İzmir yeni CHP'ye nasıl bakıyor?
Abone olGüney Yıldız Kılıçdaroğlu liderliğindeki yeni CHP'nin, kalesi İzmir'de nasıl algılandığını ve partiye yakın siyasi oluşumların Kılıçdaroğlu faktörü karşısında nasıl pozisyon aldıklarını analiz ediyor.
"Kılıçdaroğlu seçim kampanyasını tek başına götürüyor. CHP teşkilatlarının çoğu yeterince çalışmıyor."
İzmir'in yoksul semtlerinden Limontepe'de CHP için kampanya yürüten
Tacim Öz böyle düşünüyor.
Geçmiş dönemde ihraç edilmiş CHP'den. "Fakat hep kerhen oy vermeye
devam ettim." diyor.
Kılıçdaroğlu ile birlikte yeniden partiye dönmüş. "Üst yönetimleri
değiştirebildiler ama teşkilatlar hâlâ aynı."
Aday seçiminde teşkilatların ön plana alınmaması ve eski CHP
çizgisinde olmayan isimlerin öne çıkması teşkilatların tepkisine
neden olmuş.
Değişen CHP'ye ve değişmeyen CHP'ye bağlı olanlar
Kentin varlıklı semtlerinden Alsancak'ta taksicilik yapan CHP'li
Mehmet ise Kılıçdaroğlu'na ve Yeni CHP'sine "yeni" olduğu için
değil "eski" olduğu için bağlı.
"CHP, Atatürk'ün partisi. Herhalde başına herhangi birini
getirmezler. Deniz Baykal da partiyi herhangi birine devretmezdi."
diyor.
Dedeleri de CHP'liymiş babası da. Fakat Baykal dönemine kıyasla
CHP'nin, Kılıçdaroğlu liderliğinde daha güçlü olduğunu düşünüyor ve
bundan memnun.
Kılıçdaroğlu ve değişen yönetimiyle yeni CHP, eğer geleneksel
tabanından tepki çekecekse, bunun işaretlerinin en fazla İzmir'de
görülmesi beklenebilir.
'Boş bırakılan' ulusalcı söylem
Zira, CHP'de laiklik vurgusu, Baykal döneminde başlayan ve
Kılıçdaroğlu döneminde artarak devam eden bir şekilde, siyasi
söylemin en başına yerleştirilmiyor.
Bundan daha kritik olanı ise Yeni CHP'de ulusalcılık söyleminin de
öne çıkarılmıyor olması.
Bu siyasi manevralar sonrasında özellikle İzmir'de kapsam dışı
kalan ulusalcı bir tabanın olduğu düşünülebilir.
İşçi Partisi'nin başını çektiği ve laikliği değilse de ulusalcılığı
öne çıkaran Cumhuriyet Güçbirliği hareketinin en güçlü olduğu ve
Doğu Perinçek'i aday gösterdiği yer de muhtemelen bu nedenle
İzmir.
Kılıçdaroğlu'nun 28 Mayıs'ta yaptığı İzmir mitingi, CHP tabanının
Yeni CHP'ye nasıl baktığının göstergesi olması anlamında da
önemliydi.
Mitingde yağmura rağmen toplanan büyük kalabalık, ellerinde
Kılıçdaroğlu'nun fotografı olan bayrakları taşıyan CHP tabanının,
"yeni CHP" ile bir sorunu olmadığına işaret ediyor.
Bu sonuca CHP'den kopan ya da CHP'yle aynı tabana seslenen siyasi
hareketlerin Kılıçdaroğlu'nu eleştirmekten imtina ediyor
olmalarıyla da varabiliriz.
Kılıçdaroğlu'nu hedefe koyan yok
CHP ile aynı tabana seslenen hareketler de Kılıçdaroğlu desteğini not ediyor olmalılar ki hedefe onu koymaktan çekiniyorlar.
Cumhuriyet Güçbirliği'nin temsilcilerinden eski CHP belediye
başkanı Ali İhsan Ülker, CHP'ye yakın isimlerden kendi hareketine
destek isterken, bunun CHP'ye karşı bir hareket olmadığını;
adaylarının seçilmemesi durumunda oyların çoğunlukla kentin en
güçlü partisi CHP'ye yazılacağını söylüyor.
CHP tabanının "Oyları bölüyorsunuz" tepkisine karşı hassas bir
söylem üretmeye çalışıyor.
Baykal dönemi sonrasında CHP'den kopan Ulus Derneği Başkanı Cüneyt
Özerk de Karşıyaka'da bir akşam yemeğinde, Yeni CHP'ye neden karşı
olduklarını sıralarken Kılıçdaroğlu'nun söylemlerinden
bahsetmiyor.
CHP Bursa milletvekili adayı Sena Kaleli'nin "Atatürk ilkelerinin
ve Cumhuriyetin bekçisi değilim." dediğini söylüyor ve yönetimin
buna tepki göstermemesini eleştiriyor.
Yeni CHP'ye karşı olanlar, partideki söylem ve siyasi strateji
değişikliğini mahkûm etmekte zorlanıyor ve program üzerinden bir
eleştiri geliştirmek yerine yönetimdeki bazı isimlerin ifadelerine
yöneliyorlar.
İzmir'den Mustafa Balbay'ın adaylığı da Kılıçdaroğlu'na mesafe
alabilmesi muhtemel tabanın kuşkularını gidererek, CHP'yi yeterince
"Kemalist" bulmayanların kentteki politika alanını daraltmış.
CHP'nin ana doğrultusu
CHP'nin başına geçtikten kısa süre sonra, daha parti içi
netleşmeyi sağlamadan önce Anayasa referandumu, ardından da genel
seçim sınavına giren yeni yönetim, söylemini belirlerken risk
almamaya ve klasik tabanını kaybetmemeye özen gösteriyor.
Bunun sonucunda da CHP'yi çok farklı algılayan ve bazen birbirine
zıt nedenler üzerinden oy veren bir seçmen kitlesi ortaya
çıkıyor.
Bu durum AK Parti için özellikle geçen iki dönemde daha fazla söz
konusuydu.
Ege Üniversitesi'nden sosyolog Engin Önen, "AKP'nin içindeki farklı
eğilimleri ana bir doğrultuya entegre edebildiğini ve gerektiğinde
bazı kesimlere mesafe koyup muhafazakâr tabanına dönebildiğini"
söylüyor: "CHP ise henüz bir ana doğrultu oluşturabilmiş
değil."
Yeni CHP ile eski CHP'nin tabanı, bugün AKP'den çeşitli nedenlerle
rahatsız olup da radikalleşerek sola kaymayan, tam anlamıyla
milliyetçiliğe ve ulusalcılığa da çekilmediğini düşünen insanlardan
oluşuyor.
Eski ve yeni CHP arasındaki iktidar mücadelesi henüz sona ermiş ve
yeni CHP kendisini net olarak ortaya koymuş değil. Seçim
sonuçlarına bağlı olarak bu netleşmenin hangi yönde olacağını
görmek için daha beklemek gerekecek.
Eski ve Yeni CHP'nin karşı karşıya gelişi
CHP'ye farklı saiklerle oy verenlerin bir araya geldiği durumlarda, seçim öncesinde askıya alınan bu mücadelenin ortaya çıkması için küçük bir kıvılcım yetiyor.
Kürtlerin de yoğun olarak yaşadığı varoş semti Limontepe'de CHP
seçim bürosunda sohbet ederken bu mücadelenin keskinliğine tanık
olma şansı yakalıyorum.
Baykal sonrasında tekrar CHP'ye katılan Tacim Öz mahalleden. Emekli
öğretmen Fahrettin Yılmaz ve 10 kadar arkadaşı ise seçim
çalışmasına destek olmak için mahalleye gelmişler.
Kılıçdaroğlu CHP'sinin seçmende nasıl tepki gördüğünü soruyorum, Öz
anlatmaya başlıyor:
"Geçmiş dönemde Cumhuriyet Halk Partisi'nin 'H' harfini düşmüştük.
Kürdü Aleviyi dışlamıştık. CHP o zaman sadece Cumhuriyet Partisi
idi. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP tekrar bir halk hareketine
dönüştü. Şimdi insanlara bu mahallenin sorunlarını da, Kürt
sorununu da en iyi sosyal demokrasinin çözeceğini söylüyorum."
Bunları anlatırken bana baktığından, masadakilerden bazılarının
böyle konuşmaması için yaptığı kaş-göz işaretlerini görmüyor.
Sonunda biri "Arkadaş biraz yanlış anlatıyor. Öyle değil. Ben
katılmıyorum." diyerek Öz'ü susturmuş oluyor.
İzmir'den seçim izlenimlerime laiklik, Cumhuriyetçi Güç Birliği ve
Emek Barış Özgürlük Bloğu adaylarıyla devam edeceğim.