İzmir'de kol ağrısıyla gittiği gerçeği öğrenince şaştı kaldı: Günlerce uyayamıyordum
Abone olİZMİR'de geçmeyen şiddetli ağrıya önce “kireçlenme” tanısı koyundu. 66 yaşındaki Hatice Demir “Multple mylelom” (plazma hücreleri kanseri) tanısı alınca hayatının şokunu yaşadı.
İzmir’in Bergama ilçesinde yaşayan 2 çocuk 6 torun sahibi emekli
ilkokul öğretmeni Hatice Demir, geçen kasım ayında sağ kolunda
bilekle dirsek arasında başlayan ağrıları önce önemsemedi. Ancak
ağrı kesicilerle geçmeyen ağrının şiddetinin artması ve süresinin
uzaması üzerine Manisa’da nöroloji ve fizik tedavi uzmanlarına
gitti. MR çekildi, diğer tetkikleri yapıldı, ağrıya kireçlenmenin
yol açtığı söylendi. İlaç tedavilerine karşın ağrılar dinmeyince
Demir, 25 Şubat’ta İzmir Kent Hastanesinde Ortopedi Uzmanı Prof.
Dr. İbrahim Akel’e başvurdu. Demir, aklının ucundan bile geçmeyen
“kanser” tanısını buradaki muayene ve tetkikler sonucunda aldı.
Prof. Dr. Akel hastasını iki ameliyat, kemoterapi tedavisi ve kök
hücre nakline götüren süreci “Hatice Hanım’ı muayene ettiğimde sağ
kolunda ciddi bir zayıflıktan, boyundan omuza ve oradan aşağıya
inen dayanılmaz ağrısı olduğunu tarif ediyordu. Haftalardır uyku
uyuyamadığını söyledi. Çektirdiğimiz boyun MR’ında özellikle
hastanın 7 numaralı boyun omurgasının eriyerek çöktüğünü gördük. Bu
tür bir erime ancak omurgaya sıçrayacak ve onu zayıflatacak bir
hastalıkla mümkün olabilirdi. Hastanın bilinen bir öyküsü yoktu bu
konuda. İleri tetkik gerekiyordu. Hastanın hemen yatışını yaptık ve
tüm vücut değerlendirmesinde benzer bir lezyonun 9 sırt omurgasında
da olduğunu gördük. Ancak orada çökme yoktu. Onkoloji ile birlikte
hastayı değerlendirdik ve bunun bir kötü huylu hücre grubu olduğuna
karar vererek sırtındaki omurgadan bir kemik biyopsisi aldık.
Hastalığın kemik iliği ile ilişkili ‘multiple myelom’ denilen bir
tür kanser olduğunun anlaşılması üzerine de tedavi planımızı
yaptık.” sözleriyle anlattı.
"Kanamalı bir ameliyat oldu"
Prof. Dr. Akel, hastanın boyun omurgasındaki çökmenin çok kritik
bir seviyede olduğunu belirtirken, müdahale edilmediği taktirde
felç riski ile karşı karşıya kalacağını ifade etti. Prof. Dr. Akel,
sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nitekim tetkikler sürerken bu öngörümüzün belirtileri ortaya
çıkmaya başladı. Hasta ayağa kalktığında bacaklarında güçsüzlük ve
yürüyememe durumu söz konusuydu. İki seanslı büyük ameliyatlar
olacaktı. Ekibimizi kurduk. İlk seansta boynun ön tarafından
girerek bu 7 numaralı omurgayı ve diğer tutulmuş olan kemik
yapıları, bir kaburgayı sağ taraf kol sinirine giden yapının
üzerinde oraya baskı yapan bir kaburgayı Göğüs Cerrahı Prof. Dr.
Kutsal Turhan ile beraber çıkardık. Boyundaki omurgayı çıkardık,
kanamalı bir ameliyat oldu. Tümörden dolayı oraya uygun bir metal
yapı ve kafes yapı kurduk. Başarıyla tamamlanan ameliyattan sonra
hastayı yoğun bakıma aldık. Ameliyattan sonra hastanın sağ
kolundaki ağrı tamamen geçmiş, kuvveti omuz ve dirsek seviyesinde
geri gelmişti. Hastamız yoğun bakımdan çıktıktan sonra ikinci seans
ameliyat için hazırlandık. Ameliyatta hastayı yüzükoyun yatırarak
bu sefer arka taraftan boynun arkasından girerek kalan omurgadaki
tümör yapıları temizledik, buraya vida ve çubuk sistemi ile bir
tespit sağladık." dedi.
"Bir kol ağrısının altından kanser çıktı"
"Ameliyat sırasında Beyin Cerrahisinden Doç. Dr. Ali Akay’dan büyük
destek aldık." diyen Prof. Dr. Akel " Tabii ki her iki ameliyatta
ve sonrasında anestezi ve yoğun bakım süreci de çok önemliydi.
Böylesine büyük ve kanamalı ameliyatlarda hastanın kaybedilmesi an
meselesidir. Ameliyat sırasında ve sonrasında hastamıza üstün bakım
ve tedaviyi de Anestezi Uzmanımız Doç. Dr. Mert Akan ve ekibi
verdi. Bu hocalarımızın desteğiyle tam bir ekip işi çıktı ortaya.
Hastamız iki büyük ameliyattan sonra artık yürüyor, geziyordu,
ağrısından kurtulmuştu. Hemen Hematoloji Uzmanımız Prof. Dr. Gürhan
Kadıköylü ile irtibata geçerek hastanın kalıcı tedavisi için
planlama yaptık. Hastamıza kemoterapi başlandı. Bu sürecin sonunda
da kemik iliği kök hücre nakli olacak. Hastamızın tedavisi çok iyi
gidiyor ve aylar sonra ilk kez artık yüzü gülüyor. Bir kol
ağrısının altından kanser çıktı. Müdahale edilmezse hasta da kalıcı
bir felç durumu söz konusu olacaktı. Basamaklandırılmış tanı,
tedavi ve iyi bir ekip ile sonuca ulaştık. Hastamız ağrılardan da
felç riskinden de kurtuldu. Bizim için de ciddi endişeli ve stresli
bir süreçti. Sonuç iyi, tüm yorgunluğumuzu unutturdu.” ifadelerini
kullandı.
"Dünyaya yeniden gelmiş gibiyim”
Öte yandan kolunda ilk ağrı başladığında durumunu önemsemediğini,
ancak kireçlenme tanısı alıp ilaç tedavisi başladıktan sonra
ağrının azalmayıp şiddetlenmesiyle hayatının kabusa döndüğünü
belirten Hatice Demir, “Ağrı kesici, kas gevşeticiler hiç çözüm
olmamıştı. Ağrı şiddetlendikçe oturamıyor, günlerce uyayamıyordum.
Yüksek tansiyon sorunu çıktı. Yemek yiyemediğim için zayıfladım,
yaşam kalitemi, umutlarımı yitirmiştim. Kent Hastanesinde Prof. Dr.
İbrahim Akel hocamıza ilk muayene olduğum gün bu ağrıların masum
bir şey olmadığını söylemişti. Doğru tanı ve tedavilerle şimdi çok
çok iyiyim. Sırada otolog kemik iliği nakli kaldı. Başta İbrahim
Hoca olmak üzere emeği geçen tüm hekim ve ekiplerine çok teşekkür
ediyorum. Dünyaya yeniden gelmiş gibiyim” diye konuştu.