursaspor’un kurucularından.
Bursaspor’u kurunca, Bakırköy’ün dört oyuncusu ben, kaleci Turan,
Ersel, Tamer Bursa’ya gittik. Bursa’da iken Beşiktaş beni, ben
Beşiktaş’ı istiyordum.”
Kulüpten Tek Kuruş Almadan…
Vedat Okyar, ilk profesyonel deneyimini yaşadığı Bursaspor’da, kısa
zamanda takımın önemli oyuncularından birisi oldu. Teknik
kapasitesi, driplingleri ve oyun kuruculuktaki zekasıyla
yeşil-beyazlı takımın maestrosuydu. Bursa’da yetişmesine rağmen,
kendisinin de dile getirdiği gibi küçük yaştan beri gönül verdiği
Beşiktaş’ta oynamak istiyordu. Siyah-Beyaz formayı 1968 yılında
sırtına geçiren Vedat Okyar’ın Beşiktaş’a gelişinin de enteresan
bir hikayesi vardı: “Çok büyük hamleler yapan bir Eskişehir takımı
vardı. Amatör Milli Takım maçı için havaalanına indim, bavullarımı
bulamadım. Bavullarımı Eskişehirliler kaçırmış. Sonra da beni
kaçırdılar. İki gün Eskişehir’de kaldım. Rahmetli babacığımın Baba
Hakkı’ya bir sözü vardı. Bu nedenle hiçbir pazarlık yapılmadan
Beşiktaş’a geldim. Babam Beşiktaş’ın iki dönem Asbaşkanlığı’nı
yaptı. Allah rahmet eylesin, yattığı yerde rahat etsin. Beşiktaş’ta
parasız oynadım ama babamdan belki daha fazlasını aldım. En azından
Beşiktaş’a verdiğim hizmetin karşılığını para olarak almadım,
babacığımdan aldım.”
Koşulsuz Dürüstlük
Öyle bir sevgisi, saygısı vardı ki Beşiktaş formasına, onu giydiği
her anında yakıştı Siyah-Beyaz’a. Yine böyle maçlardan birinde
hakemin tartışmalı bir pozisyon sonrasında yanına gidip “Tekme
attın mı?” diye sorması üzerine, “Evet” diye cevap vererek sahayı
terk etmek zorunda kalmasının açıklamasını şöyle yapardı Vedat Abi:
“Hakeme Beşiktaş formasıyla yalan mı söyleyecektim
utanmadan?”...
41 Yaşına Kadar Futbol Oynadı
1968 ile 1978 yılları arasında yer aldığı Beşiktaş Futbol
Takımı’nda 253 maçta oynadı. Tekniğe dayalı futbol kariyeri boyunca
hiç sakatlık yaşamadı. Zaman zaman Milli Takım’da da yer aldı.
Elbette yüzlerce maçın hepsinin onun için ayrı bir önemi vardı. Ama
biri vardı ki, yıllarca unutamadığı gibi, defalarca da rüyalarına
girdi: “Trabzonspor’la oynadığımız bir kupa maçıydı. İlk maçı 1-0
kaybetmiştik, turu geçmemiz için burada 2-0 kazanmamız gerekiyor.
1-0 öndeyiz ve penaltı kaçırdım. Sonra Lütfü golü attı ve turu
geçtik. Golü atınca Lütfü’nün sevinçten kulağını ısırdım. Maçtan
sonra da hastaneye götürdüm.”
Çok iyi bir penaltıcı olan Vedat Okyar, Bursaspor ve Beşiktaş’ta
kullandığı 43 penaltıdan 42’sini gole çevirerek, bu konudaki
ustalığını gösterdi. Zaten Trabzonspor maçında kaçırdığı penaltıdan
sonra, bir daha penaltı kullanmaya tövbe etti.
Kısa fasıllarla Diyarbakırspor ve Karagümrük takımlarında da top
koşturduktan sonra 42 yaşında futbolu bırakıp, babasının mesleğini
yapmaya başladı. 1980’li yılların sonuna doğru futbol yazarlığına
başladı ve yaptığı muhteşem yorumlarla, kendine has üslubuyla spor
basınının vazgeçilmez bir parçası oldu.
Son Yolculuğuna Mutlu Çıktı
Vedat Okyar, şöyle anlatmıştı şampiyonluk sevincini; “Tedavi
sürecime inanılmaz bir etkisi oldu. Beni moral olarak ayakta tutan
en büyük şeylerden biri. Şampiyonluk görüntülerini televizyondan
izledim. İlaç gibi geldi. Beşiktaş; Fenerbahçe’yi yenip Türkiye
Kupası’nı, Galatasaray’ı yenip Süper Lig’i kazandı. Daha ne olsun.
Lig tarihinde kazanılan birçok eğri büğrü şampiyonluk var. Ama
ikinci yarıdan itibaren bunu haketti. Çok yakıştı
Beşiktaş’a...”
İşte öyle bir Beşiktaşlı’ydı o... Taraftarın “Bugün dost
yaralanmış, yine gönlüm hoş değil” pankartıyla gösterdiği vefayı da
gözleri dolarak karşılamıştı; “Pankartı görünce çok duygulandım.
Zaten oğlum da hemen aradı beni bunu söylemek için. Beşiktaş’ta
forma giyen futbolcuların hepsinin bu vefayı anlamaları lazım. Her
zaman söylerim; benim en yakın akrabalarım Beşiktaş
taraftarlarıdır, öz akrabalarım değil...”