İzmirli astsubayın ötekileştirilme mücadelesi

Abone ol

İzmirli astsubay Veli Gümüştaş, bir yılda üç kez hapis cezası aldı, ‘psikolojisi bozuktur’ gerekçesiyle GATA’ya sevk edildi. Sağlığının yeri...

İzmirli astsubay Veli Gümüştaş, bir yılda üç kez hapis cezası aldı, ‘psikolojisi bozuktur’ gerekçesiyle GATA’ya sevk edildi. Sağlığının yerinde olduğuna dair rapor alan Gümüştaş, haksızlığa uğradığı iddiasını BİMER aracılığı ile Milli Savunma Bakanlığı’na taşıdı. Gümüştaş, “Bizi ötekileştirerek sürekli olarak üzerimizde baskı ve eziyet uyguladılar. ‘Git kendini yok et’ gibi bir mesaj verilmek istendi” dedi.
İzmir’de ikamet eden Veli Gümüştaş, Makine Mühendisliği bölümünü kazanmasına rağmen, Kore gazisi dedesi ve emekli asker babası gibi üçüncü kuşak olarak asker olmayı tercih etti. 2008 - 2012 yılları arasında İzmir Foça Deniz Üssü Güvenlik Taburu Komutanlığı’nda Deniz Piyade Astsubayı olarak görev yapan Gümüştaş, bir grup rütbeli asker tarafından yapıldığını öne sürdüğü iktidar karşıtı söylemlere kendisi gibi bir görevli bir uzman çavuşun da dahil olmadığını, tarafsız değerlendirmelerde bulundukları gerekçesiyle mimlendiklerini belirtti.

‘GÖZÜNÜN ÜSTÜNDE KAŞIN VAR’ DEDİLER
Gümüştaş, siyasi ve ideolojik baskılara maruz kaldığı ve haksız yere ceza-i işlemler yapıldığı gerekçesiyle kendisini istifaya sürükleyen, 9 rütbeli askerin isminin ise yargıya taşınma sürecine sebep olan yaşananları şu sözler ile anlattı: “Sürekli olarak hükümete, AK Parti’ye ve Sayın Başbakan’nın şahsına ağır hakaretler ve söylemler şeklinde cereyan etmiştir. Bunlara tanık olduğumuz vakitlerde konulara dahil olduk. Ancak onlardan farklı davrandığımız için kendilerinden olmadığımızı düşündükleri gerekçesiyle bizi ötekileştirerek sürekli olarak üzerimizde baskı ve eziyet uyguladılar. Bu süreç üç yıla yakın sürdü. Bunun içinde devletin tanıdığı resmi yetkileri kullandılar, göstermelik gerekçelerle deyim yerindeyse, ‘Gözünün üzerinde kaşın var” şeklinde cezai işlemler uyguladılar. Haksız yere iftiralarla suçlandık. Mahkemesiz olarak suçlandım. Ayrıca beni haksız olarak GATA ‘ya Psikiyatri bölümüne sevk ettiler. İstanbul’da yarım günde, ‘Sınıf görevine devam edebilir’ yani sağlam raporumu aldım. Ben oradan da alnımın akı ile ayrıldım” dedi.

“GİT KENDİNİ YOK ET”
Yaşadıklarının büyük bir haksızlık olduğunu ifade eden Gümüştaş, sorumlular hakkında harekete geçtiğini söyleyerek, “Yapılan baskılar karşısında hukuk çerçevesinde BİMER’e başvuruda bulundum. Konu oradan Milli Savunma Bakanlığı’na iletildi. Oradan da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na intikal edildi. Bir idari tahkikat oluşturuldu. Tayin edilme ile durum gerçekleşti. Ancak durum yargıya intikal ettirilmedi. Söz konusu kişiler halen görevdedir ve yetkilerini kullanmaktadırlar. Dolayısı ile ben 10 yıllık görevim sonrasında mecburi olarak istifa etmek durumunda kaldım. Ayrılış yapacağım gün dahi disiplin mahkemesine sevk edildim. Burada son ana kadar vazgeçilmeyen bir zihniyet var. Orada verilmek istenen mesaj şuydu: ‘Git kendini yok et’ gibi bir mesaj verilmek istendi. Akl-ı selim davranarak, hukuka güvendiğim için, hiçbir güvencem olmamasına rağmen, evli ve çocuk sahibi olmama rağmen, 25 Eylül 2013 tarihinde istifamı gerçekleştirdim” dedi.

“28 ŞUBAT DÖNEMİNİN TEZAHÜRÜDÜR”
İstifasının ardından hukuk mücadelesi başlattığını aktaran Gümüştaş, 9 Ekim 2013 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına söz konusu rütbeli askerlerin aralarındaki diyalogları temsil eden bir organizasyon şeması ve iki sayfadan oluşan suç duyurusunda bulundu. Gümüştaş yaşanılanları 28 Şubat döneminin bir uzantısı olarak yorumlayarak konuşmasına şu sözler ile devam etti: “Yaşananların asıl noktasında kendileri gibi düşünmeyen insanların kişilerin ne olursa olsun var olmaması. Etraflarında bulunmaması. Bulunduğu takdirde ellerinden gelen her türlü zararın verilmesidir. Bu elim olaylar tamamen 28 Şubat 1997 yılında yaşanan karanlık dönemin başka türlü bir tezahürüdür. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, 28 Şubat sürecinde bir ifade kullanmıştı: ‘28 Şubat bin yıl sürecek’ Yargılama başladı. Ama ben şuan için yaşadıklarımla bizzat halen daha devam ettiğini düşünüyorum.”

“İNTİHARIN EŞİĞİNDEN DÖNDÜM”
Meclis İnsan Hakları Komisyonu tarafından gündeme taşınan son 10 yılda şehit olan asker sayısının intihar eden asker sayısının gerisinde kaldığı açıklamasını yaşadıklarına örnek gösteren Gümüştaş şu açıklamada bulundu: “Kurum ve kamu kuruluşlarını tenzih ederek söylüyorum. Kurumlar suçlu olmazlar. Kişilerin hizmet için kusurlarına dikkat çekmek istiyorum. Yakın tarihte mecliste ve gündemde rakamları ile tartışıldı. “Terörden ve intihardan TSK içerisinde ne kadar kayıp var?” diye. İntiharın eşiğinden dönen bir insan olarak inanıyorum ki benzer durumları yaşamış kişiler var. Neticede yoğun baskı altındasınız, mecburu hizmet süreniz dolmamışsa, şikayet edeceğiniz, yardım talep edeceğiniz bir kurum söz konusu değilse istenmeyen kayıplar olabiliyor.”
(İHA)

Günün Önemli Haberleri