Son yıllarda oldukça garip bir duruma büründük.
Eleştirdiğimiz ne kadar şey varsa onları
yapıyoruz. İşin en ilginç yanı da bunun yanlış
olduğunu bile bile yapıyoruz.
Yukarıdaki cümleleri yazmama okuduğum bir haber sebep oldu.
Japon Bilim Adamı Kaiyo Yasuo “Türkler
çok garip millet” deyip şunları söylüyor: “3 yıldır
Türk kültürünü inceliyorum. Bir şey çok korkunç, diğeri çok garip.
Korkunç olan Batı bir ülkeyi savaşmadan yok ediyor. Ülkede 3-5 dizi
hariç hepsi Türk din ve geleneğine ters. Garip olan ise, herkes
bunu biliyor ama yine de izliyor. Anne-baba ise çocuğu ile izliyor.
Hayret...”
Evet, dışarıdan bakınca bazı şeyler tüm garipliği ve çıplaklığı
ile görülebiliyor. İçinde bulunduğumuz garip durum bir
Japon’u bile hayretlere sevk ediyor.
İki cami arasında kalmış beynamaza döndük
adeta. Yanlış olduğunu biliyor ama yine de yapıyoruz.
Sohbetlerimizde genellikle televizyonun ve televizyon
programlarının zararlarından bahsederiz. Sağcısı da solcusu
da şikâyetçidir durumdan.
Ama gelin görün ki nedense şikâyetçi olduğumuz diziler reyting
rekorları kırıyor.
Dizilerin hayatımızda nasıl bir erozyona sebep
olduğunu fark etmeden her gün biraz daha bağımlı biraz
daha problemli hâle geliyoruz.
Ne yazık ki izlediğimiz dizilerin bizden
götürdükleri, getirdiklerinden daha fazla.
Gitgide yozlaşan ve değerlerini yitiren bir
toplum olduk.
Özellikle gençlik dizilerin üzerimizdeki tesiri yoğun bir
şekilde hissedilmekte.
Her türlü ahlaksızlığın işlendiği diziler
bizi geleneklerimizden, aile
yapısından uzaklaştırmakta. Şiddet ve
şehvet unsurunun sıkça kullanıldığı diziler her yaştan
insanların izlediği bir hâl almış durumda ve toplum olarak bu
duruma karşı duyarlılığımızı yitirmiş
durumdayız.
Televizyonlardaki diziler tek
tek incelediğinde durumun vahameti tüm
çıplaklığı ile ortaya çıkıyor.
Milli ve manevi duygular ile aile değerlerine,
toplumun ahlaki yapısına adeta kezzap döken diziler,
bazen de tabiri caizse atom bombası etkisi
yapıyor.
Batı bizi savaşmadan yok ediyor!
Diziler televizyon kanalları için öylesine büyük bir rant
kapısına dönüştü ki her kanalın her gece ayrı bir dizisi arzı endam
ediyor ekranlarda. Demek ki talep var…
Oysa ortada Japon Bilim Adamı Kaiyo
Yasuo’nun gözümüze sokarcasına ifade ettiği çok korkunç
bir durum var: Batı bir ülkeyi savaşmadan yok
ediyor. Ve biz de buna seyirci kalıyoruz. Hem de
ağzımızın suyu aka aka…
Hem de çoluk-çocuk tüm ailemizle birlikte…
Oysa yeri geldiğinde mangalda kül bırakmıyoruz. Televizyonun ve
dizilerin zararlarından dem vurup şikâyetçi oluyoruz.
Hadi Batı batılılığını yapıyor, kendi işini en
iyi şekilde yapıyor. Peki bize ne oluyor?
Batı’nın sunduğu zehirleri ağzımızın suyunu akıta akıta
niçin içiyoruz?
Bunu ancak “akıl tutulması” kavramıyla izah
edebiliyorum. Evet, aklımız tutuldu adeta. Toplumca hipnoz
edildik. Görünen o ki bu hipnozdan kurtulmamız şimdilik
mümkün değil.
Elimden toplum ve kendi adımıza üzülmekten başka bir şey
gelmiyor. İnşallah bu akıl tutulmasından bir an önce
kurtuluruz.
Japon’un görüp de hayretler içinde kaldığı durumu bir an önce
Türk toplumu olarak bizler de görüp kendimize gelebilmemiz dilek ve
temennileriyle…
facebook.com/msbeser
twitter.com/msbeser
instagram.com/msbeser