İyi çocuk herşeyi anlattı
Abone olDink davasında beraat eden Erhan Tuncel’e suçlamalar yönelten Hayal, Dink cinayetinin hazırlık safhasıyla ilgili çarpıcı bilgiler verdi.
AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti
davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Yasin
Hayal kaldığı Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde Taraf ’a önemli
açıklamalar yaptı.
McDonald’s’ın bombalanması eyleminden Dink cinayetine kadar
geçen zaman içinde Erhan Tuncel’in faaliyetleri ve Trabzon Emniyeti
ile jandarmasının kendisiyle kurduğu ilişkileri bütün
ayrıntılarıyla anlatan Hayal, Trabzon Jandarma Komutanlığı’nın
askeri araçlarıyla sık sık karakola götürüldüğünü Jandarma Alay
Komutanı Albay Ali Öz’ün odasına sık sık girip çıktığını söyledi.
Yasin Hayal, Türkiye’yi sarsan Dink cinayetine giden yolda
yaşadıklarını şöyle anlattı:
ALİ ÖZ BENİ ÇOK SICAK KARŞILIYORDU
Bu hadiselerden önce uzman çavuşlar sık sık askerî arabayla beni
alıp Trabzon Jandarma Komutanlığı’na götürürdü. Seyyar satıcılık
yaptığım için yerim belliydi. Simit, poğaça türü şeyler satıyordum.
Sürekli gelip beni alıyorlardı. İl Jandarma Komutanı çağırınca
“gelmiyorum” deme lüksünüz yok. Dönemin Jandarma Komutanı Nazım
Başçavuş, Karakol Komutanı Mehmet Üsteğmen, Alay Komutanı Ali Öz...
Bunların odasına birçok kez girip çıktım. Ama niye gittiğimi ben de
bilmiyorum. Gittiğimde çok sıcak karşılanırdım, çayım önüme
gelirdi. Bana övgü dolu sözler söylerlerdi. “Vatana millete
hayırlı bir genç” diyorlardı. Bizim gibi gençlerin bu
vatana lazım olduğunu söylüyorlardı. Benden bir talepte
bulunmadılar. Ama herhalde Erhan Tuncel aracılığıyla isteklerini
yaptırdılar. Erhan’ın muhbir olduğunu bilmiyordum. BBP Gençlik
Kolları Başkanı olduğu için, kendisine sadakatimiz vardı.
Üniversite öğrencisi, tahsilli diye onu kendimizden üstün
görüyorduk. Bütün mahalle gençliğini etkiliyordu. Bazen Alperen
Ocakları binasında, bazen de evinde bizi toplayıp bize Irak ve
Çeçenistan’la ilgili CD’ler izletiyordu, seminerler veriyordu.
“Gençliği aydınlatmalıyız” gibi konuşmalar
yapıyordu. Sadece ben Ogün Samast değil, bütün Pelitli Beldesi
gençleri onu tanırdı.
SİLAHI ORTAKLAŞA ALDIK
Ama Hrant Dink konusunu bir tek Ogün ve benimle konuştu. Silah ve
mermilerin parası ile Ogün’ün yol masraflarını Erhan’la ikimiz yarı
yarıya karşıladık. Silahı mahalleden arkadaşım olan Ömer Polatoğlu
isimli bir kişiden aldım. Olaydan önce yurtdışında gemi kazasında
rahmetli oldu. Silahı nereden aldığımı Erhan çok iyi biliyor. Silah
ve merminin maliyeti 250 TL’ydi. 100 küsür TL de Ogün’ün yol
masrafına ayrıldı. Ogün Trabzon’dan tek başına hareket etti.
İstanbul’da yanında birileri var mıydı bilemiyorum. İstanbul’a
hareket etmeden önce Erhan’ın evine helallik almak için gitti. Ben
dışarıda bekliyordum. Çıkarken elinde bir Türk bayrağını katlayıp
cebine koyduğunu gördüm. Bayrağı ondan aldığını sanıyorum. Ersin
Yolcu isminde birisi Ogün’ü yolcu etti. Ben yoktum. Ogün cinayetten
sonra bize telefon etti. O sırada Ahmet İskender’in kırtasiye
dükkânındaydık. Beni Ahmet’in telefonundan aradı. Olayı
gerçekleştirdiğini söyledi. “Gelecek misin, kalacak mısın” dedim.
Yalova’ya gideceğini söyledi. Ama Trabzon’a gelirken gözaltına
alındı.
BENİ EYLEM İÇİN ÇIKARTMIŞLAR
Ogün Samast ilk yakalandığında ona yapılan kahraman muamelesi,
2004’teki McDonald’s’ın bombalanması olayında bana da yapılmıştı.
İstanbul’da gözaltına alınıp Trabzon’a getirildiğimde dönemin
Trabzon Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk, benim sırtımı
sıvazladı. Cep telefonundan bana BBP’nin logolarını ve Muhsin
Yazıcıoğlu’nun fotoğraflarını gösterdi. “Bu memleketin sen
ve Erhan gibi kahramanlara ihtiyacı var. Seni en kısa zamanda
çıkaracağız, için rahat olsun” dedi. Hakikaten de öyle
oldu. 11 ayda çıktım. Demek ki çıkmamın nedeni buna benzer olayları
devam ettirmekmiş.
BENİ ÇEÇENİSTAN'A GÖNDEREÇEKTİ
Erhan’ın bize Irak ve Çeçenistan’la ilgili izlettiği CD’lerden
etkilenmemek mümkün değildi. Bana “Hiç merak etme, sen de
gideceksin oralara” dedi. Mikdat kodla ikimizi Irak’a
savaşmaya gönderecekti. Erhan’ın ifadesinde söylediği gibi
Çeçenistan’a gitmedim, sadece girişimim oldu. Bakü’ye kadar
gidebildim, oradan geri döndüm. Erhan bizi Çeçenistanlı bir üst
düzey komutan olduğunu söylediği biriyle tanıştırdı. Gitseydim
gönüllü olarak savaşacaktım. Mikdat da hazırdı. Bizi Irak’a
göndermek için Erhan, birisiyle görüşmeye Elazığ’a gitti. Görüştüğü
kişi 12 Eylül’de 12 yıl cezaevinde kalmış eski bir ülkücüydü, bize
pasaport ayarlayacaktı. Erhan Elazığ’dan gelince Irak işinin askıya
alındığını söyledi. “Şimdilik burada eylem yapacağız.
ABD’nin buradaki tesisi olan McDonald’s’ı bombalayacağız, bu eylem
çok ses getirecek” dedi. Bomba için bana malzeme listesi
yazıp verdi. İstediklerini aldım, bombayı o yaptı. Erhan’la
tanışana kadar hayatımda bomba görmemiştim.
AKYÜREK 'İYİ ÇOCUK' DEMİŞ
Ramazan Akyürek’i McDonald’s’ı bombalama olayından gözaltına
alındığımda Trabzon Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü’nde ilk kez uzaktan gördüm. Ramazan Bey, Yahya Öztürk’e
benim için “iyi çocuğa benziyor” demiş. İnsanın
hoşuna gidiyor tabii. Bombalama eylemi yapan birine ‘iyi çocuk’
dediğine göre demek ki onların istediği bir şey yaptım diye
düşündüm.
BÜTÜN MASRAFLARIMI ERHAN KARŞILADI
Erhan Tuncel’le ilk kez 2002’nin mart ayında askerliğim sırasında
izne geldiğimde tanıştım. Çok yoksul bir aileden geliyorum.
Askerdeyken 18-19 ay bana ailemden hiç para gelmedi. Erhan’la
Alperen Ocakları’nda tanıştım. Beni evine davet etti.
“Seninle çok güzel işler yapacağız. Maddi durumunun kötü
olduğunu biliyorum, mağduriyetini gidereceğim” dedi. Erhan
Tuncel, tanıştığımızdan itibaren bana her türlü giysi, yiyecek,
harçlık yardımı yaptı. Onunla tanıştıktan sonra hiç yokluk
çekmedim. Ne yalan söyleyeyim, bu yardımlar beni mutlu ediyordu.
Ona giderek daha çok bağlandım. Bu değirmenin suyu nereden geliyor
diye sorma lüksüm yoktu, çünkü çok kötü durumdaydım. Bana hep
“mert, cesur, sözü geçen” biri olduğumu, günümüz şartlarında aranan
bir insan olduğumu söylüyordu.
'HRANT DİNK ERMENİLERİN ATATÜRK'Ü DİYORDU'
Erhan Tuncel’in “Bayrampaşa Cezaevi’nde Hayal’i ziyaret
edenler araştırılsın, Dink suikasti orada aklına sokuldu”
lafları gerçeği yansıtmıyor. Beni ziyarete yalnızca ailem ve
İstanbul’dan bir arkadaşım geldi. Hrant Dink ismini de ilk kez
Erhan’dan duydum. Ona “Ermenilerin Atatürk’ü” diyordu. Çok
tehlikeli biri olduğunu ve ortadan kaldırılması gerektiğini
söylüyordu. Dink’in “Türklerin kanı zehirlidir, dökülmesi gerekir”
diye bir laf ettiğini söyledi, ürperdim. Onun dışında Dink’i sadece
1-2 defa televizyonda gördüm. Ergenekon bağlantısı kesinlikle yok,
Erhan Tuncel masal anlatıyor. Ziyaretçiler kayıtlarda bellidir.
Hrant Dink’in resimlerini internetten çıkartan Erhan Tuncel’dir.
Çıkardığı resimleri kapalı bir zarf içinde evinin karşısındaki
bakkal Osman’a bıraktı. Bana da bir çocuk aracılığıyla haber
yolladı. “Emanet hazır, bakkal Osman’dan alsın”
dedi. Ben de başka bir çocuk gönderip resimleri aldırdım.