Kaçıranlar Polat Alemdar hayranı çıktı
Abone olLübnan'da kaçırılan pilot Murat Akpınar, 71 günlük esareti anlattı.
Beyrut'ta kaçırıldıktan sonra 71 gün sonra Türkiye'ye
getirilen pilot Murat Akpınar, esaret günlerini anlattı. Kurtlar
Vadisi'nin efsane karakteri Polat Alemdar'ın Lübnan'da Murat
Alemdar olarak tanındığını söyleyen Akpınar, kaçıranların
kendilerine Murat Alemdar olarak seslendiklerini anlattı. İşte Türk
pilotların Amerikan filmlerini aratmayacak esaret
öyküsü;
Yaklaşık 2,5 ay süren esaretten sonra Türkiye'ye dönen Türk
pilotlardan Murat Akpınar basın toplantısında yaşadıklarını
anlattı. Kendilerini kaçıranların günlerce prova yaptığını ve
toplam 90 saniyede kaçırıldıklarını ifade eden Akpınar,
yaşadıklarının Amerikan filmlerine taş çıkartır cinsten olduğunu
söyledi. Kaçırıldıktan sonra önce köye götürüldüklerini ve burada
odaya kilitli halde bir hafta tutulduklarını ifade eden Akpınar
yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
'GÖZLERİMİZ BANDAJLI 8 KERE YERİMİZ
DEĞİŞTİRİLDİ'
Önceliğimiz hayatta kalmaktı. Yaptıklarının yanlış olduğunu söyledik. Bize karşı asla şiddet uygulamadılar. Gözlerimiz bandajlı 8 kere yerimiz değiştirildi. Her sabah döneceğiz diyerek uyandık. Başbakan'ın karşılaması sürpriz oldu.
'BİRAZ ARAPÇA ÖĞRENDİK'
Biraz Arapça öğrendik. Bizi kaçıranlar ailelerimizden özür
diledi. Mümkün olduğu kadar iyi ilişkiler kurduk. Burada nasıl
karşılandıysak, oradan da öyle uğurlandık.''
'KENDİMİZE BAZI KARARLAR ALDIK'
Orada kendi kendimize bazı kararlar aldık. Birinci kural
hayatta kalacağız, ikinci kural sağlıklı olacağız, üçüncü kural
mental olarak da sağlıklı kalacağız dördüncü kural ise bu üç kuralı
değiştirmeyeceğiz idi. Babalarını kurtarmanın peşindeydiler... Bana
bir laf söyledi oradakilerden biri hoşuma gitti, 'Aslanlar
yalnız yaşar kendi vatanlarında yaşarlar ve kendi topraklarında
ölürler. Benim babam ne bir tilki ne de bir çakal.'
'ONLAR DAHA STRESLİYDİ'
O insanlar bizleri ve Türk insanını seviyorlar. Onlar bizden daha fazla stresteydiler. Şu anda beni izliyorlar. Çünkü demişlerdi ‘seni izleyeceğiz’ diye. İnşallah bundan sonra bayramlar herkesin kendi evinde aslanlar gibi geçer. İlk bir hafta şokla geçti. Kendi kendimize planlar yaptık.
Beni en çok üzen bu süre içinde ailemle hiç görüşememem oldu.
Her sabah döneceğiz düşüncesiyle kalktık. Sağ olsun Genelkurmay
Başkanımız aradılar. Dışişleri Bakanımız daha Lübnan’dayken aradı
konuştuk.
'BAŞBAKAN'IN KARŞILAMASI SÜRPRİZ OLDU'
Dışişleri Bakanımız eşimin ne kadar metanetli olduğunu söyledi. Onu biliyordum zaten üç erkek annesi olmak kolay değil. Başbakanımızın bizi karşılaması çok sürpriz oldu. Mutlu olduk gururlandık. Güçlü ülke böyle bir ülke olması lazım. Kısa sürede bir şeyleri yapmaya çalışmak bazı şeylere zorlayabilir insanları. Uzun oldu ama şimdi buradayız.
Burada nasıl karşılandıysam ağlanarak, buraya gelirken de
büyük bir camia ağlayarak bizi gönderdi. Hem insanlara karşı
kırgınlığım var ama orada çok büyük bir aile de var. Yemek
konusunda orada bir bayan olmadığı için hiçbirisi de yemek yapmayı
bilmediği için uzun süre onların dışarıdan getirdiği şeylerle idare
ettik.
'HAFTANIN 6 GÜNÜ TAVUK YİYEREK GEÇTİ'
Haftanın 6 günü tavuk yiyerek geçti. Bulunduğumuz bölgede çok
fazla bir alternatif söz konusu değildi. Yetmiş yaşındaki bir
amcanın eşi bize bamya yaptı. Son on beş günümüz muhteşem geçti.
Ama ondan öncekileri Allah düşmanıma vermesin. ‘Bizim
adımıza ailenden özür dile’ dediler…
'İLK UÇUŞUMU LÜBNAN'A YAPABİLİRİM'
Dün gece uyuyamadım. Önce yatağı yadırgadım. Ortamı
yadırgadım. Gürültü patırtı silah sesleri oluyordu orada... Alışmak
biraz zaman alacak gibi. Vatanımda olduğum için çok mutluyum. Allah
kimseyi vatanından uzakta esir bırakmasın. Ben hava kuvvetlerinden
geliyorum. Bir gün önce arkadaşımızı şehit verirdik. Ertesi gün
aynı uçakla göreve çıkardık. İlk uçuşumu bile Lübnan’a yapabilirim.
Benim için sorun değil.
'BİZİ MURAT ALEMDAR DİYE ÇAĞIRIYORLARDI'
Onlar bizi Murat Alemdar diye çağırdılar çünkü Polat
Alemdar’ın ismi Murat Alemdar’mış orada öğrendik. Birazdan
kurbanlarımızı keseceğiz. Adaklarım var. Ayrıca dokuz tane daha
keseceğim.
Biz gelirken o kadar bizi severek gönderdiler ki. Burada nasıl
karşılandıysak oradan da aynı şekilde uğurlandık. Yetmiş beş
yaşındaki adam elime sarıldı ağladı, özür diledi. 'Biz kardeşiz'
dedim onlara. Kardeş olarak kalmaya da devam edeceğiz.''