İsviçre rüşvet mi vermişti?
Abone olİsviçre ile yaşadığımız tatsız olaylar sadece Kasım ayında oynadığımız maça ait değil.
İsviçre’nin 1994 yılındaki eleme grubu maçında hakeme rüşvet
verdiği iddia edildi.
İskoç yazar McGill, kitabında hakem
Craciunescu’ya 64 bin dolar rüşvet verildiğini delilleriyle ortaya
koyuyor. Rumen hakem, o maçta net bir penaltımızı vermemişti.
Almanya yolumuza taş koyan İsviçre ile aramız bugünlerde epeyce
tatsız. Sadece elenmek ve Almanya'ya seyirci kalmak değildi
yaşadığımız dram. Bilinen durumlar nedeniyle de tarihin en ağır
cezalarından birine çarptırıldık.
Tabii bu gelişmeler nedeniyle öfkemizin büyük bir bölümünü FIFA
çekerken, İsviçre'nin de bundan nasipsiz kalması düşünülemezdi.
Yaşanan olaylarda onların tahriklerinin de önemli bir payının
bulunduğunu söylediysek de buna pek kulak asan olmadı. Her öfkeyle
kalkışımızda olduğu gibi yine çok ağır bir zararla oturduk.
Bütün bu gürültü patırtı içinde Fatih Terim, İsviçre ile aramızda
1994 yılında da bir tatsızlığın yaşanmış olduğunu hatırlatmaya
çalıştı; ama galiba hocamız bu olaylar sırasında epeyce sorumlu bir
noktada göründüğü için sözlerine aldırış edilmedi.
Hakem penaltıyı nasıl değiştirdi?
Fakat geçen ay yayınlanan bir kitapta, Terim'in sözünü etmeye
çalıştığı olay, onun söylediğinin çok daha ötesinde boyutlarıyla
karşımıza çıktı. İthaki Yayınları'nın Futbol Kültürü dizisinde
çıkan "Futbolun Karhanesi" adlı kitapta, o maçta bir rüşvet
olayının döndüğü yazıldı.
Bunu aktarmadan önce, bizim yönümüzden neler olduğunu
hatırlatalım:
1994 Avrupa Şampiyonası elemelerine 5. kategori takım olarak yani
en dipten girmiş, deplasmandaki ilk maçımızda Macaristan ile 2-2
berabere kalıp umutlanmıştık. Ardından İstanbul'daki İzlanda maçını
5-0 kazanıp adeta şahlanıyorduk. Terim'in aslanları inanılmaz işler
yapıyordu. Galiba bu kez hedefe ulaşacaktık. Fakat 14 Aralık 1994
günü İnönü Stadı'ndaki İsviçre maçına biraz sancılı çıkıyorduk.
Genç kalecimiz Rüştü Reçber'in sakatlığının tam olarak geçip
geçmediği tartışma konusuydu. Belki biraz da bunun etkisiyle daha
16. dakikada 2-0 yenik duruma düşmüştük. 39. dakikada Reçep
Çetin'in ilginç golüyle skoru 2-1 yapıp umutlanmış ama daha
fazlasını bulamamıştık.
İşte o maçın 89. dakikasında Rumen hakem İon Craciunescu İsviçre
savunmasının Hakan Şükür'ü indirmesi sonrasında düdük çalmıştı. O
gün ben de tribündeydim ve hakemin yaklaşık 20 metre uzaktan
verdiği kararın penaltı olduğunu düşünüyorduk. Ama tereddütlü
haline bir anlam vermek de zordu.
Hakem cezaalanına doğru yürürken, o arada her ne olduysa, kararını,
penaltı noktası üzerinden aleyhimize faul olarak verdiğini ya da
değiştirdiğini gördük. Şaşkınlık ve öfke içinde kalakaldık. 10 gün
sonra Hürriyet gazetesinde MHK eski başkanı ve hakem hocası Hilmi
Ok, muhteşem bir uzman yorumu yayınladı. Rumen hakemin gerçekte
penaltı verdiğini, düdüğü çalış şekli ve öteki bütün hareketlerinin
bunu gösterdiğini; ama her ne olduysa kararını değiştirdiğini
yazdı.
Rothlisberger aracı oldu
İşte bundan sonrası için sözü Craig McGill'in "Futbolun Kârhanesi"
adlı kitabına bırakalım. Kitabın "Yolsuzluk" başlıklı 10. bölümünün
"Hakemler" ara başlığıyla devamında şöyle deniliyor:
"Bir de Türkiye ile İsviçre arasında oynanan Avrupa Şampiyonası'na
yükselme maçı meselesi var. Rothlisberger İsviçre takımının
sponsoru Credit Suisse'in kendisine Romanyalı hakem İon Craciunescu
ile maçı ayarlaması için başvurduğunu iddia etti. Ancak, Credit
Suisse Rothlisberger'in aynı şeyi yapmak için kendilerine
başvurduğu ve 64.000 dolar istediği iddiasında ısrar etti.
Rothlisberger, suçlamaları kabul ettiğini gösteren imzaladığı
belgelerin hiçbirini anlamadığını, çünkü bunların kendi anadilinde
olmadığını iddia ederek tüm bunları reddetti." (Sayfa 167)
İfade epeyce karışık ama o maçla ilgili bir şeyler döndüğü
çok açık.
Rothlisberger, İsviçre'nin yetiştirdiği en ünlü hakemlerden biri.
Bizim de hem milli takım, hem de kulüp takımı düzeyinde çok önemli
maçlarımızı yönetti. Sonra adı böylesi şaibelere karıştığı için
haliyle erken emekli edildi.
Aradan geçen 12 yıldan sonra kimin ne yaptığını ortaya çıkarabilmek
elbette ki kolay değil. Ancak ortadaki isimler ve özellikle de
rakamın 64.000 gibi bir kesinlik taşıması, haliyle insana
"birşeyler olmuş" dedirtiyor.
Neyse ki, biz İsviçre'yi deplasmanda yenip bu hesabı görmüş, Ayhan
Bermek'in yıllar sonra "1994 ruhu" diye adlandırdığı şahlanışla
hedefe ulaşıp tarihimizde ilk kez Avrupa Şampiyonası'na
katılmıştık... Ancak o zaman böyle işler çevrildiğine göre, "Acaba
bu maçlarda da bir şeyler oldu mu?" diye düşünmemek elde değil.
Daha önce ben bunun tersini şiddetle savundum ve iki maçın hakemini
de alkışladım. Yine de haklarında en küçük bir olumsuz düşüncem
yok. Ayrıca onlar, Dünya Kupası’nda da görevlendirildiler. Yani
başarılı olduklarını FIFA da kabul ediyor. Ancak bunları okuduktan
sonra biraz midemin bulandığını da söylemem gerekiyor.
HİLMİ OK NE DEMİŞTİ?
Kesin penaltıydı
MHK eski başkanlarından ve hakem hocası Hilmi Ok, bu pozisyonda
Rumen hakemin kesin olarak penaltı verdiğini, ancak daha sonra ne
olduysa bundan vazgeçtiğini Hürriyet gazetesindeki yazısında ortaya
koymuştu. Hilmi Ok, 24 Aralık 1994 tarihli "İlk devre hakem
hataları" başlıklı yazısında özetle şöyle diyordu: "Burada
verilecek penaltı dışında hiçbir karar kurallara uygun olamaz.
Ancak konuyu anlamayanlar için uydurulan bir karar olur. Hakem de
kurallarda yeri olmayan bu kararı verdi. 'Hakan'ın takımı aleyhine
serbest vuruş.' O an maçın gözlemcisi ile göz göze geldim. O da bu
karara şaşırmıştı. Hayretle bakıyordu. Hakemliği bırakacak yaşa
gelmiş bir hakemin böyle önemli bir maçta, taç atışlarında ayağın
yerden bir santim kalkmasını bile dikkate alacak şekilde yönetim
gösterirken bu kararına şaşırmamak mümkün mü? Hakem kafasında
acaba! ne düşünüyordu? Allah hiçbir hakemi bu duruma düşürmesin."
Ok, henüz olayın sıcaklığı içinde daha fazlasını söyleyemiyor.
Bugün artık şu son cümlenin, rahatlıkla 'Bu adam rüşvet almış,
verdiği karar başka türlü açıklanamaz' şeklinde yorumlanacağı
ortada...
Kaynak: