Kabine değişikliği barış sürecine ivme katacak mı?
Abone olAKP'den üst düzey bir yetkili, 'Bu değişiklikler, sorunu çözmeye kararlı bir anlayışın attığı siyasi bir adımdır. Bunun etkileri, süreç içerisinde daha açık görülecektir' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, uzun süredir beklenen kabine değişikliğini, Kürt sorunun temelli çözümü için başlatılan sürecin hemen başında gerçekleştirmiş olması ve aşırı milliyetçi çıkışlarıyla kabinenin belki de en çok eleştiri toplayan bakanını da bu değişiklik kapsamına alması, bu adımın barış sürecine ivme katmaya dönük siyasi bir hamle olduğu yorumlarına neden oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) üst düzey bir yetkili, “Bu değişiklikler, sorunu çözmeye kararlı bir anlayışın attığı siyasi bir adımdır. Bunun etkileri, süreç içerisinde daha açık görülecektir,” diyerek, kabine değişikliğinin barış süreci de gözetilerek yapıldığını kaydetmiş oldu.
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunduğu
değişiklikler kapsamında İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin görevini
Mardin Milletvekili Muammer Güler’e; Eğitim Bakanı Ömer Dinçer
Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’ya ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay
da Adana Milletvekili Ömer Çelik’e devretmiş oldu.
Daha kapsamlı bir değişiklik beklenmesine karşın, görevlendirmelerin dört bakanla sınırlı kalması, gelecek aylarda ikinci bir değişikliğin daha olabileceği yorumlarına neden oldu. O değişikliklerin büyük olasılıkla yerel seçimlerde gösterilecek adaylarla ilgisi olması bekleniyor.
Başbakan Erdoğan’ın kabine değişikliği adımının en önemli halkasını İçişleri Bakanı’nın değiştirilmesi oluşturuyor. Aşırı milliyetçi söylemiyle kendi partisinden dahi tepkiler alan, Kürt sorunun çözümü konusunda siyasi ve kültürel boyutu önemsemeyen Şahin’in gönderilmesi ve yerine “görev adamı” olarak nitelenebilecek Muammer Güler’in getirilmesi dikkat çeken gelişme oldu. Güler’in göreve gelmesinin ardından verdiği ilk mesajda “Barış güvercinleri Güneydoğu’da uçuracağız” demesi de bu kapsamda değerlendirildi.
Aynı şekilde Başbakan Erdoğan’ın sağ kolu ve Kürt açılımının mimarlarından olarak bilinen Ömer Çelik’in de kabinede yer bulması, barış süreciyle ilişkili görüldü. Her ne kadar Kültür Bakanı olarak görev yapacak olsa da Ömer Çelik etkisinin kendi sorumluluk alanının dışında da etkili olacağı öngörülüyor.
Hükümetin 3 Ocak’ta iki üst düzey Kürt siyasetçinin PKK’nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı Adası’na göndermseiyle başlayan sürecin önemli aktörlerinden olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ise kabine değişikliklerine “ihtiyatlı iyimser” bir açıyla yaklaşıyor.
Güler’in atanmasını iyi niyetli bir adım olarak gören ancak Güler konusunda da hala soru işaretleri olan BDP yöneticileri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Nevroz kutlamaları sırasında güvenlik güçlerinin nasıl tavır takınacağının en iyi gösterge olacağını kaydediyorlar. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Güler’in Güneydoğu’da barış güvercinleri uçurulacağını söylemesinin önemli olduğunu belirtiken, “Güler’in bu süreçte iyi bir sınav vermesi gerekir. Barış sürecinde herkes rolünü oynamalıdır. Gazsız, müdahalesiz bir süreç istiyoruz. Milletvekillerinin coplanmadığı, halkın, gazetecilerin, hukukçuların, öğrencilerin tutuklanmadığı, sivil toplum örgütlerine baskıların olmadığı bir süreç Güler’e iyi puan kazandırcaktır,” ifadelerini kullandı.
Buldan, eski içişleri bakanıyla ilgili düşüncelerini dile getiriken ise “İdris Naim Şahin bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir, beladır, ondan kurtulduğumuz için şükrediyoruz. Bir daha Allah, Şahin’in yüzünü bize göstermesin,” ifadelerini kullandı.
Eğitim ve sağlıkta sorunlar
Kabine değişiklikleri sonucunda 2002’den bu yana Sağlık Bakanı olarak görev yapan Recep Akdağ da görevini bırakmak zorunda kaldı. Sağlık reformunu gerçekleştirerek, halkın ker kesiminin daha ucuza ve kolay sağlık hizmetine kavuşması yönünde önemli adımlar atan Akdağ’ın özellikle doktorların tam gün çalışmasına yol açacak düzenlemeleri etkin şekilde yaşama geçirememesi eksi notu olarak görülüyor. Erdoğan’ın son 10 yıldır görev yapan ve yorulan Akdağ’ın yerine kendisine yakın milletvekilleirnden Mehmet Müezzinoğlu’nu atayarak yaşama geçirmek istediği “şehir hastaneleri” projesini de kısa vadede tamamlamak istediği yorumları yapılıyor.
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de henüz iki seneyi bile tamamlamadığı bakanlık koltuğunu, öğretmen atanması sorunu ve Fatih projesini Erdoğan’ın istediği sürat ve etkinlikte tamamlayamamış olması nedeniyle yitirdiği değerlendirmeleri yapılıyor. İmam-Hatip okullarının daha geniş kesimlerce tercih edilmesine olanak sağlayan 4+4+4 sistemini büyük tartışmalar sonunda yaşama geçiren Dinçer’in o süreçteki zayıf performansı da Erdoğan’ın dikkatinden kaçmamış görünüyor. Erdoğan’ın en eski danışmanlarından ve her zaman yakınında tuttuğu Nabi Avcı’yı kabineye alarak eğitimle ilgili sorunları hızlıca çzömek niyetinde olduğu belirtiliyor.
Bakanlık koltuğunu yitireceği hemen herkes tarafından öngörülen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, özellikle son iki senede Başbakan Erdoğan’la ters düşen bir pozisyon çiziyordu. Devlet Tiyatroları’nın kapatılması tartışmaları, Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen heykelin yıkılması ve en son Muhteşem Yüzyıl dizisi nedeniyle Başbakan’la karşı karşıya gelen Günay, 2007’de oturduğu koltuktan altı sene sonra kalmka zorunda kaldı. Eski bir sosyal demokrat olan Günay için koltuğunu yitirmek sürpriz olmadı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, uzun süredir beklenen kabine değişikliğini, Kürt sorunun temelli çözümü için başlatılan sürecin hemen başında gerçekleştirmiş olması ve aşırı milliyetçi çıkışlarıyla kabinenin belki de en çok eleştiri toplayan bakanını da bu değişiklik kapsamına alması, bu adımın barış sürecinevme katmaya dönük siyasi bir hamle olduğu yorumlarına neden oldu.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden (AKP) üst düzey bir yetkili, “Bu değişiklikler, sorunu çözmeye kararlı bir anlayışın attığı siyasi bir adımdır. Bunun etkileri, süreç içerisinde daha açık görülecektir,” diyerek, kabine değişikliğinin barış süreci de gözetilerek yapıldığını kaydetmiş oldu.
Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunduğu değişiklikler kapsamında İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin görevini Mardin Milletvekili Muammer Güler’e; Eğitim Bakanı Ömer Dinçer Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’ya ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da Adana Milletvekili Ömer Çelik’e devretmiş oldu.
Daha kapsamlı bir değişiklik beklenmesine karşın, görevlendirmelerin dört bakanla sınırlı kalması, gelecek aylarda ikinci bir değişikliğin daha olabileceği yorumlarına neden oldu. O değişikliklerin büyük olasılıkla yerel seçimlerde gösterilecek adaylarla ilgisi olması bekleniyor.
Başbakan Erdoğan’ın kabine değişikliği adımının en önemli halkasını İçişleri Bakanı’nın değiştirilmesi oluşturuyor. Aşırı milliyetçi söylemiyle kendi partisinden dahi tepkiler alan, Kürt sorunun çözümü konusunda siyasi ve kültürel boyutu önemsemeyen Şahin’in gönderilmesi ve yerine “görev adamı” olarak nitelenebilecek Muammer Güler’in getirilmesi dikkat çeken gelişme oldu. Güler’in göreve gelmesinin ardından verdiği ilk mesajda “Barış güvercinleri Güneydoğu’da uçuracağız” demesi de bu kapsamda değerlendirildi.
Aynı şekilde Başbakan Erdoğan’ın sağ kolu ve Kürt açılımının mimarlarından olarak bilinen Ömer Çelik’in de kabinede yer bulması, barış süreciyle ilişkili görüldü. Her ne kadar Kültür Bakanı olarak görev yapacak olsa da Ömer Çelik etkisinin kendi sorumluluk alanının dışında da etkili olacağı öngörülüyor.
Hükümetin 3 Ocak’ta iki üst düzey Kürt siyasetçinin PKK’nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere İmralı Adası’na göndermseiyle başlayan sürecin önemli aktörlerinden olan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ise kabine değişikliklerine “ihtiyatlı iyimser” bir açıyla yaklaşıyor.
Güler’in atanmasını iyi niyetli bir adım olarak gören ancak Güler konusunda da hala soru işaretleri olan BDP yöneticileri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ve Nevroz kutlamaları sırasında güvenlik güçlerinin nasıl tavır takınacağının en iyi gösterge olacağını kaydediyorlar. BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Güler’in Güneydoğu’da barış güvercinleri uçurulacağını söylemesinin önemli olduğunu belirtiken, “Güler’in bu süreçte iyi bir sınav vermesi gerekir. Barış sürecinde herkes rolünü oynamalıdır. Gazsız, müdahalesiz bir süreç istiyoruz. Milletvekillerinin coplanmadığı, halkın, gazetecilerin, hukukçuların, öğrencilerin tutuklanmadığı, sivil toplum örgütlerine baskıların olmadığı bir süreç Güler’e iyi puan kazandırcaktır,” ifadelerini kullandı.
Buldan, eski içişleri bakanıyla ilgili düşüncelerini dile getiriken ise “İdris Naim Şahin bu ülkenin başına gelebilecek en büyük felakettir, beladır, ondan kurtulduğumuz için şükrediyoruz. Bir daha Allah, Şahin’in yüzünü bize göstermesin,” ifadelerini kullandı.
Eğitim ve sağlıkta sorunlar
Kabine değişiklikleri sonucunda 2002’den bu yana Sağlık Bakanı olarak görev yapan Recep Akdağ da görevini bırakmak zorunda kaldı. Sağlık reformunu gerçekleştirerek, halkın ker kesiminin daha ucuza ve kolay sağlık hizmetine kavuşması yönünde önemli adımlar atan Akdağ’ın özellikle doktorların tam gün çalışmasına yol açacak düzenlemeleri etkin şekilde yaşama geçirememesi eksi notu olarak görülüyor. Erdoğan’ın son 10 yıldır görev yapan ve yorulan Akdağ’ın yerine kendisine yakın milletvekilleirnden Mehmet Müezzinoğlu’nu atayarak yaşama geçirmek istediği “şehir hastaneleri” projesini de kısa vadede tamamlamak istediği yorumları yapılıyor.
Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in de henüz iki seneyi bile tamamlamadığı bakanlık koltuğunu, öğretmen atanması sorunu ve Fatih projesini Erdoğan’ın istediği sürat ve etkinlikte tamamlayamamış olması nedeniyle yitirdiği değerlendirmeleri yapılıyor. İmam-Hatip okullarının daha geniş kesimlerce tercih edilmesine olanak sağlayan 4+4+4 sistemini büyük tartışmalar sonunda yaşama geçiren Dinçer’in o süreçteki zayıf performansı da Erdoğan’ın dikkatinden kaçmamış görünüyor. Erdoğan’ın en eski danışmanlarından ve her zaman yakınında tuttuğu Nabi Avcı’yı kabineye alarak eğitimle ilgili sorunları hızlıca çzömek niyetinde olduğu belirtiliyor.
Bakanlık koltuğunu yitireceği hemen herkes tarafından öngörülen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, özellikle son iki senede Başbakan Erdoğan’la ters düşen bir pozisyon çiziyordu. Devlet Tiyatroları’nın kapatılması tartışmaları, Erdoğan’ın hoşuna gitmeyen heykelin yıkılması ve en son Muhteşem Yüzyıl dizisi nedeniyle Başbakan’la karşı karşıya gelen Günay, 2007’de oturduğu koltuktan altı sene sonra kalmka zorunda kaldı. Eski bir sosyal demokrat olan Günay için koltuğunu yitirmek sürpriz olmadı.