İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'ndan 'Kürt sorunu' çıkışı
Abone olİYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, Kürt sorunu tartışmalarıyla ilgili "Kürt sorunu tanımlamasına katılmıyorum, ana dilde eğitim talebi müzakere edilemez" dedi. Dervişoğlu, HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecek bir siyasi aktör olmadığını söyledi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorunun çözümüne ilişkin yaptığı açıklamadan
sonra, İYİ Parti'den mikrofon uzatılan ilk isim ise Grup
Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu oldu.
Millet İttifakı bileşenlerinin siyaset yapma tarzı göz önünde bulundurulduğunda, Kılıçdaroğlu'nun çözüm süreciyle ilgili çıkışı, CHP ve İYİ Parti arasında çatlak beklentisi yarattı ama Dervişoğlu'nun, "HDP'nin TBMM Başkanvekili var ve Genel Kurul'u yönetiyor. Meşruiyet sorunu yoktur" açıklaması, beklentileri boşa çıkardı.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu'nun Independent Türkçe'nin sorularına yanıtları şöyle:
"Kürt sorunu tanımlamasına kesinlikle katılmıyorum"
- Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Çözüm sürecinin muhatabı HDP'dir'
çıkışı tartışma yarattı. İYİ Parti kanadından da ilk siz açıklama
yaptınız. Siz önümüzdeki seçimde olası bir iktidar
değişikliğinden sonra, Millet İttifakı'nın bir bileşeni olarak bir
çözüm sürecini destekleyecek misiniz? Sizin girdiğiniz sadece bir
meşruiyet tartışması mıydı?
Bana Kürt meselesi tanımlamasına ait bir soru yöneltilmedi. HDP'nin hukuki meşruiyeti ile alakalı bir soru soruldu. Hem HDP ile hem PKK ile alakalı geçmişte söylediğim bir sürü söz, yaptığım bir sürü açıklama var. Dolayısı ile hepsinin bir bütün içinde değerlendirileceğini düşünerek HDP'nin hukuki statüsüne söyledim. Onda da HDP meşrudur cümlesini kullanmadım. Açıkça, HDP'nin TBMM'de bir başkanvekili olduğunu, bu riyasete itiraz eden olmadığına göre soruya verilecek en güzel cevaptır bu dedim. Onun dışında bu zamana kadar HDP ile ilgili ne söylediysem geçerlidir. Ayrıca benim HDP ile iltisaklandırılmam da mümkün değildir. Türk milliyetçiliği geleneği ile yetişmiş biriyim. Müktesebatım ve siyasi mazim bellidir. Dolayısı ile bu alanda bana yapılan saldırılara ancak tebessüm ederim. Ben kalkanı olan bir adamım bu konuda, çok rahatım yani. Ama şunu da söylüyorum yani açık ve net olarak, Kürt sorunu ya da Kürt meselesi tanımlamasına kesinlikle katılmıyorum.
"Ana dilde eğitim talebi mazur görülemez"
- Cumhurbaşkanı 'Biz bu sorunu çözdük bitti' dedi. Bir sorunun olduğu devletin en yetkili ağzınca dile getirildi ve çözüldüğü söylendi. Sizce bir sorun var mı ve çözüldü mü?
Sayın Cumhurbaşkanı açık bir biçimde böyle bir sorunun olduğunu ve onun tarafından çözüldüğünü söyledi. Dolayısı ile Sayın Cumhurbaşkanı'nın da bu konu ile alakalı tespitlerinin bu konu ile alakalı resmi görüşle benzerlik arz etmediğini görüyoruz. Bana göre Türkiye 40 yıldan beri elbette ki sorunları olan kesimler vardır Türkiye'de. Türk'ün Kürt'ün de sorunu var, Türkmen'in de var sorunu. Ayrıca Türkiye'nin her yerindeki sorunlar şimdi birbiri ile benzerlik ifade ediyor yani Tekirdağ'daki insanın da var. Bunu bana sorduklarında bir bölgeye mahsus olarak böyle bir soru ifade etmeyin diyorum.
- Mesela ana dilde eğitim gibi bir talep var…
Anayasa'nın ilk 4 maddesi, ana dilde eğitim, kurucu ortaklık, yerel özerklik gibi taleplerin hiçbirisi bizim tarafımızdan makul karşılanmaz ve müzakere edilmez. Ve ayrıca da mazur dahi görülemez.
- Bu sözünüz İYİ Parti açısından bağlayıcı mıdır?
Ben İYİ Parti'nin grup başkanvekiliyim. Söylediklerim elbette ki kimileri tarafından tartışılabilir. Benim söylediğim aynı zamanda taşıdığım sıfattan kaynaklı olarak resmi görüştür.
"HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimini etkileyecek bir siyasi aktör değil"
- 2019 yerel seçimlerinde HDP, Millet İttifakı'nın lehine aday çıkarmadı. Ama Millet İttifakı'nın ortağı olmadı. Yeni seçim sürecinde de bir birlikteliğin olmayacağı ifade ediliyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2. tura kalırsa HDP ve Millet İttifakı birlikteliği olası. Siz İyi Parti olarak HDP'nin adayı ikinci tura kalırsa oy verecek misiniz?
Bu bir varsayım. Olması da mümkün değil. Ayrıca dediğim gibi müktesebatım bellidir. Sürekli içinde HDP olan bir tartışmanın içine çekilmek isteniyoruz. Aslında bu bize karşı yöneltilmiş haksızlık. Bizim HDP'ye bakışımız belli. HDP'nin yerel seçimlere katkısı İstanbul seçimlerinde kendini göstermiştir iddiası var. İstanbul'da 1. turda, ilk seçimde Ekrem İmamoğlu'nun AKP adayına attığı fark ya da sağladığı üstünlük 13 bindir. Daha sonra seçim tekrarlanınca biliyorsunuz ki bu fark 800 bine kadar yükselmiştir. Eğer HDP, CHP'yi desteklemiş ise, o birinci turda da desteklemiştir. Doğru değil mi? Yani 13 bin farkın olduğu seçimde de desteklemiştir. Fakat ikinci seçimde fark 800 bine çıkınca bunun değişik bir biçimde analiz edilmesi de icap ediyor. Dolayısı ile ben Cumhurbaşkanlığı seçiminde HDP'yi süreci etkileyecek bir siyasi aktör olarak görmüyorum. Asıl süreci etkileyecek olan kesim AKP ile MHP'ye oy vermekten vazgeçen seçmen kitlesidir. O sebeple HDP'yi sürekli bizim tarafımızdan tartışılabilen, sürekli acaba ne yapacaktır sorularına cevap arayan bir noktaya taşımamak lazım diye düşünüyorum.