İzmirliler, projelerin efendisini seçer mi?
Abone ol“Bakanlıkta geçen 11 yılım hep proje üretmek ve onları gerçekleştirmekle geçti… Benim uzmanlık alanım proje üretmek ve onları uygulamak…”
İnternethaber.com yazarlarından Memduh
Bayraktaroğlu’nun Ulaştırma Eski bakanı ve İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Binali Yıldırım’la yaptığı söyleşinin ikinci
bölümünü yayımlıyoruz.
RÖPORTAJIN İLK BÖLÜMÜNÜ BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ
İzmir…
Yeşilliklerinde…
Sokaklarında…
Arsalarında futbol kokan
İzmir…
Küçücük Akhisar kasabasının
Türkiye spor Toto Süper Ligi’ne bir
futbol takımı gönderdiği…
Ama…
Devasa büyüklüğü ve üç milyonu aşkın nüfusuna rağmen aynı ligde bir
tek takımı bile bulunmayan
İzmir…
Bunu sordum Binali
Yıldırım’a…
“Hangisinin
çıkacağını bugünden bilemem ama içlerinden biri en geç üç yıl
içinde mutlaka Süper Lig’e çıkacak; bundan bütün İzmirliler emin
olabilirler” cevabını aldım…
Ondan aldığım cevabı
İzmirlilerle paylaştım…
Dudak büken de oldu…
“Kesin
çıkarır” diyen de…
Ama…
Dudak bükenin bile gözleri parladı…
Neden mi?..
Umuttan…
Ümit etmekten…
Bir İzmir takımının en geç üç
yıl içinde Süper Lig’de
oynayacağı hayalini artık daha rahat kurabilecek
olmaktan…
“Üç yıl içinde herhangi birisinin
Süper ligde olacağını hayal etmek bile İzmirli için güzel bir
proje” dediğimde aldığım cevap şu
oldu:
“Bakanlıkta geçen 11 yılım hep proje
üretmek ve onları gerçekleştirmekle geçti… Benim uzmanlık alanım
proje üretmek ve onları
uygulamak…”
“Peki” dedim projelerin
efendisine: “Duyuyorum ki başkan seçilirseniz belediyede bordrolu
çalışan işçileri sahiden de işten atacak mısınız?..”
Dudakları gerildi...
Belli ki en çok canını sıkan söylentilerden
biri…
“Öyle bir şeyi rüyamda görsem kâbus
gördüm diye kan ter içinde uyanırım…”
“Yani
hiç kimseyi işten çıkamayacaksınız….”
“Tabii ki çıkarmayacağım… Bu iddiaların sahipleri hem yalancı hem
müfteri… Belediyede 24 bine yakın çalışan ve bunlarla birlikte
ayrıca belediyeye ait on bir şirkette çalışan işçilerimiz var. On
bir yıl bakanlık yaptım kimsenin ekmeğiyle oynamadım… İzmir’de de
kimsenin ekmeğiyle oynamam… Herkes huzur içinde işini yapmaya devam
etsin çünkü biz seçildiğimiz gün de aynen işlerine devam
edecekler…”
“Yeni işçi kadroları açmayı
düşünüyor musunuz?”
“Ha bak o olacak işte…
Tabii yeni işçiler alacağız çünkü hizmete özlem duyan bir İzmir’i
emanet alacağız… Çünkü yapacak çok işimiz olacak haliyle daha çok
çalışana ihtiyacımız olacak…”
“Proje dedik de… Size göre
başlandığı için iyi olmuş ama belki beceriksizlikten belki de
kaynak bulamamaktan bitirilememiş projeler var mı?.. O projeleri
iptal mi edeceksiniz?.. Kaldıkları yerden devam mı
edeceksiniz?..”
“Biz hiçbir şeyi yarım bırakmayı sevmeyiz... Başlamış her iş
bitirilecektir.”
“Meselâ?.....”
“Öncelikle çöp sorunu… Çöp sorununu hemen çözeceğiz
çünkü İzmir bir dünya şehri ama en büyük sorunlarının başında çöp
sorunu geliyor… hemen, işe başlar başlamaz çözeceğiz… Meselâ
teleferik… Hazır sözde ama sekiz yıldır çalıştırılmamış…
Çalıştıracağız… 3.8 kilometrelik metro yapılmamış; yapacağız,
bitirip hizmete sokacağız…
“İzmir’in havası
bilhassa geceleri kirli ve bundan şikâyet edenlerin sayısı çok… Bu
kirlilik sorununu çözecek misiniz?..”“İzmir’in
havası kirli çünkü İzmir’in bütün her yanında doğalgaz yok…
Götürmemişler… Biz İzmir’in her yanına doğal gaz
götüreceğiz.”
“Bir yerde okumuştum; ‘İzmirli
körfezin masmavi sularına bakarak içecek rakısını’
diyorsunuz..”
“Evet aynen öyle olacak… Kaç
yıldır ‘bu sene yüzülecek’ dedikleri körfez halen çok kirli.. Bırak
yüzmeyi ayağını sokamazsın. Biz körfezi tertemiz
yağacağız…”
“Körfezi tertemiz yapacaksınız ama
fırınları kapatacakmışsınız… kapatacak
mısınız?..”
“Aklımın ucundan bile geçmeyen bir
şeyi nasıl da uyduruyorlar… İşte bak görüyorsun.. Bunların kafaları
yeni, verimli proje üretmeye değil iftira üretmeye çalışıyor. Böyle
bir yalanı nasıl uydurabiliyorlar anlayamıyorum… Hep yalan, dolan…
Hep iftira…”
“Sizce bir siyasetçi rakibiyle
yarışırken projelerini anlatmak yerine neden iftira atma yolunu
tercih eder?..”
“Kaybetme korkusu kimi siyasetçiyi proje üretmek yerine
iftira üretmeye zorlar. Bizim rakiplerimiz de o tür
siyasetçilerden… Kaybedeceklerini anladılar; o korku ve telaşla ve
üretecek projeleri de olmadığı için iftira atıyorlar… Biz işimize
bakıyoruz… Şu anda on yıldır bu şehre hiçbir hizmet verememiş olan
bir belediye başkanından İzmirlileri kurtarmak için çalışıyoruz…
Onlar varsın iftira atsınlar…”
Ey güzel
İzmirliler…
İzmir’i o kadar çok seviyorum ki…
Ve…
İzmir’e her girişimde gördüğüm o çarpık
kentleşme, on binlerce gecekondu…
Yolu yok, sokağı yok mahalleler öyle yakıyor ki yüreğimi…
O mahallelerde doğup büyüyen çocukların yoksulluklarına ve
yoksunluklarına öylesine kahroluyorum ki…
Ve…
Yaşım (63) gereği; (Eğer hizmet verilirse) dünyanın en güzel ilk
beş şehrinden biri olacağından emin olduğum şehre
CHP’li belediyeler döneminde çivi
bile çakılmadığını bizzat yaşayarak öğrenenlerdenim…
Gençlere diyorum ki:
Önce şu sayfada gördüğünüz iki İzmir
fotoğrafına bakın…
Sonra da girin google’…
Ve 10 yıl önceki
İzmir’in ne halde olduğunu
araştırın…
Hiçbir şeyin değişmediğini göreceksiniz…
Hiçbir şeyin…
Tabii…
Sizin için de İzmir Alsancak’tan
ibaret değilse…