Olay şu, seçim öncesinde Millet İttifakı; CHP ve İYİ Parti’nin
görünür olduğu, HDP’nin görünür olmadığı bir ilişki idi ve
görünmeyen bu ilişki esasında tüm taraflarca gayet iyi biliniyor,
İYİ Parti tabanının bilmemesi için de azami çaba sarf
ediliyordu.
Şimdi süreç tersine döndü, Millet İttifakı’nın görünür yüzleri
CHP ve HDP oldu, dolayısıyla bu değişiklik İYİ Parti tabanında
ciddi bir rahatsızlık yaratıp erime süreci yaşandığı için araya bir
mesafe konulmak isteniyor.
Konulmak istenen mesafe de tıpkı bir önceki halde olduğu gibi
aslında gerçek değildir. Tabanın kaymaması için bir önlemdir. İYİ
Parti’nin AK Parti ile yakınlaşması veya Cumhur İttifakı'na kayması
gibi bir durum da yoktur.
İYİ Parti içinde muhtemeldir ki, bu ilişki biçiminden rahatsız
olanlar vardır ve bunların bir kısmının MHP, bir kısmının da AK
Parti ile temasları da söz konusu olabilir. Bu temasların yansıması
da önümüzdeki süreçte görülebilir.
Nitekim, İYİ Parti Kongresi öncesi MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçeli’nin çağrısının tabanda bir hayli olumlu karşılık bulması da
bu gelişmelerin göstergesidir.
CHP, HDP ile tam bir stratejik ortak gibi davranıyor. Bir yandan
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti ile olan ilişkilerinin
bitmediğini ama ortada bir seçim olmadığı için mesafeli
durduklarını dile getirirken diğer yandan ortada bir seçim yokken
HDP ile mesafeyi sıfıra indirmesinin elbette izah edilebilir bir
tarafı da bulunmamaktadır.
Hem CHP hem de İYİ Parti yöneticilerinin söylemlerinin arka
planı bu bakımdan iyi okunmalıdır.
İYİ Parti, TBMM grubuna hitaben HDP’li milletvekili tarafından
kullanılan, “Burada HDP’lilerin, PKK’lıların oylarıyla
oturuyorsunuz” cümlesine kimse karşılık verememiştir. Kimse böyle
bir süreç yaşanmadığını söyleyememiştir. Sessizlikle konuyu
geçiştirmeye çalışmışlardır.
Üç HDP’li büyükşehir belediye başkanı görevden uzaklaştırılınca,
Diyarbakır’da annelerin evlatlarını istedikleri nöbetler başlayınca
İYİ Parti bir hayli zorda kalmıştır. İki konuda da tavır koyamamış,
ne devleti savunabilmiş ne de HDP aleyhine tatmin edici bir duruş
sergileyebilmiştir…
İşte tam da bu durumdur ki, şimdiye kadar saklanan, örtülü bir
şekilde üstten yürütülen işbirliğinin CHP ve HDP tarafından açıkça
ifşasıyla birlikte İYİ Parti tabanını irkiltmekte ve yeniden MHP’ye
dönüşlere bir ivme kazandırmaktadır.
Sanıldığı gibi İYİ Parti ve AK Parti yakınlaşması, ittifaklar
arası bir geçiş gibi değerlendirmeler çok doğru ve gerçekçi
olmaz.
Şu ihtimali de gözden kaçırmamak lazım, bunu seslendirenler de
oluyor; Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı dışında üçüncü bir
ittifakın gerçekleşeceği…
Olabilir. İki yeni parti hazırlığı var. Sayın Davutoğlu ve Sayın
Babacan’ın ekipleri çalışıyor. İki ekip de aslında aynı insanlar
üzerine hesap yapıyor. Bunların ayrıca İYİ Parti’ye giden ve burada
tatmin olmayan, memnun edilemeyen insanlara dair de düşünceleri
var.
İYİ Parti için daha önceki siyasi irtibatlarını bırakıp
gelenlerin önemli bir kısmı umduğunu bulamadı, eski adreslerine de
dönemiyorlar ve siyaset dışı kalmak da istemiyorlar. Hal böyle
olunca kurulacak iki parti için bu insanlar doğal birer çevre…
Öte yandan HDP ile bir ittifak görüntüsü vermemek için üçüncü
ittifak bir nevi hülle yolu olarak da düşünülebilir.
Yani, CHP ve HDP birlikte ama ittifak CHP ile yapılacak, İYİ
Parti Millet ittifakı içinde CHP ile birlikte değil de diğer
paydaşları üzerinden yer alacak…
Bu hamur çok su kaldırır.
Ancak, gelinen noktayı Millet İttifakı çöküyor veya bir üyesini
kaybediyor gibi yorumlamamak, İYİ Parti’nin yeni bir zemin
üzerinden bu ittifak içindeki varlığını sürdürme çabası olarak
görmek lazım.
MHP’den ayrılma gerekçelerini AK Parti ve Tayyip Erdoğan ile
işbirliği olarak ifade edenlerin şimdi dönüp kendilerinin böyle bir
ilişkiye geçmeleri izaha muhtaç olur…