Kabaklı, Altaylı'yı fena karaladı!
Abone olBaykal hakkındaki dünkü yazısı yüzünden Altaylı'yı Servet Kabaklı inanılmaz biçimde karaladı. Altaylı için ağır sözcükler sarfeden Kabaklı'nın bu yazısı çok tartışılacak gi
Servet Kabaklı'nın "Altaylar'dan gelen vıcık..." yazısı çok
tartışılacağa benziyor. Çünkü Kabaklı, dün Fatih Altaylı'nın Deniz
Baykal'ın 'vıcık vıcık' kelimesi üzerine bir yazı yazmıştı. Bu yazı
da Baykal'a Altaylı eleştiriler yöneltmişti. Altaylı'nın
yazdıklarına Servet Kabaklı sert bir tepki gösterdi. Kabaklı,
Altaylı'nın ismini direk vermeden Altaylı aleyhinde inanılmaz
şeyler yazıyor. İşte o yazı:
YANLIŞ hatırlamıyorsam, o yerli dizi filmin adı 'Bizimkiler'di... O
dizide biri aynı zamanda yalancı olan iki yağcı tip vardı...
İlki, her türlü dolabı çeviren; 'Ali'nin külahını Veli'ye giydirme
metoduyla' komşularından aldığı borcu katmerleyen; ara sıra
'borcumuz borç, ne verir ne inkar ederiz' yollu efelenen; 'katil'
lakaplı kabzımalın iyi niyetini istismar ederek, devamlı çalıp
çırpan, her yakalanışında da yalakalığını konuşturup 'katil'in
merhametine sığınan ve 'günü kurtaran' 'işadamı' kılıklı
vatandaş...
Diğeri ise apartman sakinlerinden bahşiş koparabilmek için önüne
gelene yalakalık yapan, bakkaldan, kasaptan kendi usulünce komisyon
alan, yöneticiye hediye kılıfında ufak tefek rüşvetler takd”m eden;
'genç hanımlı ve varlıklı' kayınpederinden, kendisi, onurlu hanımı,
kızları ve kayınbiraderleri için birkaç kıl koparabilmek adına
yağcılık yaparken, devamlı surette 'cıvıklaşma ulan' fırçası yiyen
apartman kapıcısı...
Yine yanlış hatırlamıyorsam bu dizideki 'yağcı kapıcı'
tiplemesinde, kapıcıların kötü gösterildiğini, aşağılandığını
savunan Kapıcılar Derneği, diziyi yayınlayan kanalı protesto edip,
dava bile açmıştı... Ancak herhalde örnekleri mebzul miktarda
bulunduğundan 'yalancı, yağcı, üçkağıtçı, kabadayı işadamı'
tipinden, 'TÜSİAD, mesiad, bilmem ne siad' gibi kuruluşlar, pek
rahatsız olmamışlardı...
Bir de çocukluk yıllarımda seyrederken, bazı sahnelerinde
heyecanlandığım, ancak, 'esas oğlan'ın, bir vuruşta dokuz kelle
düşürüşüne çok güldüğüm 'Altaylardan Gelen Yiğit' adlı bir film
vardı...
'Yiğit namıyla anılır' derler ya... İşte o 'esas oğlan'ın adı da
Karaoğlan'dı... Altaylar'dan gelmiş Altay yiğidiydi... Amma ve
lakin, film icabı da olsa soyu sopu belli bir yiğitti... O Baybora
adlı asil bir adamın oğluydu. Sözün kısası, kerameti kendinden
menkul 'vıcık vıcık' yiğitlerden değildi...
Cacığın cıvığı...
AZİZ dostlarım, cacık ekmek umut gibidir. Sade suya tiritten,
elbette iyidir. Ancak cacığın bile makbul olanı var, olmayanı var.
Cacık dediğin iştah açıcının içine doğranacak hıyarlar, taze, kütür
kütür küp küp olacak; Cacık yoğurtla ayran arası bir kıvamda
olacak, tuzu yerinde, kekiği, biberi üzerinde olacak. Birkaç damla
da zeytinyağı katıldı mıydı buyurun gariban ziyafetine!.. Hırsıza
uğursuza ballı börek; garibana da bu cacığın façasını bozmaya yürek
gerek... Böylesine güzel bir cacığa, nefis bir iştah açıcıya, yağı,
suyu fazla katarsanız, cıvık cıvık ve de vıcık vıcık olmaz
mı?..
Demek ki cacığın cıvığını, vıcık vıcığını, gariban mideler bile
kaldırmıyor efendiler!.. Peki, o halde 'ben vıcık vıcık olmak
istiyorum' demeyi, kerametleri cıvıklıklarından menkul olsa dahi,
bu yiğitlerin 'mideişkesi' nasıl kaldırıyor?!..
Şimdi 'bu da nerden çıktı' diyeceksiniz... Azıcık sabredin de
anlatayım...
Hani ben hep tarif ediyorum ya, 'alamet-i farikası' yani amblemi
'köpek marka' olan 'Sahibinin Sesi' marka 'Vahş” Batı
borazanları'nı, hepiniz zaten tanıyorsunuz. Kendileri özellikle yal
ehli yalakalardır... Dün 'tuu kaka' ettikleri, kendilerine yal
verecek mevkiye gelince; o mevk” sahiplerinin etrafında 'pati pati'
oynaşırlar. Bazen zıplar, patilerini öne uzatır 'kakanız başıma
yakışacak' makamında temenna çakarlar... Önlerine bir kemik
atılınca, bunu 'çok yüksek itibar' sayarlar...
Pes doğrusu!..
İŞTE CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, nihayet 'hırçın nezaketini'
bozmuş ve bu gibilerin, 'işportacı zihniyet'in yanında takındıkları
yalaka tavrı; 'vıcık vıcık' diye tarif etmiş...
Post modern 'Altaylı' yiğidin biri, bu 'değerlendirmeyi' herhalde
'değer verme' olarak 'algılamış' ve sevinmişe benziyor... Dün
kurulduğu köşeden 'nasıl adam olduğunu' bir güzel anlatmış... Bu
yiğit, Deniz Baykal'ın 'vıcık vıcık' tanımlaması için, 'haklı
olabilir' diye başlamış... Yazdıklarından anladığım kadarıyla,
yakın geçmişte kendisini yalakalıkla suçlayanlar bile; 'yalakalığın
prim yaptığını' ve günü kurtardığını görünce, 'haklıymışsın'
diyerek, bu yiğidin safına geçmişler...
'Kimi Kasımpaşalı bir de dil bilse tozunu atarmış' diyorlarmış.
'Kimisi' ise 'Ah Hanımının başı açık olsaydı' diye
efkarlanıyormuş.
Aslında bir o kaldı değiştiremedikleri... Önce söve söve, sonra öve
öve benzettiler kendilerine... Biliniz ki esas sancıları, 'on
number' sıkıntıları 'Hanımefendi'nin başında bulunan o
başörtüsüdür... Gerçi Hanımefendinin başına yakışıyor amma!.. Bu
yalakaların sanal gönülleri, bir türlü yakıştıramıyor onu
'Hanımefendi'nin başına...
'Yiğit namıyla anılır' denmiş ya işte... 'Vıcık vıcık yiğit', Deniz
Baykal'a diyor ki...
'Biz sizin icraatlarınızla alakalı olarak da vıcık vıcık olmak
istiyoruz...'
Neydi o söz?.. Bir daha haykırsanıza dostlar!..
'Merd-i Kıpt” şecaat arz ederken sirkatin söylermiş!..'
Yani? 'Cıvık yiğit, ne menem bir yiğit olduğunu anlatmak için,
nasıl vıcık vıcık olduğunu ikrar edermiş!'
Bu kadar güzel anlatamazdın yiğidim(!)... Helal olsun sana ve senin
gibilere bu vıcıklık!.. Gerçi vıcık, çirkefin yanına yakışan bir
tabir ama, demek ki senin gibi yiğide de yakışıyor...
Pes doğrusu!..
YAZI:Servet KABAKLI