Ortalık toz duman, siyaset cemaat birbirinin üzerinde tepine
dursun, muhalefet kış uykusuna erken girmiş duruyor.
Dört silahşor dağılmış asrın proje adamı dünya lideri sonunda
yalnız ve her şey tam istediği gibi,
Niyeti varmaya çalıştığı sonuç aslında yıllardır hepimizin
istediği şeyler, şikâyet ettiğimiz her alanda yenilikler yapmadı
değil, ama bir şeyler eksik gidiyor, sunum eksiği var sanki bu
işte.
Barış süreci elçileri Diyarbakır daydı, sanatçısı, yasaklısı,14
bakanda vardı gecikmeli düğün merasiminde.300 evlenmişin nikâhı
kıyıldı, bazılarının da içi.
Ruhsuz, tatsız tuzsuz bir düğündü
Davetlilerde biraz tutuktu sanki
Kameramanlar çektiklerini yeterince yayınlayamadılar.
Kaçan kızın düğünü kadar sönük geçti, bir o kadar da korku vardı
havada birileri birilerinden çekiniyordu. Salona pek davetli
gelmemişti belikli düğün sahibinin kim olduğu pek anlaşılamamış
tı.
Kimin kimi davet ettiği belli değildi, gönülsüz düğün
evinde ev sahibi seçilemedi
Oysaki pekte heyecanla hazırlanmıştılar çığırtkanlar günlerce
çığırmıştı tarafları seven her kesi
Düğüne sanatçılarda çağrılmış, biri kız tarafının diğeri yine
anlaşılmadı kimin getirdiğini. Sesleri pek güzel çıkmadaki
söylediklerinden çok resimleri vardı her yerde.
Kimsenin olup bitene mana çıkarmasını beklemiyorum. Ama
izlediğim diyaloglar görüntüler, beni kendime yalanlıyor. Hiç
görmemişim yaşamamışım, bu ülkede hiçbir şey olmamış sadece, sorun
askerdeymiş, dağdaki de o, savaşanda oymuş gibi. Askerin
hatalarından kendi yanlışına doğru aramak safdil düşünce ürünü
kendini kandırma çabasıdır.
Merak ediyorum başbakanın Diyarbakır çıkarması yaparken sn
cumhurbaşkanı Abdullah gül yaşanan ları nasıl yorumlamıştır,
düşüncesi nedir, ben anlayamadım hatta fikrim bile yok. O gün
nerdeydi ve ne yapıyordu oda muamma.
Ayrıca sn Bülent arınc ın tırıs tırıs Diyarbakır a gitmesini de
anlamadım. tırstı mı, duruşu neden bir anda yumuşadı, onun
gitmesiyle kime nasıl bir mesaj çıkarabiliriz oda
bilinmeyenlerden
Başbakanın bdp havarisiyle muhabbeti siyaseten mi?
yoksa gönülden mi oda pek anlaşılmadı.
Ogün Kırmızıçizgisi pembe olup silindi, kuzey ırakta bir devlet
kurdurmayız derken bu gün Kürdistan diyeceğini pek hesaplayamamıştı
sanırım,
Bir bağlantıda gördüğüm resimde boynuna geçirilen doğunun
sözüm ona geleneksel erkek örtüsü poşunun altındaki pkk bayrağının
farkında mıydı yoksa kendine ihanet mi ediyordu oda
bilinmeyen(resim fotomontajda olabilir)
Ülkenin nasıl bir kaos ve savaşın içine sürüklediğinin de
farkında değil, barış hepimizin isteği kan, göz yaşı hastalıklı
ruhların talebidir, ancak barış iki taraflı olan bir anlaşmadır,
oysaki taraflar birbirine güveni bırakın, aynı dilden
konuşmuyor.
Keşke niyeti gerçek olsa ama başbakanın niyetini
kestiremiyorum,
Niyeti 7 bölgeli federasyon mu?
Niyeti federasyon sonrası başkanlık mı?
Yoruldu siyaseti bırakıp vakıf işlerine mi adayacak kendini
Ya da jübilesi cumhurbaşkanlığımı?
Yaşananlar çok kişinin kafasını karıştırmaya yetmiştir. Yerel
seçimler öncesi oy hesabını düşündüğünü sanmam, öyle bir derdi
olsaydı akil yoldaşlarını dinlerdi. Anlamadığım muhatapları
gerçekten samimi barış sürecinde ülke bütünlüğü sağlanacakta biz
çok mu kötü niyetliyiz, savaşı, terörü hayat biçimi yaptık.
Ama tek bildiğim sn Erdoğan gelecekteki siyasi hedeflerini çok
zora sokuyor, analiz ve tahlilleri tarihten ders almamış sübjektif
gerçekler kadar sabit. Halka, Türk toplumuna çok uzak olduğu, ne
kadar tekil ve uzak yaşadığını, attığı her adımda anlamak çok zor
olmasa gerek,
Ha bu arada muhalefette çok temkinli, CHP suskun MHP şöyle bir
gazını aldı yalandan seçmeninin. Eğer başbakan tarih yazacaksa,
umut etmeliyiz ki tarih birkaç yılda yağmurdan akan mürekkep gibi
akmasın yerlere.
Sadece öteleniyor, halı altına sürükleniyor hayatımız….