Kabusun ardından KOMİSER çıktı
Abone olAvukat baba evli ve bir çocuğu olan kızını koruması için dostu polisten yardım ister.Ama...
Avukat Mehmet Oktar Aykut, cep telefonundan tehdit mesajları
alan evli ve bir çocuğu olan kızı Esra Yıldız"ı koruması için yakın
dostu başkomiser Halil İbrahim Bolat"tan yardım istedi. Ancak olayı
araştıran baba, tehditlerin kızını emanet ettiği Bolat"tan
geldiğini saptadı. Savcılık, Bolat hakkında 8 yıla kadar hapis
istemiyle dava açtı.
YARGITAY 8. Ceza Dairesi Hákimi Ayşe Serpil Aykut ve avukat eşi
Mehmet Oktar Aykut, kızları Esra Yıldız"a tehdit mesajları gelince
aile dostları olan TEM başkomiseri Halil İbrahim Bolat"tan
kızlarını korumasını istediler. Ancak avukat baba Aykut"un
araştırmaları, tehdit olayının baş zanlısının dostları Bolat"ın ta
kendisi olduğunu ortaya çıkarınca şoke oldular.
SENİ İZLİYORUM
Aykut Ailesi"nin yaşamı, 3 Ekim 2005"de 29 yaşındaki kızları
Esra"ya çekilen tehdit ve taciz dolu mesajlarla kábusa döndü.
Mesajları atan kişi, Esra"yı sürekli izlediğini, küçük kızına zarar
verebileceğini söylüyordu. Genç kadına gelen mesajların bazıları
şöyleydi: "Uyu artık Esra, tam karşında seni izliyorum", "Babanlar
uyumuş olmalı. Işıkları yanmıyor, çok iyi bil ki sen ve baban
çocuğuna hasret kalacaksınız", "Yarın seni gölge gibi izleyeceğim,
belki fırsat bulunca tanışırız, ancak hoşuna gitmez."
BOLAT"TAN YARDIM
Savcılığa başvuran aile, kendilerini güvende hissedebilmek için de
çareyi sık sık görüştükleri aile dostları Bolat"tan yardım
istemekte buldu. Baba Aykut, kızına moral vermeleri için Bolat"tan
bir süre evlerinin çevresini gözetlemesini ve kızına göz kulak
olmasını istedi. Bolat da bunu kabul etti. Esra Yıldız, bir hafta
boyunca işe Bolat ve koruma polislerinin eşliğinde gitti.
BABA ARAŞTIRDI
Baba Aykut, bir yandan olayı araştırmayı sürdürdü. Önce telefon
numarasının kime kayıtlı olduğunu buldu. Kayıtlarda nüfus cüzdanı
fotokopisi olan kişi, A.Ç. adında bir işçiydi. Aykut, A.Ç"nin
kimlikte fotoğrafı olan kişi olmadığını gördü. A.Ç."nin
anlattıkları ilginçti:
"2001"de üvey erkek kardeşim gözaltına alınmıştı. Karakolda
kimliklerimizi aldılar. Sonra bana kimliğimi vermediler, kimliğimin
kardeşimin belgeleriyle yanlışlıkla gittiğini söylediler. İki ay
sonra Ankara Terörle Mücadele Şubesi"nden (TEM) aradılar ve
kimliğimin orada olduğunu, almamı söylediler. Ben gidip alamadım,
kimliğimin hálá TEM"de olması gerekir."
TÜM KAPILAR BOLAT"A
Avukat Aykut, araştırmalarına devam etti ve ikinci bir isme daha
ulaştı. Ulaşılan kişi, mesajların çekildiği telefona takıldığı
tespit edilen başka bir sim kartın sahibi görünen, M.Ş. adında 22
yaşındaki bir kadındı. M.Ş."yi de bulan Aykut iyice şaşkına döndü.
M.Ş. ifadesinde "Bu hattı 2 yıldır kullanmıyorum. Ben bu sim
kartımı 28 Eylül 2005"ten önce TEM"de görevli Başkomiser Halil
İbrahim Bolat"a vermiştim" dedi. Aykut, tüm delillerini savcılığa
sundu. Dosyayı inceleyen ve Bolat"ın 8 yıl hapsini talep eden
savcılık, iddianamesinde olayın şöyle geliştiğini ileri sürdü:
"Olay tarihlerinde sanığın, müştekilere telefon rahatsızlığından
dolayı yardım ediyormuş pozisyonunda bulunarak, onlarla ilgilendiği
fakat bir taraftan da M.Ş."nin ve A.Ç."nin adına telefonlarla
şikayetçilere hakaret, tehdit içeren mesajlar çekerek atılı suçu
işlediği kanısına ulaşılmıştır."
BOLAT: BEN YAPMADIM
Hákim önüne çıkan Bolat ise ilk duruşmada tüm suçlamaları reddetti.
Son atamalarla Hakkári"ye tayin edildiği öğrenilen Bolat, "M.Ş"den
sim kart almadım. A.Ç."nin kimlik fotokopisi, TEM"e gelmişti ama bu
fotokopi kullanılarak herhangi bir telefon alınmadı" dedi.
AYKUT: NEDENİNİ BİLMİYORUZ
Duruşmaya zarar gören sıfatıyla katılan baba Aykut ve kızı Esra ise
Bolat"ın muhtemel suçu neden işlemiş olabileceğini bilmediklerini
söylediler. Aykut, Bolat"la hiçbir husumeti olmadığını, hatta
zamanında çok iyiliklerini gördüğü için bu duruma anlam
veremediğini, ancak delillerin Bolat"ı göstermesi üzerine şikayetçi
olduklarını söyledi. Davayı gören Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi
duruşmayı tanık olarak gösterilen A.Ç. ve E.Ş."nin de dinlenmesi
için erteledi.
Psikolojik işkence
TEHDİT mesajları alan Esra Yıldız bir kamu kurumunda çalışıyor, 22
aylık bir kız çocuğu sahibi olan Yıldız"ın bebeği, tehdit mesajları
geldiği sırada henüz 13 aylıktı. İşletmeci olan eşi Ukrayna"da
çalıştığından Yıldız çoğunlukla ailesiyle birlikte kalıyor.
Hakkında tehditten dava açılan 34 yaşındaki Bolat ise evli ve 3
çocuklu.
Esra Yıldız olayla ilgili savcılığa verdiği şikayet dilekçesinde de
şu sözlere yer verdi:
"Bolat, bana ve aileme olmadık sıkıntılar ve işkenceler
yaşatmıştır. Halbuki bu şahıs, evimize girip çıkan sanki bize
yardımcı oluyormuş gibi davranıp aile sırlarımıza vakıf olan bir
kişiydi. Bize bu şekilde manevi zarar vermesinin amacı ne hiç
anlayamıyorum. Mesajlardan görüleceği gibi "Çocuğunu
göremeyeceksin" gibi mesajlarla bana ağır işkence yaptı. Çocuğumu
kaçırıp şantaj mı yapacaktı hiç bilmiyorum?"
"Fidye" filmindeki gibi
ANKARA"da gerçekleşen olay akıllara, Ron Howard"ın yönettiği ve Mel
Gibson"un rol aldığı 1996 yapımı Ransom (Fidye) filmini getirdi.
Filmin konusu şöyleydi: Tom Mulden (Mel Gibson), güzel karısı Kate
(Rene Russo) ve sevimli oğlu Sean (Brawley Nolte) ile mutlu bir
yaşam süren, görkemli bir iş merkezi ve sosyetede kıskanılacak bir
konuma sahip olan, basının yakından takip ettiği zengin bir
adamdır. Oğlu kaçırılmıştır ve kaçıranlar kendisinden yüklü fidye
istemektedir. Tom FBI "ın kurtarma operasyonları başarısızlıkla
sonuçlanınca oğlunu kendisi kurtarmaya karar verir ve televizyona
çıkarak fidyecilerin kendisinden istedikleri 2 milyon doları onlara
vermeyeceğini, parayı oğlunu kaçıranı bulana vereceğini söyler.
Ancak filmin sonunda anlaşılır ki, oğlunu kaçıran çetenin başında,
olayı çözmesi için görevlendirilen polis müfettişi rolünü
canlandıran Gary Sinise vardır.
Kaynak:Hürriyet