İyi Müşteri olmaya giden yol
Abone olHala sadece müşteri misiniz, yoksa İyi Müşteri mi?
Teoman Akben'in "İyi Müşteri" isimli kitabı
ALTEO Yayıncılık tarafından bu ay başında yayımlandı. Teoman
Akben'in, meslek hayatı boyunca çalıştığı farklı müşteri tipleri
üzerine derinlemesine değerlendirmelerinden oluşan kitapta,
müşterilere müşteri yaklaşım ve tepkilerinin satıcı üzerinde nasıl
bir etkisi olduğuna dair bilgi veriliyor. Dünyada şu anda
eşi olmayan bir çalışma ile, iyi satıcılık, iyi pazarlamacılık veya
iyi yöneticilik değil, iyi müşteriliğe dair tüyolar
sunuluyor.
“İyi Müşteri” çok para bırakmak değil.
"Yıllarca müşterilerle temas halinde oldum. Benim üzerimde de
çalışanlarımın üzerinde de, son derece iyi etkisi olan, bize
kazandığımız paranın ötesinde keyif veren insanlarla çalıştığımız
zamanlar oldu. Kimi zaman da tam tersi, satışımızın keyfini maddi
anlamda bile yaşamakta zorlandığımız anlar bilirim. Baktım, 'İyi
Müşteri' kavramı dışarıdan görünenden farklı bir şey ve çoğumuzun
zannettiğinin tersine, sadece çok para bırakan müşterilikten öte
bir durum. En başta başarılı iletişim kurma yeteneğine bağlı olan
ve sonrasında da birçok şarta bağlı bir şey. Bunların kimi yapımız
gereği uymakta zorlanabileceğimiz, fakat emin olun yüzde 80'i
değiştirmesi elimizde olan tutumlarımızla ilintili. Kitap da işte
bu revize etmemiz gereken ve değiştirmesi aslında çok güç olmayan
tutumlarımıza dikkat çekerek yaklaşım alternatifleri
sunuyor."
Ders çıkarılacak müşteri hikayeleri birkaç bölüm
dahilinde inceleniyor.
Alışveriş öncesi ile başlayan serüven, "Alışveriş", "Alışveriş
sonrası", hatta "Alışveriş sonrası sonrası" ile devam ediyor. Bunun
sonrasında ise enteresan bölümler ve alışveriş dünyasına dair
bugüne kadar dile getirilmemiş enteresan hatalar ve doğruları
incelenmeye başlıyor. Alışverişte seçilen kıyafet seçimlerimizden
tutun, satıcıya hitabımıza; selamlama cümlelerimizden, satıcının
bize hitabına kadar her konuda ilginç saptamalarla bezeli kitapta
başka neler var: Kullanmakta ısrar ettiğimiz hatalı sözcük ve
sözcük grupları, hatalı klişeler, bunların satıcı üzerindeki
etkileri ve sınıfınız üzerine karar verirken ne şekilde
değerlendirildiği; bunun yanında özgüven eksikliği veya aşırı
özgüvenin yol açtığı sıkıntılar; bunların sonrasında oluşabilen
problemlerin marka tarafından algılanışı ve ne tür çözümler
üretildiği veya üretilebileceği halde üretilmediği ve alışverişin
A'dan Z'ye anatomisi.
Satış dünyasının sırlarını deşifre
ediyorum.
Akben şöyle diyor: "Müşterinin en büyük handikapı, ne kadar
empati sahibi olsa, yine de bilemeyebileceği satıcı mantalitesidir.
Satıcının, oradaki yöneticinin, hatta genel anlamıyla yaşayan bir
organizma kabul etmemiz gereken Marka'nın, müşterinin
erişemeyebileceği bir iç dünyası vardır. O dünyaya uygun nefes
alıyorsanız, o atmosfer içinde yakalanacak uyumun tadına doyum
olmaz. Fakat o uyumu yakalayabilmeniz için bilmeniz gereken şeyler
vardır. Size içeriden verilecek bir bilgi olmadan da bu biraz
zordur. İşte ben de içeriden bu bilgileri veriyorum.
Çok satıcının "Bunu neden açık ettin, o satış dünyası sırrıdır!" diyeceği şeyleri deşifre ediyorum. Diyebilirsiniz ki "Ben de kendi sektörümde sonuçta bir satıcıyım. Ben bunları bilirim." Evet biliriz. Ama iş alışverişe geldiğinde, şapkalarımızı değiştirip, iş çıkışı müşteri durumuna kendimiz geldiğimizde unuturuz. Ben hem bunu unutmadan, hem de müşteriliğin keyfini çıkararak yapılabilecek alışverişlere dair fikirler sunuyorum. Yoksa yaptığım, 'her şeyi satıcı gibi düşünün, satıcının ruh haline hizmet edin, aslolan müşteri değil satıcı mutluluğu' gibi bir şey söylemiyorum. Aksine, kitapta 'satıcının şu şu durumlarda burnundan getirin' dediğim yerler var. Ama bunların tamamı sonuca gelindiğinde tek şeye hizmet ediyor: Satıcının gözünde bir 'İyi Müşteri' olarak yer etmeye."
Yer yer son derece eğlenceli bir dilin hakim olduğu, gerçekten zeki noktalara dikkat çekilmiş, değişik bir kitap “İyi Müşteri”. Yıl içinde bu alanda seminerleriyle de gündeme gelecek olan kitap, tüm zamanlar için tavsiye olunur.
Kitaptan kısa bir bölümle bitirelim:
"Tüketim sırasında kuşandığımız hal ve hareketleri ‘kostüm’,
mekanda kurulan ilişkiyi bir ‘oyun’ kabul etmek her şeyin anahtarı.
Başrol için savaşmanız gerekmeyen, o işyerinin kapısından
girdiğinizde değil, hatta evinizden çıkarken bile değil, yakanıza
daha yataktan kalkarken ‘Starring’ rozeti takılan bir oyun. Işıklar
yandığında alkışlanmak için oynayın."