İstikrarı bozan kim olursa karşısında bizi bulur
Abone olBilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 17 Aralık’ta yapılan yolsuzluk operasyonuna ilişkin, "İstikrarı bozan kim olursa karşısında b...
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 17 Aralık’ta
yapılan yolsuzluk operasyonuna ilişkin, "İstikrarı bozan kim olursa
karşısında bizi bulur" dedi.
Kocaeli Ticaret Odası (KOTO) meclis salonunda gerçekleşen
toplantıda konuşan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,
yolsuzluk operasyonunun siyasi bir mühendislik operasyonu olduğunu
ifade etti. Bakan Ergün, önümüzde çok önemli bir süreç olduğunu
belirterek şöyle konuştu: "18 ay içerisinde Türkiye’de 3 seçim
olacak, 3 ay sonra mahalli idareler genel seçimi, 7 ay sonra
Cumhurbaşkanlığı seçimi, ilk defa halk seçecek Cumhurbaşkanı’nı.
Türkiye’de milletvekili genel seçimi var. Yani bir dar boğazdan
geçecek Türkiye. Bu darboğazdan geçerken Türkiye, biraz sürtünme
katsayı artacak doğal olarak ve bir takım komplikasyonlar ortaya
çıkacak." Her seçimin kendine göre bir takım komplikasyonları
olduğunu anlatan Ergün, şunları söyledi: "fakat 1,5 yıl içerisinde
3 seçim üst üste gelince bunların komplikasyonları biraz daha fazla
olacaktır. Üç önemli seçim geçireceğimiz için görmediklerimizi
görmeye, duymadıklarımızı duymaya biraz hazır olmamız icap edecek.
Çünkü geçmiş tecrübelerimiz var. Şunu baştan açık açık söyleyelim,
iyi ki demokrasi var. Çünkü bu demokratik atmosfer bizi
olgunlaştırıyor ve halkın da beğenmedikleri yöneticileri
değiştirmesine, beğendiklerine de yeniden vize verip yollarına
devam etmesine imkan veriyor. Onun için demokrasi kültürünün bizi
olgunlaştıran, bizi geleceğe hazırlayan bir süreç olarak görmeli ve
ona sahip çıkmalıyız. İyi ki demokrasi var, iyi ki gözden geçirme
fırsatlarını görüyoruz. Demokratik zemin ticaret için de sanayi
için de en güvenli zemindir. O zemini daha da güçlendirmemiz,
korumamız gerekiyor.”
Yaklaşan seçim sürecinde Türkiye’nin zorluklarla karşılaşacağını
dile getiren Bakan Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu seçim daha
doğrusu seçimler, bir yerel seçim, bir Cumhurbaşkanlığı seçimi, bir
genel seçim olmanın ötesinde anlamlar kazanmaya başladı. Bu süreçte
o anlamlara uygun şekilde hareket etmemiz gerekiyor. Ülkemizde 11
yıldır titizlikle oluşturduğumuz ve korumaya çalıştığımız istikrar
ve güven ortamına dönük tartışmaları yaşıyoruz. Daha önce de çok
farklı senaryolarla ülkemizdeki güven ve istikrar ortamı
zedelenmeye çalışıldı. Bir takım operasyonlarla bu güven ortamı
tahribatlara uğratılmak istendi. Ama bunların hepsi savuşturuldu.
Kimden gelirse gelsin, ne zaman gelirse gelsin ülkemizin güven ve
istikrarını bozacak her türlü davranışın karşısında olacağız.
İsterse en yakınımızdan gelsin. Çünkü o bizim en büyük sermayemiz.
Onu kaybettiğimiz gün ülkemizi kaybettiğimiz gün olacaktır. Yine
savuşturacağız. Ülkemizdeki güveni ve istikrarı ne benim ne sizin
ne de bir başkasının tahrip etmeye hakkı yoktur. Kim buna dönük bir
çaba içerisinde olursa bunun hesabını millete veremez, tarihe
veremez. Türkiye gibi iddialı ülkeler ne zaman olumlu bir sürece
girse bir siyasi mühendislik çalışmasıyla karşılaşıyoruz. Allah’a
şükür tecrübelerimiz var. Artık Türkiye eski Türkiye değil, daha
önce bu tarz şeyler atlattık.”
"HİÇBİR ŞEY GİZLENEMEZ"
Gizliliğin ülkeler için bir güç değil zaaf olduğuna dikkat çeken
Ergün, sözlerine şöyle devam etti: “21. yüzyılda gizlilik diye bir
şey yok. Hiçbir şey gizlenemez. Bir takım darbe teşebbüslerini
gizlice yaptıklarını zannediyorlardı meğer gizlice yapamadılar. 21.
Yüzyılda böyle bir yüzyıl değil. Mutlaka bir şekilde açığa çıkıyor.
Gizlilik bir güç değil zafiyettir. Ne kadar gizliyseniz o kadar
zayıf ne kadar şeffafsanız o kadar güçlüsünüz. İşiniz de öyle
ticaret erbabı da öyle. Yasalara aykırı olduğunu düşündüğü gizli
saklı işler yapmasın kimse. Hükümetler için bireyler için şirketler
için herkes için böyle. Herkes 21. Yüzyılın bu anlayışına göre
kendisini hazırlamalı. Şimdi Türkiye’nin bu süreçte yükselişine dur
demek isteyenlerin bir takım gizli planları varsa bak bu olmaz,
yürümez. Behemehal açığa çıkar. Türkiye üzerinde kimse gizli saklı
bir plan yapmasın yürümez. Tabi ki kuşkusuz Allah’ın da bir planı
var ona inanıyor güveniyoruz. Bu milletin birliğine beraberliğine,
kalkınmasına itirazı olan varsa milletin de onlara bir cevabı
olacaktır. He yola yönteme itirazı olan varsa seçimler onun için
var. Milletimizin şaşmaz terazisi bu olanları tartacak ve
değerlendirecektir.”
Bakan Nihat Ergün, yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla
mücadeleyi şiar edinmiş bir hükümet olduklarını söyleyerek şöyle
konuştu: “Bir siyasi parti kurduk. Neden çünkü kurumsallaşmıştı
bunlar. Bu kurumsallaşmış yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar
meselesini bertaraf etmek, öncelikle olacaksa bireysel hale
getirmek sonra da bireysel olanla acımasızca mücadele etmekti. Öyle
bir anlayışla yola çıktık ve çok şükür kurumsal yolsuzluğu büyük
çapta ortadan kaldırdık. Bununla çok çetin bir mücadele verdik ve
vermeye devam ediyoruz. Türkiye’nin bu yolda çok fazla yol aldığını
uluslararası camialar gördü. Türkiye yolsuzluklar içinde yüzen bir
ülke olsaydı bu günkü yatırımların hiçbiri olmazdı. Biz bu kadar
mücadele ederken karşımızda yeni bir şekilde, yeni versiyonlarıyla,
yeni bir takım aktörlerle, ister siyasetin içerisinden, ister
bürokrasinin içinden, iş dünyasından, sivil toplumdan her ne olursa
olsun eğer baş göstermişse biz o başı ezeriz. Toplumun geleceğini
tahrip eden bir yanlış işin baş göstermesine asla izin
veremeyiz.”
Operasyonlar kapsamında Halk Bankası’nın hedef gösterilmesin yanlış
olduğuna değinen Bakan Ergün sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de
her şey hukuk içerisinde olacaktır. Suçların şahsiliği esastır.
Halk Bankası Genel Müdürü, suç işlemiş olabilir mi bilmiyoruz, şu
an bir takım iddialar var. Doğruluğunu kabul etsek bile, bir müddet
sonra doğruluğu ortaya çıksa bile suçun şahsiliği üzerinde durmak
lazım. Halk Bankası kurumsal olarak bu kişi üzerinden yok edilmeye
çalışılırsa buna rıza gösterelim mi? Türkiye’nin uluslararası bir
aktör haline gelmiş kurumunu, bir kişinin iddia edilen kusurları
yüzünden bir operasyona maruz kalmasına nasıl müsaade ederiz. Bu
kurum ulusal veya uluslararası yolsuzluğun merkezi olan bir kurum
mu? Hayır değil. Bu yanlışa dur demek onunla da mücadele etmek
gerekir. Eğer içeride veya dışarıda bir takım kişisel, iddia edilen
hatalarla Türkiye’nin kurumlarını, hükümetin varlığını, Türkiye’nin
istikrar ve güvenini tahrip edecek teşebbüslere dönüşüyorsa onu da
devletin içerisinden söküp atmak bizim görevimizdir. Dolayısıyla bu
olanı biteni bir fırsata dönüştürebiliriz Türkiye olarak. Ama kaba
tartışmalarla bunu yapamayız aklı selim bir şekilde
yapabiliriz.”
"YOLSUZLUKLARLA MÜCADELEDEN HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Yolsuzluklarla mücadele etmekten hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerinin
altını çizen Ergün, şunları söyledi: "Türkiye’de siyasi istikrar
önemli mi? Önemli. Temiz bir siyaset olmalı mı? Olmalı. Türkiye’nin
kurumlarına yolsuzluk, rüşvet ve benzeri yanlış işler bulaşması
önlenmeli mi? Önlenmeli. Acımasızca mücadele edilmeli. Bir bütüncül
yaklaşımla konuyu ele alırsak, bu olan bitenler Türkiye’nin önünde
büyük bir fırsattır. Suçla suçluyla hep birlikte mücadele edelim
ama filin zücaciye dükkanına girmesi gibi değil. Sap ve samanı
birbirine karıştırmadan insanları itham ve iftiralara maruz
bırakmadan ve başkalarının ülkemizde siyasi operasyonlar yapmasına
imkan vermeden. Eğer bu hassasiyetler gözetilmiyorsa o zaman iyi
niyet olmaz. O nedenle herkes şu olanı biteni dikkatle görmeli. Biz
mücadeleye devam edeceğiz. Türkiye’yi bu günlere kolay getirmedik
kolay da kaybetmeyiz."
(İHA)