İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener: Erdoğan topuğuna kurşun sıktı
Abone olİYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasını “Ayağına kurşun sıktı sayın Erdoğan, hem de topuğuna sıktı.” sözleriyle yorumladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk TV'de Hülya Hökenek'in moderatörlüğünde Habertürk yazarları Muharrem Sarıkaya, Kürşad Oğuz, Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı kararıyla Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmasıyla ilgili Akşener şunları söyledi:
"Çok yalnız hissedeceğiz. İstanbul Sözleşmesi ister seküler, ister muhafazakar pek çok kadının kendisini güvence altında hissettiği kavram oldu.
İstanbul Sözleşmesi'ni sayın Erdoğan imzaladı, AK Parti imzaladı. Bütün kadınlar bu konuda iktidar partisinin ne kadar eleştirirsek eleştirelim övmekten geri durmadık. Bir grup adamın tırnak içinde adamın itirazıyla çıkıldı. Birçok kişi müracaat etti. Ben de müracaat ettim. Danıştay benim itirazımı reddetti ve karara bağladı.
İstanbul Sözleşmesi'nden çıktığımız için kadınlar olarak kendimizi çok yalnız hissedeceğiz. Çok üzgünüm. Sosyolojik olarak daha şehirli daha seküler kadınların meselesi değil, bütün kadınların meselesi bu."
"Hukuki olarak ne gerekiyorsa yapın dedim"
'Danıştay'ın kararına itiraz edecek misiniz?' sorusuna Akşener, "Arkadaşlarıma hukuki olarak ne gerekiyorsa yapın dedim." cevabını verdi.
Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan'ın durumuna empati yapmaya çalışıyorum. Yıllardır söylüyorum, bu bir eleştiri değil gerçekliktir. Saray hayatı paralel evren yaratır, yeni bürokrasi yaratır. Üç beş önemli gördüğü şahsın itirazının tüm toplumun, kendi beslendiği alanın tümünü kapladığını zannetmiş olabilir. Ben üniversitede hoca iken Refah Partisi'nin kadın hareketini incelemiş birisiyim. Refah Partisi'nin o geleneği, milli görüş geleneği dersek, 92'de bunu incelemiş bir hocayım. O günden bugüne elbette o kadın değişti.
Erdoğan topuğuna kurşun sıktı
90'larda 35-40 yaşında olan kadının bugün kızı kaç yaşında? Hayatımıza yeni değer setleri girdi. Benim gördüğüm sayın Erdoğan'ın itibar ettiği kişilerin kendilerini tehdit altında hissetmeleridir. Kendi cenahlarındaki kadınların üzerinden. Ayağına kurşun sıktı sayın Erdoğan, hem de topuğuna sıktı.
Gönlünü orada kabul etmiş kadınların muhtemelen başka partiye oy vermeyebilir ama sandığa gitmeyecekler.
Kadınların öncelikleri farklılaştı diyebiliriz. Esasında gördüğüm şu, öncelik sıralamaları değişti. Problemler, sosyal medya gibi hayatımıza giren iletişim araçları üzerinden görünür oldu. Çok hızlı bir biçimde herkes her şeyden haberdar oldu. Daha yaşlı kesim facebook daha genç kadın twitter kullanıyor. Youtube var. Haber kanalları bile Youtube üzerinden izleniyor."
"Bu kanalın İstanbulluya, Türkiye'ye dair fayda sağlamadığını gördük" iddiasında bulunan Akşener, konuşmasına şöyle devam etti:
"Kanal İstanbul için Erdoğan referandum yapsın"
"Hadi bakalım sayın Erdoğan bir referandum yapsın. En büyük ihracatımız AB'ye. 1.7 milyar dolar bu fabrika, üreticilere yatırım yapması lazım ki zarar görmesin. İthalat-ihracat dengesini değiştirebilecek üretimler yapmamız lazım bizim. İnat edip borç alıyor şimdi. Biz dedik ki 'sakın ola ki buraya para vermeyin, ödemeyeceğiz' dedik. Tiksindirici borç diye bir kavram var. 1870'li yıllarda. Gayrimeşru, şaibeli borçlarla ilgili bir tarif. Finans kuruluşları bir yatırıma, demokrasi dışı davranan tek adam sistemlerde bazı liderlerin kendi gelecekleri amaçlı yaptıkları yatırımların, o ülkelerde seçim kaybedildiğinde o milletin sırtına yük olarak çıkması.
Milletin rızası var mı? Yok. İstanbulluya sorulmuş m? Hayır. Alınan borç milletin menfaatine mi, yoksa sistemin sürdürülmesine mi yarayacak? Biz de diyoruz ki, ayağınızı denk alın. Ekvator ve Haiti'de aynı şekilde borçlandırma yapmış, sonra seçilenler itiraz etmiş sonra da borç silinmiş yüzde 70'e kadar. Biz bunu açık, net söylüyoruz. Biz niye mega projelere karşı olalım ki?"
"Tapu delinmesi can masumiyetiyle aynıdır"
Paramount otelinin sahibinin kızının açıklamalarına değinen Akşener, şunları söyledi:
"Sedat Peker'in açıklamalarını herkes gibi takip edenlerden birisiyim. Gözden kaçan bir şey var ben o günden beri Türkiye adına çok korkuyorum. Tarihçiyim. Osmanlı'da olmadı. İşgal dönemindeki Türkiye'de olmadı. Cumhuriyet döneminde olmadı. Nedir? Tapunun delinmesi. Paramount Otelinin sahibinin kızının konuşmasını dinledim. Yasemin Victoria Uras. Onu izledim. Bu ülkede şantajlar olmuştur keş paralara şantajlar üzerinden paralar alınmıştır, yolsuzluklar yapılmıştır falan filan. Ama fabrikanın tapusuna otelin, yani tapu olarak üzerinizde bulunan bir şeyin 'üzerine çökülmek' diye bir kavram olmamıştı. O çökmeyi ancak bilek gücüyle silahla milahla olmaz. Çantayla parayı silahla alırsınız ev tapunuzu dükkan tapunuzu fabrika tapunuzu hiçbir güç alamaz. Hakim alır. Onu gördüm ben. Bu ülkede tapu delinmiş. tapunun delinmesi her şeyin sorgulanması anlamına gelir. Kimse bunun üzerinde durmadı."
"Erdoğan'ın seçilmesi mümkün değil"
Sayın Erdoğan seçilmek istiyor. Ama seçilmesi mümkün değil, matematik uygun değil. Siyasetin kendi içinden çok koptu. Ama sarayın içinden çıkamıyor. Anketler yanlıştır demiyorum. Anket yapanlarla şüphem yok. Telefonla yapılan ankette konuşamazsınız.
Sayın Erdoğan'ın gerçekten Türkiye'den haberi yok. Sayın Erdoğan'ın Üsküdar'daki evinin kapısını insanlar çalabilirdi. Bugün sayın Erdoğan'ın sarayında hangi ikamette oturduğuna dair kimsenin bilgisi yok. Hatta daha ileri gideyim, AK Partili milletvekillerinin, bakanların bile kapısı çalınamaz.
"Tıkaç olmayacağım"
Ben hiç kimseyle ne sayın Yavaş, ne sayın İmamoğlu, ne sayın Davutoğlu, ne sayın Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanlığı ile ilgili bir şey konuşmadım. Ben tıkaç olmayacağım, söylediğim şey bu. Sayın İmamoğlu ve sayın Yavaş'ın anketlerde iyi gittiğini görüyoruz. Çünkü anketlerde bunlar soruluyor. İstemeler normaldir ama ben onların adına bir şey söyleyemem.
"İmralı ile ilişkilerin sürdüğünü biliyorum"
Zühtü Aslan Bey'in yaptığı konuşması ilginçti. Vesayeti anlattı. Oradan Gergerlioğlu için bir karar çıktı. Hiç şerh yok, oybirliği ile olması önemli. Üyelerden İrfan Fidan sayın Erdoğan'a çok yakın. Sayın Fidan'ın da imzası var. Bunu bir kenara koyduk. İmralı ile ilişkilerin sürdüğünü biliyorum. AK Parti HDP'yi kurumsal olarak şeytanlaştırmışlardı. Hüküm cümlesi haline geldi. CHP, İYİ Parti'nin seçmenlerinin büyük çoğunluğu bu şeytanlaştırmadan etkilendiği görüldü. Seçimlerde HDP'nin sistemine ihtiyaç varsa sayın Erdoğan bir dakika bile düşünmez el sıkışır. HDP'nin yöneticisinin talepte bulunmasını da bir kenara koyduk. AYM'nin kararına hukuk üzerinden bakmakta fayda var. Enis Berberoğlu'nun arkadaşım olduğu için başından bu yana yanında durdum. Ama hukukta bunların öneminin olmaması gerekiyor.
Esad ile mutlaka konuşulmalı
10 yıl önce sizin kanalınızda MHP milletvekili olarak şunu söylemiştim, kalanlarla ilgili entegrasyon sürecinin yapılması gerekiyor. En önemlisi bu ülkenin vatandaşı ise bu ülkenin vatandaşlığının öneminin yapılması. 60 milyar dolar Suriye'den bu ülkeye para gitti. Beşar Esad ve Suriye yönetimiyle mutlaka konuşulmalı. Silah zoruyla değil, kendi ülkesine dönmek isteyen kişilerle ilgili Suriye yönetimiyle konuşulması lazım.