Kabinede revizyon isteği
Abone olErdoğan, MÜSİAD Yönetim Kurulu'nu kabul etti. Toplantıda MÜSİAD heyeti Erdoğan'dan kabine revizyonu istedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD Yönetim Kurulu
Başkanı Ömer Cihat Vardan'ı ve beraberindeki heyeti kabul etti.
MÜSİAD heyeti, Başbakan Erdoğan'a 'Kriz ortamında ekonominin
sağlamlaştırılması için değerlendirme ve öneriler' başlığı altında
bir rapor sundu.
Raporda, AK Parti hakkında açılan kapatma davası sonrasında yeni belirsizliklere mahal verilmemesi gerektiğine işaret edilerek, "Ekonomide ve genel olarak yönetişimde yeni beklentiler oluşturulmalıdır. Bu meyanda beklenti dahiline giren kabine revizyonu ile tutarlı ve somut bir reform takvimi açıklaması anlamlı olabilir. Muhtemel bir kabine revizyonu durumunda, ilgili birtakım bakanlıklara üretim, Ar-Ge, Ür-Ge alanlarını yakından bilen, ürerimden gelen mühendislerin atanması çok faydalı olacaktır. Böylece 'ekonomi ağırlıklı olarak parasal ve mali politikalarla idare ediliyor, somut bir üretim vizyon ve stratejisi eksik' şeklindeki bazı eleştirilerin önüne geçilecektir." ifadesi kullanıldı.
Türkiye'yi tehdit eden dışarıdaki belirsizlik, iki koldan derinleştiğine vurgulanan raporda, dış belirsizliğin bir ayağında küresel finansal krizi, diğer ayağında ise tümüyle Türkiye çevresinde derinleşmekte olan küresel güç mücadelesinin olduğu vurgulandı. Türkiye, yaşanan küresel bozulma ortamında yoluna yüksek cari açık, enflasyon, faiz, işsizlik ve düşük büyüme gibi bir dizi sıkıntılar içinde bulunduğu belirtilen raporda, "Yüksek girdi maliyetleri, kurun düzeyi ve istikrarsızlığı, verimlilikteki yavaşlama, endüstriler düzeyinde devam eden yenilikçilik ve ürün çeşitliliğindeki kısırlık, şirketlerin kurumsal ve yapısal sorunları nedeniyle Türkiye rekabette zorlanmaktadır. Bu sorunların bir çoğu dünyanın da boğuştuğu türdendir. "denildi.
"KRİZDEN GÜÇLENEREK ÇIKABİLİRİZ"
İçinde bulunulan krizden Türkiye'nin daha da güçlenerek çıkması için uygun yeterli nedenin olduğu vurgulanan Raporda, şu görüşlere yer verildi: "Bu bağlamda uzun vadeli hedefler sektirilmeden, kısa vadeli kriz yönetimi unsurları ön plana çıkmaktadır. Hükümet kanadında daha çok iyi yönetişim, katılımcılık, istişare mekanizmasının daha etkin olarak çalıştırılması ve siyasi unsurlar öne çıkarken, özel kesimde risk idaresi, şirket yönetiminde kalitenin artırılması, yeni döneme dair farkındalık çalışmalarının takip edilmesi gereği, ürün yelpazesini geliştirmek ve kazein gibi unsurlar öne çıkmaktadır. "
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumunun analizine de yer verilen raporda, yılın tamamında büyümenin yüzde 4'ü yakalamasının zor olduğuna ifade edildi. Raporda, yavaşlayan yabancı sermaye girişleririn carı açık ve şirketlerin finansmanı açısından risk oluşturduğu vurgulandı.
AK Parti hakkında açılan kapat davası sonrasında yeni iç belirsizliklere mahal verilmemesi istenen Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Ekonomide ve genel olarak yönetişimde yeni beklentiler oluşturulmalıdır. Bu meyanda beklenti dahiline giren kabine revizyonu ile tutarlı ve somut bir reform takvimi açıklaması anlamlı olabilir. Muhtemel bir kabine revizyonu durumunda, ilgili birtakım bakanlıklara üretim, Ar-Ge, Ür-Ge alanlarını yakından bilen, ürerimden gelen mühendislerin atanması çok faydalı olacaktır. Böylece "ekonomi ağırlıklı olarak parasal ve mali politikalarla idare ediliyor, somut bir üretim vizyon ve stratejisi eksik" şeklindeki bazı eleştirilerin önüne geçilecektir. "
YOLSUZLUKLARIN ÜZERİNE GİDİN
Hükümetin AB'ye üyelik sürecine odaklanması da istenen raporda, sivil toplumun çeşitli paydaşlarıyla birlikte katılımcı ortak istişare ortamlarının hayata geçirilmesi istendi. Raporda, yolsuzluk çevresindeki hassasiyetlerin üzerine daha etkin ve açık yüreklilikle gidilmesi ve 2B yasasının yeniden gündeme alınması gerekli olduğu vurgulandı.
Kapsamlı bir vergi reformu ile özellikle KOBİ'lerin muhatap olduğu vergi sayısının makul düzeye indirilmesi gerektiğine işaret edilen raporda, özel sektörün kamu ile ilişkilerini karşılıklı güven unsuru üzerine inşa edecek mekanizmalara ağırlık verilmesinin gerekli olduğu vurgulandı.
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri, enerji ve gıda alanlarındaki darboğazlar geleceğin ciddi sorunlar olduğu ifade edilen raporda, Türkiye'nin küresel serbest ticaret rejiminde meydana gelebilecek ani kopmaların ilave olması durumunda enerji darboğazına girebileceği uyarısında bulunuldu. Hükümetin enerji piyasası serbestîsinden yatırımları çekmek için gerçekleştirdiği bir dizi hamle takdire şayan olduğu kaydedildi.
Cari açığın büyük oranda dış ticaret açıklarından oluştuğuna işaret edilen raporda, yabancı sermayeli kuruluşlarun ithalatı ve kullandıkları dış kaynaklar ile cari açığı tetiklediklerine işaret edildi. Yerli girdinin artırılması için sektörler bazında bir çalışma yapılarak yabancı sermayeli şirketlerin aradığı girdi kalitesi ve fiyatının tutturulması yolunda özel bir çalışma yapılması istendi.
"GELENEKSEL SEKTÖRLERE DESTEK VERİLSİN"
Geleneksel rektörlere önem verilmesi gerekliliği vurgulanan raporda, şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'nin geleneksek sektörleri hala en yüksek döviz girdisi elde ettiğimiz sektörlerdir. Bu sektörlerin küresel rekabette gözden çıkartılması değil, yüksek katma değer ve modern bir yapılanma yönünde dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu meyanda son çıkartılan ve 2009 başında uygulamaya konulacak olan tekstil, hazır giyim ve deri sektörlerine yönelik Stratejik Eylem Planı son derece isabetli ve zamanlıdır. Ancak teşvikin süresisin beş yıldan on yıla çıkartılması uygulamanın etkinliğin artıracaktır. Ayrıca taşınanlardan belli istihdamı oranını (30 kişi) yakalayanlar, yarattığı katma eğrin kalitesine bakılmadan sadece istihdam nedeniyle teşvik edilmelidir. İlaveten Doğu ve Güneydoğuya taşınmadan bulunduğu yerde devam etmek isteyenlere yönelik olarak yüksek katma değerli olan proje bazlı çalışmaların etkinlikle desteklenmelidir."
Raporda, AK Parti hakkında açılan kapatma davası sonrasında yeni belirsizliklere mahal verilmemesi gerektiğine işaret edilerek, "Ekonomide ve genel olarak yönetişimde yeni beklentiler oluşturulmalıdır. Bu meyanda beklenti dahiline giren kabine revizyonu ile tutarlı ve somut bir reform takvimi açıklaması anlamlı olabilir. Muhtemel bir kabine revizyonu durumunda, ilgili birtakım bakanlıklara üretim, Ar-Ge, Ür-Ge alanlarını yakından bilen, ürerimden gelen mühendislerin atanması çok faydalı olacaktır. Böylece 'ekonomi ağırlıklı olarak parasal ve mali politikalarla idare ediliyor, somut bir üretim vizyon ve stratejisi eksik' şeklindeki bazı eleştirilerin önüne geçilecektir." ifadesi kullanıldı.
Türkiye'yi tehdit eden dışarıdaki belirsizlik, iki koldan derinleştiğine vurgulanan raporda, dış belirsizliğin bir ayağında küresel finansal krizi, diğer ayağında ise tümüyle Türkiye çevresinde derinleşmekte olan küresel güç mücadelesinin olduğu vurgulandı. Türkiye, yaşanan küresel bozulma ortamında yoluna yüksek cari açık, enflasyon, faiz, işsizlik ve düşük büyüme gibi bir dizi sıkıntılar içinde bulunduğu belirtilen raporda, "Yüksek girdi maliyetleri, kurun düzeyi ve istikrarsızlığı, verimlilikteki yavaşlama, endüstriler düzeyinde devam eden yenilikçilik ve ürün çeşitliliğindeki kısırlık, şirketlerin kurumsal ve yapısal sorunları nedeniyle Türkiye rekabette zorlanmaktadır. Bu sorunların bir çoğu dünyanın da boğuştuğu türdendir. "denildi.
"KRİZDEN GÜÇLENEREK ÇIKABİLİRİZ"
İçinde bulunulan krizden Türkiye'nin daha da güçlenerek çıkması için uygun yeterli nedenin olduğu vurgulanan Raporda, şu görüşlere yer verildi: "Bu bağlamda uzun vadeli hedefler sektirilmeden, kısa vadeli kriz yönetimi unsurları ön plana çıkmaktadır. Hükümet kanadında daha çok iyi yönetişim, katılımcılık, istişare mekanizmasının daha etkin olarak çalıştırılması ve siyasi unsurlar öne çıkarken, özel kesimde risk idaresi, şirket yönetiminde kalitenin artırılması, yeni döneme dair farkındalık çalışmalarının takip edilmesi gereği, ürün yelpazesini geliştirmek ve kazein gibi unsurlar öne çıkmaktadır. "
Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumunun analizine de yer verilen raporda, yılın tamamında büyümenin yüzde 4'ü yakalamasının zor olduğuna ifade edildi. Raporda, yavaşlayan yabancı sermaye girişleririn carı açık ve şirketlerin finansmanı açısından risk oluşturduğu vurgulandı.
AK Parti hakkında açılan kapat davası sonrasında yeni iç belirsizliklere mahal verilmemesi istenen Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Ekonomide ve genel olarak yönetişimde yeni beklentiler oluşturulmalıdır. Bu meyanda beklenti dahiline giren kabine revizyonu ile tutarlı ve somut bir reform takvimi açıklaması anlamlı olabilir. Muhtemel bir kabine revizyonu durumunda, ilgili birtakım bakanlıklara üretim, Ar-Ge, Ür-Ge alanlarını yakından bilen, ürerimden gelen mühendislerin atanması çok faydalı olacaktır. Böylece "ekonomi ağırlıklı olarak parasal ve mali politikalarla idare ediliyor, somut bir üretim vizyon ve stratejisi eksik" şeklindeki bazı eleştirilerin önüne geçilecektir. "
YOLSUZLUKLARIN ÜZERİNE GİDİN
Hükümetin AB'ye üyelik sürecine odaklanması da istenen raporda, sivil toplumun çeşitli paydaşlarıyla birlikte katılımcı ortak istişare ortamlarının hayata geçirilmesi istendi. Raporda, yolsuzluk çevresindeki hassasiyetlerin üzerine daha etkin ve açık yüreklilikle gidilmesi ve 2B yasasının yeniden gündeme alınması gerekli olduğu vurgulandı.
Kapsamlı bir vergi reformu ile özellikle KOBİ'lerin muhatap olduğu vergi sayısının makul düzeye indirilmesi gerektiğine işaret edilen raporda, özel sektörün kamu ile ilişkilerini karşılıklı güven unsuru üzerine inşa edecek mekanizmalara ağırlık verilmesinin gerekli olduğu vurgulandı.
Küresel ısınma, iklim değişiklikleri, enerji ve gıda alanlarındaki darboğazlar geleceğin ciddi sorunlar olduğu ifade edilen raporda, Türkiye'nin küresel serbest ticaret rejiminde meydana gelebilecek ani kopmaların ilave olması durumunda enerji darboğazına girebileceği uyarısında bulunuldu. Hükümetin enerji piyasası serbestîsinden yatırımları çekmek için gerçekleştirdiği bir dizi hamle takdire şayan olduğu kaydedildi.
Cari açığın büyük oranda dış ticaret açıklarından oluştuğuna işaret edilen raporda, yabancı sermayeli kuruluşlarun ithalatı ve kullandıkları dış kaynaklar ile cari açığı tetiklediklerine işaret edildi. Yerli girdinin artırılması için sektörler bazında bir çalışma yapılarak yabancı sermayeli şirketlerin aradığı girdi kalitesi ve fiyatının tutturulması yolunda özel bir çalışma yapılması istendi.
"GELENEKSEL SEKTÖRLERE DESTEK VERİLSİN"
Geleneksel rektörlere önem verilmesi gerekliliği vurgulanan raporda, şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'nin geleneksek sektörleri hala en yüksek döviz girdisi elde ettiğimiz sektörlerdir. Bu sektörlerin küresel rekabette gözden çıkartılması değil, yüksek katma değer ve modern bir yapılanma yönünde dönüştürülmesi ve güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu meyanda son çıkartılan ve 2009 başında uygulamaya konulacak olan tekstil, hazır giyim ve deri sektörlerine yönelik Stratejik Eylem Planı son derece isabetli ve zamanlıdır. Ancak teşvikin süresisin beş yıldan on yıla çıkartılması uygulamanın etkinliğin artıracaktır. Ayrıca taşınanlardan belli istihdamı oranını (30 kişi) yakalayanlar, yarattığı katma eğrin kalitesine bakılmadan sadece istihdam nedeniyle teşvik edilmelidir. İlaveten Doğu ve Güneydoğuya taşınmadan bulunduğu yerde devam etmek isteyenlere yönelik olarak yüksek katma değerli olan proje bazlı çalışmaların etkinlikle desteklenmelidir."